EL-ESNA

Fİ ŞERHİ ESMAİLLAHİ’L-HÜSNA

VE SIFATİHİL ULYA

 

26- EL-VASİ’

27- EL-MUSİ’

 

iki isim de Kur'an'da gelmiştir. Ümmet üzerlerinde icma etmiştir. Buyuruyor ki: "Allah, Vasi"dir, Alim'dir." (Bakara, 247) "Vasi'ul-Mağfire (mağfireti geniş olandır)"(Necm, 32) "Muhakkak ki bizler Musi' olanlarız" (genişletenleriz)."(Zariyat, 47) Ebu Hüreyre hadisinde el-Musi' geçmemiştir. Sadece el-Vasi vardır. Melekler de dualarında: "Ey rabbimiz! ilim ve rahmetin her şeyi kuşatmıştır."(Mü'mİn, 7) derler.

 

Kul için sıfat olarak kullanılması caizdir. "Falan Vasi'us-Sadr, vasiu'l-cud, zu-seatin (malı çok)." denilir. Bu lafız hem cisimler hem manalar hakkında kullanılır. Cismin seati (genişliği) fiziki büyüklüğüdür. Göğüs seati (genişliği): Sabır ve hilimdeki katlanabilme nispetindedir. Kul için ilim seati (genişliği) keskin bir hafızayla beraber geniş malumata sahip olmaktır. Allah Teala'nın Talut hakkındaki: "Onun ilmini ve cismini geniş (ilmini çok, bedenini yapılı) kıldı."(Bakara, 247) buyruğu bu manadadır.

 

Bu kelime farklı kalıplarına göre, varlık, zenginlik, el bolluğu, genişlik manalarına gelir.

 

Mazinı der ki: Halik Teala'nın sıfatlarına tealluk eden manalarda nihayetsiz olmaya mahsustur. O da kudreti, iradesi, kelamının (genişliği) ile her şeyi kuşatandır. Rızkı bütün mahlukatını, rahmeti her şeyi kaplamıştır. Meleklerin dilinden naklettiği üzere şöyle buyurur: "Ey rabbimiz! İlim ve rahmetin her şeyi kuşatmıştır."(Mü'min, 7) İbnü'I-Enbari der ki: el-Vasi, kendinden istenen her şeyi veren genişliği olan demektir. Şöyle de denir: Vasi, her şeyi kuşatandır.

 

Halimi der ki: Makduratı (güç yetirdiği şeyler) malumatı çok olan, lütuf ve rahmeti her yere yayılandır. Ayrıca onu hiçbir şeyin aciz bırakamayacağını, hiçbir şeyin ona gizli kalamayacağını, rahmetinin her şeyi kuşatmış olduğunu ikrar etmektir.

 

Hattabi der ki: el- Vasi, Ğaniy olandır. Varlığı en muhtaç kulunu, rızkı mahlukatının hepsini kuşatmış olandır. el-Musi denince, "seat" yani zenginlik sahibi anlaşılır. Bu iki izaha göre bu iki isim tenzih isimlerinden sayılırlar. Şayet el-Musi'den kasıt, başkasına genişlik veren manası ise bu durumda fiil sıfatlarındandır. Allah Teala'nın: "Göğü bir kudretle yarattık. Muhakkak biz genişletenleriz."(Zariyat, 47) buyruğu bu mana üzere gelmiştir.

 

İbnü'l-Arabi der ki: Vasi', Kadir ve Alim manasında olursa zatın sıfatlarından olur. Bu isim hakkında büyük bir alim hata etmiş ve bu ismi fiil sıfatlarından ve fiillerden saymıştır. Bunlar arasında saydıktan sonra şöyle demiştir: O, her şeyi verme kudreti olan, bu konuda kendisi için imkansız bir şey bulunmayandır. "Bu ifadesi aleyhindeki delildir. Zira kendisine kudret esasına dayanmıştır. Denilirse ki; el-Vasi, el- Ganiy manasında ise ayrı zikredilmesinin manası nedir? Ona denilir ki: el- Vasi, el-Ganiy'in kapsamadığı manaları kapsar, tasarrufu olmayan yerlerde tasarrufu olur. Örneğin: Ya Vasial-fazl (ey lütfu geniş olan), ya vasiar-rahme (ey rahmeti geniş olan), ya vasial-mağfire (ey mağfireti geniş olan) denilir.

 

Buhari'de Ebu Hüreyre'den rivayet edildiğine göre Nebi (s.a.v) şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Allah'ın yüz rahmeti vardır. Bunlardan bir tanesi cinler, insanlar, hayvanlar ve hasenat arasına indirmiştir. Bu rahmet sayesinde birbirlerine şefkat gösterir, merhamet ederler. Bu rahmet sayesinde yabani hayvan yavrusuna şefkat gösterir. Allah doksan dokuz rahmeti tehir etmiştir. O rahmetlerle kıyamet günü kullarına rahmet edecektir." Selman'dan rivayet edildiğine göre de Resulullah şöyle buyurdu: "Muhakkak ki Allah gökleri ve yeri yarattığı gün yüz rahmet yaratmıştır. Her rahmet gökle yer arasını kapatacak kadardır. Yeryüzüne bu rahmetlerden bir tane koymuştur. Bu rahmet sayesinde anne çocuğuna, yabani hayvan ve kuşlar birbirlerine merhamet ederler. Kıyamet günü olduğunda o yüzü bu rahmet ile tamamlar. "

 

Binaenaleyh her mükellefin anlatmış olduğumuz ihata ve genişliğin yalnız Allah'ın olduğunu bilmesi vaciptir. Sonra göğsünü rabbinin takdirlerine, kendisine indirdiği emirlere genişletmesi gerekir. Gücü yettiğince ilim tahsil etmelidir. Zira bu mertebeler ilimle elde edilir, menkıbeler ilimle kazanılır. Bunların hepsinde Rabbine rağbet et. Telakkiye açık bir gönül ile Rabbinin gönderdiği rüzgarları içine çekmeye çalış. Bunlara azimle sarıl. Bu şekliyle gayene ulaşırsın.

 

Sonra, Allah elini genişletmiş ise sende ailenin, çocuklarının ve arkadaşlarından dilediğinin geçimlerini genişlet. Malik b. Nadla dedi ki:

 

"Dedim ki: Ey Allah'ın Resülü! Bir adama uğruyorum ne misafir ediyor ne de ikramda bulunuyor. O bana uğradığında aynı şekilde mi karşılık vereyim? Buyurdu ki: Hayır, sen ikram et. Dedi ki: Benimde saçım başım dağınık, pejmürde bir halde olduğumu gördü, Buyurdu ki: Malın var mı? Dedim ki: Allah bana her türden verdi, deve, koyun. Buyurdu ki: O zaman üstünde görülsün." Tirmizi rivayet etmiştir. Hasen sahih bir hadistir, demiştir. 

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

28- EL-VACİD