SÜNEN DARAKUTNİ |
TAHARE |
باب
الوضوء
والتيمم من
آنية
المشركين
Müşriklerin Kaplarıyla
Abdest ve Teyemmüm
حدثنا
أحمد بن محمد
بن عبد الله
بن زياد القطان
حدثنا عبد
الكريم بن
الهيثم حدثنا
أبو الوليد
الطيالسي نا
سلم بن زرير
قال سمعت أبا
رجاء يقول
حدثنا عمران
بن حصين قال
كنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فأدلجوا
ليلتهم حتى
إذا كانوا في
وجه الصبح عرس
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فغلبتهم
أعينهم
فناموا حتى
ارتفعت الشمس
فكان أول من
استيقظ من
منامه أبو بكر
رضى الله
تعالى عنه
وكان لا يوقظ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من منامه
أحد حتى
يستيقظ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فاستيقظ عمر
رضى الله
تعالى عنه
فقعد عند رأسه
وجعل يكبر
ويرفع صوته
حتى استيقظ
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فلما
استيقظ فرأى
الشمس قد بزغت
قال ارتحلوا
فسار شيئا حتى
إذا ابيضت
الشمس نزل
فصلى بنا واعتزل
رجل من القوم
لم يصل معنا
فلما انصرف
قال يا فلان
ما منعك أن
تصلي معنا قال
يا رسول الله أصابتني
جنابة فأمره
أن يتيمم
الصعيد ثم صلى
فعجلني رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
ركب بين يديه
أطلب الماء
وقد عطشنا
عطشا شديدا
فبينما نحن
نسير إذا نحن
بامرأة سادلة
رجليها بين
مزادتين قلنا
لها أين الماء
قالت ايهات
ايهات لا ماء
قلنا كم بين
أهلك وبين
الماء قالت
يوم وليلة
قلنا انطلقي
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقالت
وما رسول الله
فلم نملكها من
أمرنا شيئا
حتى استقبلنا
بها رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فحدثته
بمثل الذي حدثتنا
غير أنها
حدثته أنها
مؤتمة قال
فأمر بمزادتيها
فبح في
العزلاوين
فشربنا عطاشا
أربعين رجلا
حتى روينا
وملأنا كل
قربة معنا
وإداوة
وغسلنا
صاحبنا غير
أنا لم نسق
بعيرا وهي تكاد
تتصدع من
الماء ثم قال
لنا هاتوا ما
عندكم فجمع
لها من الكسر
والتمر حتى صر
لها صرة فقال
اذهبي فأطعمي
عيالك واعلمي
أنا لم نرزأ من
مائك شيئا
فلما أتت
أهلها قالت
لقد لقيت أسحر
الناس أو هو
نبي كما زعموا
فهدى الله ذلك
الصرم بتلك
المرأة
وأسلمت
وأسلموا
أخرجه البخاري
عن أبي الوليد
بهذا الإسناد
وأخرجه مسلم عن
أحمد بن سعيد
الدارمي عن
أبي علي
الحنفي عن سلم
بن زرير
760- İmran b. Husayn der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte gece
yolculuğundaydık. Sabaha doğru bir yerde mola vermişken gözlerimiz uykuya yenik
düştü. Uyandığımızda da güneş yükselmişti. Uykusundan ilk uyanan kişi Ebu Bekr
oldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise uyuduğu zaman kendi kendine
uyanmadan kimse onu uyandırmazdı. Daha sonra Ömer uyandı. Uyanınca
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başının yanında oturdu ve Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanana kadar yüksek sesle tekbir
getirmeye başladı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) UYanıp da güneşin
çıkmış olduğunu görünce: "Yola çıkın!" buyurdu.
Güneş beyazlaşana kadar
yol aldıktan sonra mola verip bize sabah namazını kıldırdı. Adamın biri ayrı
durup bizimle namaz kılmadı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı
bitirince adama: "Ey filan! Neden bizimle namazı kılmadın?" diye
sordu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Cünüp oldum" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın temiz toprakla teyemmüm edip namazı
kılmasını söyledi.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) birkaç kişiyle birlikte su aramak için beni önden gönderdi,
zira ağır bir susuzluğa maruz kalmıştık. Giderken bir kadınla karşılaştık.
