DEVAM: 34- HZ. MUHAMMED
(SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'İN ÜMMETİNİN (KIYAMETTEKİ) SIFATI BABI
حدّثنا
أَبُو
كُرَيْبٍ
وَأَحْمَدُ
بْنُ سِنَانٍ،
قَالاَ: ثنا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنِ الأَعْمَشِ،
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ،
عَنْ أَبِي
سَعِيدٍ؛
قَالَ: قَالَ
رَسُولُ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم:
((يَجِيءُ
النَّبِيُّ
وَمَعَهُ
الرَّجُلاَنِ.
وَيَجِيءُ
النَّبِيُّ
وَمَعَهُ الثَّلاَثَةُ.
وَأَكْثَرُ
مِنْ ذلِكَ
وَأَقَلُّ.
فَيُقَالُ
لَهُ: هَلْ
بَلَّغْتَ
قَوْمَكَ؟
فَيَقُولُ: نَعَمْ.
فَيُدْعَى
قَوْمُهُ،
فَيُقَالُ:
هَلْ بَلَّغَكُمْ؟
فَيَقُولُونَ:
لاَ. فَيُقَالُ:
مَنَ شَهِدَ
لَكَ؟
فَيَقُولُ:
مُحَمَّدٌ وَأُمَّتُهُ.
فَتُدْعَى
أَمَّةُ
مُحَمَّدٍ فَيُقَالُ:
هَلْ بَلَّغَ
هذَا؟
فَيَقُولُونَ:
نَعضمْ.
فَيَقُولُ:
وَمَا
عِلْمُكُمْ
بِذلِكَ؟ فَيَقُولُونَ:
أَخْبَرَنَا
نَبِيُّنَا
بِذلِكَ
أَنَّ
الرُّسُلَ
قَدْ
بَلَّغُوا،
فَصَدَّقْنَاهُ.
قَالَ،
فَذلِكُمْ
قَوْلُهُ تَعَالَى:
((2/143)) وَكَذلِكَ
جَعَلْنَاكُمْ
أُمَّةً
وَسَطاً
لِتَكونُوا
شُهَدَاءَ
عَلَى النَّاسِ
وَيَكُونَ
الرَّسُولُ
عَلَيْكُمْ شَهِيداً)).
Ebu Saîd(-i
Hudri) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: (Kıyamet günü bir) Nebi beraberinde (ümmeti
olarak) iki adam olduğu halde gelir. Bir başka Nebi, beraberinde (ümmeti
olarak) üç kişi bulunduğu halde gelir. Bundan fazla ve az (ümmetle gelen Nebi)
de olur. Sonra o (gelen her) Nebi'e: Sen kendi kavmine (dini) tebliğ ettin mi?
diye sorulur. O da: Evet, der. Sonra onun kavmi (huzura) çağrılarak: Nebiniz
size (dini) tebliğ etti mi? denilir. Onlar: Hayır, derler. Bunun üzerine
(onların Nebiine): Senin (dini kavmine tebliğ ettiğine dair) şahidin kimdir?
denilir. O da: Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ümmeti der. Bunun
üzerine Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in ümmeti çağırılır ve (onlara): Bu Nebi (dinini kavmine) tebliğ etti
mi? diye sorulur. Onlar da: Evet, derler. Sonra Allah Teala (Ümmet-i
Muhammedi'ye): Bu Nebi'in kendi kavmine dinî tebliğ ettiğine dair bilginiz
nedir (yani bu durumu nasıl bilebilirsiniz) ? der. Onlar da: Nebiler'in
(dinlerini kendi kavimlerine) tebliğ ettiklerini bize Nebimiz (Muhammed)
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) haber verdi, biz de O'nu doğruladık, derler. İşte
bu açıklamam Allah Teala'nın: 'Ve böylece sizi hayırlı ve adil bir ümmet kıldık
ki bütün insanlar üzerine şahidler olasınız. Nebi (iniz) de üzerinize şahid
olsun." (Bakara, 143) buyruğunun muhtevasıdır (içeriğidir).
Diğer tahric:
Buhari, Tirmizi
AÇIKLAMA: Kubbe: Deriden yapılan çadır demektir. İbnü't-Tin: Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in cennetlik olan ümmetinin cennet ehlinin kaçta kaçı olacağını beyan
buyururken bunu soru şekline sokması müjdeyi pekiştirmek içindir. Keza önce
dörtte bir, sonra üçte bir .... diye cennetlik olan ümmetinin miktarını tedrici
olarak beyan buyurması da ümmetini daha ziyade sevindirmek içindir. demiştir.
Hadiste bu
ümmet, kafirler içinde ve onlara nazaran azınlıkta kalması bakımından siyah bir
öküzün derisindeki beyaz bir kıla veya kırmızı öküzün derisindeki siyah bir
kıla benzetilmiştir. Bununla ilgili olarak da İbnü't-Tin: Burada hakikaten tek
kıl manası kasdedilmemiştir. Çünkü bir öküzün renginden olmayan kıl sayısı tek
bir tane değil en az bir kaç tane olur. Tek bir kılın renginden başka renkte
olan bir öküz yoktur. demiştir.
Ebu Said
(r.a.)'ın hadisini Buhari ve Tirmizi. Bakara suresinin tefsiri bölümünde
rivayet etmişlerdir. Oralardaki rivayette hadisin baş kısmı; ''(Kıyamet günü)
Nüh çağınlır" diye başlar. Bu hadiste anılan ayetin izahını tefsirlere
bırakıyoruz. Ancak şunu belirtmekle yetineceğim: Ayette geçen Vasat kelimesi.
hayırlı manasına yorumlandığı gibi adaletli ve mutedil manasına da
yorumlanmıştır.