DEVAM: 37- ŞEFAAT
HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حدّثنا
مُحَمَّدُ
بْنُ
بَشَّارٍ. ثنا
يَحْيَى بْنُ
سَعِيدٍ. ثنا
الْحُسَيْنُ
بْنُ ذَكْوَانَ
عَنْ أَبِي
رَجَاءٍ
الْعُطَارِدِيِّ،
عَنْ
عِمْرَانَ
بْنِ الْحُصَيْنِ،
عَنِ
النَّبِيِّ
صلى الله عليه
وسلم قَالَ: ((لَيَخْرُجَنَّ
قَوْمٌ مِنَ
النَّارِ
بِشَفَاعَتِي.
يُسَمَّوْنَ
الْجَهَنَّمِيِّينَ)).
İmran bin Husayn
(r. a.)'den rivayet edildiğine göre; Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: Muhakkak bir takım (mu'min) insanlar cehennemden benim şe-faatımla
çıkacaklar (ve cennete girecekleridir. Onlar cehennemlikler, diye
adlandırılacaklardır.
AÇIKLAMA: Osman (r.a.)'ın hadisi Zevaid türünden olup alimlerin şehidIerden
faziletçe üstünlüğüne dalalet eder. Alimlerden maksad dIni bilgilerle
cihazIanıp bilgisinin ışığında hareket eden ihlaslı zatlardır.
Übeyy (r.a.)'ın
hadisini Tirmizi, Menakib bölümünde Nebi (s.a.v.)'in faziletine tahsis ettiği
babta rivayet etmiştir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in bütün Nebilerin imamı, büyüğü ve hatibi oluşunun anlamı açıktır.
Nebilerin şefaatlerine sahib oluşu mes'elesine gelince, çünkü O'nun mahşer
halkına şefaatı umumidir ve dolayısıyla Nebileri de kapsar. Şöyle de
söylenebilir: O, mahşer halkı için şefaat edince diğer Nebilerin ümmetIeri için
de şefaat etmiş olur. Halbuki başka ümmetIere şefaat etme işi onların
Nebilerinin görevi olmalıydı. Bu itibarla O, diğer Nebilerin şefaat görevini
üstlenmiş olur. Bu ifade şöyle de açıklanabilir: Mahşer halkı şefaat işi için
Nebilere baş vurunca bu ricayı kabullenip şefaat etmeleri onlara layık ve
beklenen davranış olarak görülürdü. Fakat neticede bu işi Resul-i Ekrem
(s.a.v.) yapınca Nebilerin yapması beklenen şefaat görevini yapmış olur.
İmran (r.a.)'ın
hadisini Buhari Rıkak'ta, Tirmizi Cehennem sıfatı bablarında ve Ebu Davud,
Sünnet bölümünde rivayet etmişlerdir.
Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in şefaatıyla cehennemden çıkarılacak bir takım insanlara
Cehennemlikler veya Cehennemiler adının takılması ve cennet ehlinin onları bu
isimle çağırmaları onları tahkir veya eksikliklerini dile getirmek için değil
de Allah Teala'nın azadlı kulları olmaları hasebiyle bu isimle anılmak
suretiyle sevinçlerini sık sık tazelemek ve ilahi lutfu onlara hatırlatmaktır.
Hadis şarihleri böyle açıklama yapmışlardır. Ancak Tuhfe yazarının beyanına
göre Müslim'in Ebu Said (r.a.)'den olan bir rivayetinde şöyle bir ilave vardır:
Bu ismi alan azadlılar bir süre sonra Allah'a dua ederler ve Allah da bu ismi
onlardan giderir. Gerek bu rivayet ve gerekse Bayhaki'nin Huzeyfe (r.a.)'den
ettiği benzer rivayet, bu adın onların sevinçlerinin tazelenmesine vesile
olduğuna dair yoruma gölge düşürür durumdadır.