Kadın bineğine iki tulum yüklemiş, ayaklarını aralarından salmıştı. Ona:
"Su kaynağı nerede?" diye sorduğumuzda, kadın: "Yazık ki su çok
çok uzakta" karşılığını verdi. Ona: "Ailenle suyun arasındaki mesafe
ne kadardır?" diye sorduğumuzda: "Gecesi ve gündüzüyle bir günlük
yolculuk mesafesi" karşılığını verdi. Ona: "Resulullah'a (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) gidelim" dediğimizde: "Resulullah da kim
oluyor?" karşılığını verdi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına getirene kadar da onu bırakmadık. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına geldiğimizde ise kadın su konusunda bize söylediklerini ona da
tekrar etti, yetim çocukları olduğunu da söyledi.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) su tulumlarının getirilmesini emretti.
Onlardan ağzıyla alıp
ufak iki su kabına püskürttü. Bu su kaplarından orada bulunan ve susuz kalan
kırk kişi kanana kadar su içtik. Yanımızdaki bütün kırba ile kapları suyla
doldurduk. Cünüp olan arkadaşımızı da yıkadık. Ancak hiçbir deveye su
içirmediğimiz halde sudan çatlayacak gibiydiler. Sonra Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bize: "Yanınızdakilerden ne varsa getirin" buyurdu.
Bu emri üzerine kadına bir torba dolusu ekmek ve hurma topladık. Torbayı kadına
verip: "Git ve bununla aileni doyur. Bil ki suyundan da bir şey
eksiltmedik" buyurdu.
Kadın ailesinin yanına
döndükten sonra: "İnsanların en büyük büyücüsüyle karşılaştım veya
dedikleri gibi gerçekten bir peygamberdi" dedi. Allah da bu kadın
vesilesiyle hidayeti takdir edince hem kadın, hem de kabilesi müslüman oldu.
Tahric: Buhari (344,
348, 3571) ve Müslim (682).
حدثنا
الحسين بن
إسماعيل نا
علي بن مسلم
نا أبو داود
نا عباد بن
راشد سمعت أبا
رجاء العطاردي
قال سمعت
عمران بن حصين
قال سار بنا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ذات ليلة
ثم عرسنا فلم نستيقظ
إلا بحر الشمس
فاستيقظ منا
ستة قد نسيت
أسماءهم ثم
استيقظ أبو
بكر رضى الله
تعالى عنه
فجعل يمنعهم
أن يوقظوا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ويقول
لعل الله أن
يكون احتبسه
في حاجته فجعل
أبو بكر يكثر
التكبير
فاستيقظ رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
فقالوا يا
رسول الله
ذهبت صلاتنا فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لم تذهب
صلاتكم
ارتحلوا من
هذا المكان
فارتحل فسار
قريبا ثم نزل
فصلى فقال أما
إن الله قد
أتم صلاتكم قالوا
يا رسول الله
إن فلانا لم
يصل معنا فقال
له ما منعك أن
تصلي قال يا
رسول الله
أصابتني جنابة
قال فتيمم
الصعيد وصله
فإذا قدرت على
الماء فاغتسل
وبعث رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
عليا في طلب
الماء ومع كل
واحد منا إداوة
مثل أذني
الأرنب بين
جلده وثوبه
إذا عطش رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
ابتدرناه
بالماء
فانطلق حتى
ارتفع عليه
النهار ولم
يجد ماء فإذا
شخص قال علي
رضى الله
تعالى عنه مكانكم
حتى ننظر ما
هذا قال فإذا
امرأة بين
مزادتين من
ماء فقيل لها
يا أمة الله
أين الماء قالت
لا ماء والله
لكم استقيت
أمس فسرت
نهاري وليلي
جميعا وقد
أصبحنا إلى
هذه الساعة
قالوا لها
انطلقي إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قالت ومن
رسول الله
قالوا محمد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قالت
مجنون قريش
قالوا إنه ليس
بمجنون ولكنه
رسول الله صلى
الله عليه وسلم
قالت يا هؤلاء
دعوني فوالله
لقد تركت صبية
لي صغارا في
غنيمة قد خشيت
أن لا أدركهم
حتى يموت
بعضهم من
العطش فلم
يملكوها من
نفسها شيئا
حتى أتوا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم بها
فأمر بالبعير
فأنيخ ثم حل
المزادة من
أعلاها ثم دعا
بإناء عظيم
فملأه من
الماء ثم دفعه
إلى الجنب
فقال اذهب
فاغتسل قالوا
أيم الله ما
تركنا من
إداوة ولا
قربة ماء ولا
إناء إلا ملأه
من الماء وهي
تنظر ثم شد
المزادة من أعلاها
وبعث بالبعير
وقال يا هذه
دونك ماءك
فوالله إن لم
يكن الله زاد
فيه ما نقص من مائك
