DEVAM: 21- ’’EY İMAN
EDENLER SİZ KENDİNİZE DÜŞENE BAKIN.....’ (Maide 105)
عَنِ
الْحَسَنِ،
عَنْ
جُنْدَبٍ،
عَنْ حُذَيْفَةَ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى الله
عليه وسلم
((لاَ
يَنْبَعِي
لِلْمُؤْمِنَ
أَنْ يُذِلَّ
نَفْسَهُ))
قَالُوا
وَكَيْفَ
يُذِلُّ
نَفْسَهُ؟
قَالَ
((يَتَعَرَّضُ،
مِنَ
الْبَلاَءِ،
لِمَا
لاَيُطِيقُهُ)).
Huzeyfe
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
Mu'min kişiye nefsini küçük düşürmesi uygun (caiz)
değildir, buyurdu. Sahabiler: Nefsini küçük düşürmesi
nasıl olur? diye sordular. Resul-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellerrf):
«Gücünün yetmediği bir belanın peşine düşer,» buyurdu.
Diğer tahric: Tirmizi, fiten
AÇIKLAMA: Enes (r.a.)'ın hadisi Zevaid nevindendir. Bu hadiste devlet
idaresinin tecrübesiz, yaşça küçük ve henüz akılları 0lgunlaşmamış kimselere
tevdi edildiği, zina ve fuhuşun yaygınlaşarak
"büyük yaştaki insanların bile bu fenalığı işlediği ve ilim adamlarının fasık kimseler olduğu, yani dini bilgilerine rağmen durum
ve davraşlarının dine aykırı olduğu, ilmi dünya menfaatı için kullandıkları dönemde; iyi şeyleri emtetmek ve fenalıkları menetmek görev ve sorumiuluğunun ortadan kalktığı bildiriliyor. Çünkü
böyle bir ortamda yapılacak bir şey kalmamış olur, harcanacak çabalar neticesiz
kalmaya mahkum olur.
Huzeyfe (r.a.)'ın hadisini Tirmizi de Fitneler
bölümünün sonlarında rivayet etmiş ve Hasen ğarib olduğunu söylemiştir.
Tuhfe yazarının beyanına göre Ahmed
de rivayet etmiştir. Bu hadisin bu babla ilgisi
açıktır. Şöyle ki ortamın cidai biçimde bozulduğu
fitneler ve belalar döneminde iyi şeyleri emretme ve fena şeyleri men etme
sorumluluğu ve görevi kalkmış olur. Böyle bir dönemde müslüman
kişinin olumsuz durumları önlemeye kalkışması ve sonuçsuz kalması muhakkak olan
bir takım girişimlerde bulunması, dayanamayacağı bir takım bela ve felaketlere
hedef olmasına sebebiyet verir. Bu itibarla dayanamayacağı bir belaya düşmesine
yol açan hareketlerde bulunması uygun ve caiz görülmemiştir.