DEVAM: 3- BAŞKASINA AİT
BiR MALI ZORLA VE ALENEN ALMANIN YASAKLIĞI BABI
حدّثنا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْيَةَ. حدّثنا
أَبُو
الأَحْوَصِ
عَنْ
سِمَاكٍ، عَنْ
ثَعْلَبَةَ
بْنِ
الْحَكَمِ؛
قَالَ: أصَبْنَا
غَنَماً
لِلْعَدُوِّ.
فَانْتَهَبْنَاهَا.
فَنَصَبْنَا
قُدُورَنَا.
فَمَرَّ النَّبِيُّ
صلى الله عليه
وسلم
بِالْقُدُورِ.
فَأَمَرَ
بِهَا
فَأُكْفِئَتْ.
ثُمَّ قَالَ
((إِنَّ
النُّهْبَةَ
لاَ تَحِلُّ)).
في الزوائد:
إسناده صحيح.
رجاله ثقات.
ولم يخرج له
أحد من بقية
الكتب الخمسة
شيئاً.
Sa'Iebe bin
el-Hakem (r.a.)'den; §öyle demiştir: Biz duşmanın bir koyun siirusune rastlayıp
yagmaladık. Sonra (boğazladığımız koyun etlerini pişirmek uzere)
tencerelerimizi diktik (atege koyduk). Sonra Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
tencerelerin yanına uğradı ve O'nun emriyle tencereler devrildi (yani etler
döküldü). Sonra şöyle buyurdu: «Şüphesiz yağmalanan mal helal degildir.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun senedi sahth olup ravileri güvenilir zatlardır. Diğer
beş hadis kitabında Sa'lebe bin el-Hakem (r.a.)'ın hadisi yoktur.
AÇIKLAMA: Bu hadisin meali birinci (3935.) hadisinkine
benzer. Zevaid türünden olan son hadisin benzerini Ebu Davud, Cihad kitabının
138. babında. Ebu Lübeyd (r.a.)'den ve diğer bir benzer hadisi de ismi
verilmeyen Ensar'dan bir adamdan rivayet etmiştir.
Hadislerin
manası: Birinci hadisteki Meşhure kelimesi açıklayıcı bir sıfattır. Nehbe ve
Nuhbe herkesin gözü önünde ve aleni olarak zorla almak demektir.
Meşhure
kelimesinden kasdedilen mana da apaçık ve herkesin gözü önünde demektir.
3935 ve 3937.
hadislerde bu suçu işleyen kişi hakkında: '' O bizden değildir'' buyurulmuştur.
Bu ifadenin zahirine göre bu suçu işleyen kimse müslümanlardan sayılmaz. Anılan
cümle böyle manalandırılırsa bundan muksad tevhid ve bu suçun ağırlığını ifade
etmektir. Cümle şöyle de yorumlanabilir: Bu suçu işleyen kişi bizim yolumuzda
ve izimizde değildir.
Buhari ve
Müslim'in de rivayet ettiklerini yukarda belirttiğim 3936. hadisin zahirine
göre bir müslüman zina işlerken veya içki içerken yahut hırsızlık yaparken ya
da aleni olarak zorla bir malı alırken mu'min olarak yapmaz. Yani anılan
suçlardan birisini işlediği zaman imansız hale gelir. Fakat Kelime-i Şehadet
getiren ve buna kalben de inanan bir kimse küfürden başka günahları işlese bile
kafir sayılmayacağına dair sahih hadisler vardır. Ayetler de buna delaJet eder.
Bu itibarla babımızın hadisi diğer deliller muvacehesinde çeşitli şekillerde
yorumlanmıştır. Nevevi, Müslim'in şerhinde bu hususla ilgili olarak özetle
şöyle der: AIimler bu hadisin manası hususunda ihtilaf etmişlerdir: Muhakkik
alimlerin söyledikleri sağlıklı mana şudur: Müslüman kişi tam ve kamil bir
mu'min olduğu halde bu suçları işlemez. Yani bu suçlaro işleyen kişinin imanı
tam ve mükemmel değildir. Bu nevi ifadelere çok rastlanır. Mesela "Ahiret mutluluğundan
başka mutluluk yoktur" denilir. Keza "Yararlı iIimden başka ilim
yoktur" söylenir ve Araplar "Deveden başka mal yoktur" derler.
Bundan maksad ise mükemmel mutluluğun ahiret mutluluğu olduğunu, keza seçkin
ilmin yararlı olanı ve en değerli malın deve olduğunu söylemektir. Hadisi böyle
yorumlamamızın sebebi Ebu Zer (r.anh) ve başkasının rivayet ettikleri;
"Kim "La ilahe illaIlah" derse zina da etse ve hırsızlık da
yapsa (sonuç itibariyle) cennete girer,. hadisi ve Ubade bin es-Samit (r.a.)'ın
buna benzer sahih ve meşhur hadisidir. (Nevevi bu arada Ubade'nin hadisini de
nakleder.) Keza Allah (Azze ve Celle)'nin; ''Allah. şüphesiz Zatına ortak
koşulması (suçunu) bağışlamaz ve bundan başka günahı dilediği kimseler için
bağışlar,. ayeti de bu hadisi böyle yorumlamanın delilidir. Diğer taraftan Hak
ehlinin icmaına göre zina, hırsızlık, katil ve benzeri büyük günahları işleyen
bir kimse Allah'a ortak koşmadıkça bu günahlar ile kafir olmaz. Bu gibi
günahları işleyen kimselerin imanları noksandır. Eğer günah işlemekten usülüne
göre tevbe ederlerse cezalardan kurtulurlar. Şayet günahlara devam ederek
ölürlerse Allah'ın dilemesine göre muameleye tabi tutulurlar. Allah dilerse
onları bağışlayıp cennete dahil eder. Dilerse onları cozalandırır. Cezaları
bitince cennete dahil eder. İşte bu ve benzeri deliller anılan hadisi bu
şekilde yorumlamaya bizi zorlar.
Bazı ilim
ehline göre bu hadis; söz konusu günahları, haramlığını kabul etmeyerek ve
helal olduğunu savunarak işleyen kimseler hakkındadır. Yani hadis böyle yorumlanmalıdır.
Bu günahların haramlığının dinen sabit olduğunu bile bile aksini iddia eden
kimse dini inkar etmiş sayılır.
İbni Abbas
(r.a.)'a göre ise bu hadisin manası şöyledir: Bu günahları işleyen kimse bu günahla
meşgul olduğu sırada iman nuru ondan ayrılır.
Zühri de: Bu ve
benzeri hadislere iman edilip geçilir ve manalarına dalınmaz. Biz bunların
manalarını bilmeyiz. Sizden önceki alimler bunların üzerinde durmadan
geçtikleri gibi siz. de geçiniz demiştir.
Son (yani
3938.) hadisin manasına gelince, savaşta düşmana ait mal yağmalandığında her
askere istihkakı kadar verilmesi gerektiği için taksimat yapılmadan yenmesi
yasaktır. Çünkü bundan yiyenlerin kendi istihkaklarından fazla bir şey yemesi
muhtemeldir. Bu itibarla düşmana ait bir mal yağmalanma yoluyla olsun başka
yolla olsun ganimet malı sayılır ve usulüne göre taksim edilir.