قطرة ودعا لها
بكساء فبسط ثم
قال لنا من كان
عنده شيء
فليأت به فجعل
الرجل يأتي
بخلق النعل
وبخلق الثوب
والقبضة من
الشعير
والقبضة من
التمر
والفلقة من
الخبز حتى جمع
لها ذلك ثم
أوكاه لها
فسألها عن
قومها
فأخبرته قال
فانطلقت حتى
أتت قومها
قالوا اما
حبسك قالت
أخذني مجنون
قريش والله
إنه لأحد
الرجلين إما
أن يكون أسحر
ما بين هذه
وهذه تعني
السماء والأرض
أو إنه لرسول
الله حقا قال
فجعل خيل رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
تغير على من
حولهم وهم
آمنون قال
فقالت المرأة
لقومها أي قوم
والله ما أرى
هذا الرجل إلا
قد شكر لكم ما أخذ
من مائكم ألا
ترون يغار على
من حولكم وأنتم
آمنون لا يغار
عليكم هل لكم
في خير قالوا
وما هو قالت
نأتي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم ونسلم
قال فجاءت
تسوق بثلاثين
أهل بيت حتى
بايعوا رسول
الله صلى الله
عليه وسلم فأسلموا
761- İmran b. Husayn der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte gece vakti yolculuk yaptık. Mola
verip uykuya geçtiğimizde bizi uyandıran güneşin sıcaklığı oldu. İlk olarak
adlarını unuttuğum altı kişi uyandı. Sonra Ebu Bekir uyandı ve: ''Belki de
Allah bir şeyden dolayı onu uykuda bırakmıştır.'' diyerek Resulullah'ı
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandırmalarına engel olmaya çalıştı. Ebu Bekr'in
tekbirleri çoğalınca da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandı. ''Ey
Allah'ın Resulü! sabah namazını kaçırdık.'' dediklerinde, Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Namazı kaçırmış değilsiniz. Bu mekandan ayrılıp yola
çıkın.'' buyurdu.
Yola çıkmanın üzerinden
fazla zaman geçmeden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mola verdi.
Sabalı namazını kıldırdıktan sonra: "Allah bu şekilde namazınızı size
kıldırmış oldu" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Filan kişi bizimle
namaz kılmadı" dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Neden sen de namazı kılmadın?" diye sordu. Adam: "Ey Allah'ın
Resulü! Cünüp olmuşum" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Temiz toprakla teyemmüm et ve namazı kıl. Suyu bulduğunda da
yıkanırsın" buyurdu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Hz. Ali'yi su aramak üzere önden gönderdi.
Her birimizde de tavşan
kulağı büyüklüğünde birer su tulumu vardı ve onları giysilerimizin altında taşı
yorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susadığı zaman da koşarak ona
su vermeye çalışıyorduk. Gün iyice ilerlemesine rağmen su bulamadık. Uzaktan
biri görününce Ali, yanındakilere: "Yerinizde durun da bunun kim olduğunu
öğrenelim" dedi. Gelen kişi kadın çıktı. Bineğine iki su tulumu yüklemiş
ortalarında da oturmuştu. Kadına: "Ey Allah'ın kulu! Su kaynağı
nerede?" diye sorduklarında: "Buralarda su yok! Vallahi dün bu
vakitlerde su doldurmuştum ve gündüzü ve gecesiyle şu ana kadar yol aldım"
dedi.
Ona: "Haydi bizimle
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gel" dediklerinde,
kadın: "Resulullah da kim?" diye sordu. "Allah'ın Resulü
Muhammed" karşılığını verdiklerinde, kadın: "Kureyş'in delisi
mi?" dedi. "O deli değildir. Allah'ın Resulü'dür" karşılığını
verdiklerinde kadın: "Siz beni bırakın! Geride birkaç koyunla birlikte
küçük çocuklar bıraktım. Yetişmezsem susuzluktan ölmelerinden endişe
ederim" dedi. Ancak kadını bırakmadılar ve Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına getirdiler. Geldiklerinde Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) emriyle devesi çöktürüldü. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) tulumu üst tarafından açtı ve büyük bir kap getirilmesini söyledi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirilen büyük kabı suyla doldurduktan
sonra cünüp olan kişiye verdi ve: ''Gidip bununla yıkan" buyurdu.
Allah'a yemin olsun ki
yanımızda su doldurmadık kap bırakmadık.
Kadın da bizi izliyordu.
Sonrasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tulumun ağzını bağladı ve
deveyi bıraktı. Kadına da: ''Sen! Suyun işte burada! Şayet Allah suyunu
artırmadıysa bil ki ondan tek damla dahi eksilmiş değildir" buyurdu. Sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kumaş getirilmesini istedi.
Getirilen kumaş yere serilince: ‘‘Yanında yiyecek bir şeyleri olan
getirsin" buyurdu. Bunun üzerine kimi ayakkabı, kimi giysi, kimi de bir
avuç dolusu arpa, kimi bir avuç hurma, kimi ekmek parçaları getirmeye başladı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hepsini bu kumaşın üzerinde
topladıktan sonra bağlayıp kadına verdi. Kadına kabilesini sordu, kadın hangi
kabileden olduğunu söyledi.
Kadın kabilesinin yanına
döndüğünde: "Neden geç kaldın?" dediler.
Kadın: "Kureyş'in
delisi beni tutmuştu. Vallahi bu kişi ya gök ile yer arasında bulunanların en
büyücüsüdür ya da gerçekten Allah'ın Resulüdür" karşılığını verdi.
Daha sonraları
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikleri bu kadının bulunduğu
kabilenin çevresindeki müşrik kabilelere akınlar düzenler, ancak onun
kabilesine dokunmazlardı. Bir gün kadın kabilesine: "Kabilem! Gördüğüm
kadarıyla bu adam (Resulullah) sizden aldığı suya bu şekilde teşekkür ediyor. Çevrenizdekilere
akınlar düzenlendiği halde size dokunulmadığını ve güven içinde olduğunuzu
görmüyor musunuz? Hayırlı bir şey yapmaya ne dersiniz?" deyince:
"Nedir?" diye sordular. Kadın: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) gidip müslüman olalım" dedi. Bu şekilde kadın kabilesinden otuz
aileyi önüne katarak Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi.
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat edip müslüman oldular.
حدثنا
الحسين وقاسم
ابنا إسماعيل
قالا نا محمود
بن خداش نا
مروان بن
معاوية
الفزاري نا
عوف الأعرابي
عن أبي رجاء
العطاردي نا
عمران بن حصين
الخزاعي قال
كنا مع رسول
الله صلى الله
عليه وسلم في
سفر وإنا
سرينا ذات
ليلة حتى إذا
كان في آخر
الليل وقعنا
تلك الوقعة
ولا وقعة عند
المسافر أحلى
منها فما
أيقظنا إلا حر
الشمس ثم ذكر
نحوه وقال فيه
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم يا
فلان ما لك لم
تصل معنا قال
أصابتني
جنابة يا رسول
الله ولا ماء
فقال عليك
بالصعيد فإنه
يكفيك وقال
فيه أيضا ودعا
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم بإناء فأفرغ
فيه من أفواه
المزادتين أو
السطيحتين ثم
تمضمض ثم
أعاده في
الإناء ثم
أعاده في
أفواههما
وأوكأهما
وأطلق
العزالى
ونودي في الناس
أن اسقوا
واستقوا فسقى
من سقى واستقى
من استقى وآخر
ذلك أن أعطى
الرجل الذي
أصابته الجنابة
إناء من الماء
فقال أفرغه
عليك وهي قائمة
تنظر إلى ما
يصنع بمائها
وأيم الله لقد
أقلع عنها حين
أقلع وأنه
ليخل إلينا
أنها أشد ملأ
مما كانت حيث
ابتدأ فيها
وذكر باقي
الحديث نحوه
762- İmrfuı b. Husayn
el-Huzaİ anlatıyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
bir yolculuktaydık. Gecenin sonuna doğru bir yerde mola vermişken öyle tatlı
bir uyku uyuduk ki yolcu için daha tatlısı olamazdı. Ancak sabah bizi uyandıran
güneşin sıcağı oldu..."
Sonrasında ravi bir
öncekinin aynısını aktarıp şöyle devam eder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) adama: "Ey filan! Neden bizimle birlikte namaza katılmadın?"
diye sorunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü! Cünüp oldum, su da yok"
karşılığını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Toprakla
teyemmüm et, senin için yeterli olur" buyurdu ...
Ravi bu rivayetinde yine
şöyle der: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kap istedi ve
tulumların veya termosların ağzından o kaba su boşalttı. Ağızlarım geri kapatıp
alt deliklerini açtı ve: "Su için ve kaplarınızı da doldurun!" diye
bir çağrı yapıldı. Sonra dileyen su içti, dileyen de kaplarını doldurdu. En son
cünüp olduğunu söyleyen kişiye bir kap su verdi ve ona:
"Git ve bu suyu
üzerine dök" buyurdu. Kadın da öyle durmuş suyuna ne yapıldığını
seyrediyordu. Allah'a yemin olsun ki su alma işi bittiğinde, tulumlar bize
eskisinden de dolu gibi geliyordu ... " Sonrasında ravi öncekinin aynısını
aktarır.
حدثنا
الحسين بن
إسماعيل نا
محمد بن يزيد
أخو كرخوية
أنا يزيد بن
هارون أنا
شعبة عن عطاء
بن السائب عن
زاذان عن علي
رضى الله
تعالى عنه قال
في الرجل يكون
في السفر
فتصيبه
الجنابة ومعه
الماء القليل
يخاف أن يعطش
قال يتيمم ولا
يغتسل
763- Zazan bildiriyor:
Hz. Ali'ye, yolculukta cünüp olan, yanında az su bulunduğu için yıkanması
halinde susuz kalmaktan endişe eden kişinin durumu sorulunca: "Yıkanmaz,
teyemmüm eder" dedi.
Tahric: Beyhakl,
es-Sünenu'l-Kübra (1/234).
حدثنا
الحسين حدثنا
محمد بن عمرو
بن أبي مذعور نا
عبد الله بن
نمير نا
إسماعيل بن
مسلم عن عبيد
الله عن نافع
عن بن عمر أنه
أتي جنازة وهو
على غير وضوء
فتيمم ثم صلى
عليها
764- Nafı' bildiriyor:
"İbn Ömer'in yanına namazını kıldırması için bir cenaze getirildiğinde
abdesti yoktu. Teyemmüm edip cenaze namazını kildırdı."
Tahric: Beyhakl,
es-Sünenu'l-Kübra (1/231) ile Ma'rife 1/302 (350) ve İbnu'l-Münzir, el-Evsat
2/70 (563),
حدثنا
الحسين بن
إسماعيل نا
عبد الله بن
أبي سعد نا
عباد بن موسى
نا طلحة بن يحيى
حدثني يونس بن
يزيد عن بن
شهاب عن خارجة
بن زيد قال
كان زيد بن
ثابت قد سلس
منه البول فكان
يداري ما غلبه
منه فلما غلبه
أرسله وكان يصلي
وهو يخرج منه
765- Harice b. Zeyd der
ki: "Zeyd b. Sabit (yaşlanınca) idrarını tutamaz olmuştu. Zeyd elinden
geldiği kadarıyla tutar, aciz kalınca da bırakırdı. Bazen idran akarken bile
namazını kılardı."
Tahric: Beyhakl,
es-Sünenu'l-Kübra (1/256).
حدثنا
أبو بكر
النيسابوري
نا أحمد بن
منصور نا عبد
الرزاق أنا
معمر عن
الزهري عن
خارجة بن زيد
قال كبر زيد
بن ثابت حتى
سلس منه البول
فكان يداريه
ما استطاع
فإذا غلب عليه
توضأ وصلى
766- Harice b. Zeyd der
ki: "Zeyd b. Sabit yaşlanınca idrarını tutamaz olmuştu. Zeyd elinden
geldiği kadarıyla tutar, aciz kalınca da abdest alır ve namazını öyle
kılardı"
Tahric: Beyhakl,
es-Sünenu'l-Kübra (1/256) ile Ma'rife 1/385 (497).
حدثنا
أبو بكر
النيسابوري
نا أحمد نا
يزيد بن أبي
حكيم نا سفيان
عن يحيى بن
سعيد عن سعيد
بن المسيب قال
لو سأل على
فخذي ما
انصرفت قال
سفيان يعني
البول إذا كان
مبتلى
767- Said b. el-Müseyyeb
der ki: "Namazımda bacağıma aksa dahi namazı bırakmam."
Süfyan der ki:
"Bundan kasıt rahatsızken idrarının akmasıdır."
Tahric: İsnadı hasendir.
Yezid b. Hakim saduk biridir. Bkz: Takrıb (2/363).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Mest Üzerine
Meshetmenin Süresinin Olmaması