ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

BAKARA

114

وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّن مَّنَعَ مَسَاجِدَ اللّهِ أَن يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ وَسَعَى فِي خَرَابِهَا أُوْلَـئِكَ مَا كَانَ لَهُمْ أَن يَدْخُلُوهَا إِلاَّ خَآئِفِينَ لهُمْ فِي الدُّنْيَا خِزْيٌ

وَلَهُمْ فِي الآخِرَةِ عَذَابٌ عَظِيمٌ

 

114. Allah'ın mescidlerinde Allah'ın adının anılmasını engelleyenlerden ve onların harab olmasına çalışanlardan daha zalim kim olabilir? Böyleleri oralara ancak korka korka girerler. Onlar için dünyada rüsvaylık vardır. Ahirette de en büyük azap yine onlaradır.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı yedi başlık halinde sunacağız:

 

1- Allah'ın Adının Anılmasına Engel Olanlar:

2- Bu Ayet-i Kerime Kimler Hakkında inmiştir?

3- Mescidlerin Tahribinin Mahiyeti:

4- Kadınların Mescide Gitmeleri ve Mahalle Mescidleri:

5- Bir Yeri Mescid Tayin Etmenin Hükmü:

6- Mescidlere Korkarak Girmeleri Gerekenler:

7- O Kafirler için Dünyada Rüsvaylık Vardır

 

1- Allah'ın Adının Anılmasına Engel Olanlar:

 

"Allah'ın mescidlerinde Allah'ın adının anılmasını engelleyenlerden daha zalim kim olabilir?" Hiç kimse olamaz. Bu buyrukta: "... enter..." mübteda olarak ref' mahallindedir. "daha zalim" anlamındaki kelime ise onun haberidir. Hiç kimse böylelerinden daha zalim olamaz, demektir. Fiile mastar anlamını veren (...) ise "mescidler"den bedel olarak nasb mahallindedir. ifadenin "Allah'ın adının anılmasını istemediğinden dolayı engelleyenlerden ... " takdirinde olması da mümkündür.

 

Burada "mescidler" ile Yüce Allah, Beytü'l Makdis ile onun mihraplarını murad etmiştir. Ka'be'yi kastettiği de söylenmiştir. Çoğul gelmesi ise bütün mescidlerin kıblesinin ona doğru olması veya ta'zim içindir. Maksadın sair mescidler olduğu da söylenmiştir.

 

"Mesacid: Mescidler" "mescid" kelimesinin çoğuludur. Araplar arasında buna "mesced" diyenler de vardır. Halbuki mesced -el-Cevheri'nin açıkladığına göre- secdenin izleri orada görüldüğünden dolayı kişinin alnına verilen addır. üzerinde secdenin yapıldığı yedi organ'a (olan alın, iki el, iki diz ve iki ayak) da mesacid adı verilir.

 

2- Bu Ayet-i Kerime Kimler Hakkında inmiştir?

 

Bu ayet-i kerime ile kimlerin kastedildiği, kimler hakkında nazil olduğu hususunda farklı görüşler vardır. Müfessirler bunun Buhtnassar hakkında indiğinden söz etmektedirler. Çünkü Beytü'l Makdis'i yıkmıştı. ibn Abbas ve başkaları da hıristiyanlar hakkında inmiştir, demektedirler. Anlamı da şu olur:

 

Ey hıristiyanlar, kendinizin cennetlik olduğunuzu nasıl iddia edebilirsiniz? Sizler halbuki Beytü'l Makdis'i yıktınız, orada namaz kılmak isteyenlerin namaz kılmasını engellediniz. Buna göre ayet-i kerimenin anlamı Beytü'l Makdis'i ta'zim etmelerine rağmen hıristiyanların oraya reva gördükleri işlerin hayret edilecek birşeyolduğunu ifade eder. Şu kadar var ki onlar bu işi ancak ve ancak yahudilere olan düşmanlıkları dolayısıyla yapmışlardır.

Said'in rivayetine göre Katade şöyle demiştir: Şu Allah'ın düşmanı olan hıristiyanların yahudilere duydukları kin, onları Babilli ateşperest Buhtnassar'a Beytü'l Makdis'i yıkması için yardımcı olacak noktaya kadar götürdü.

 

Rivayet edildiği ne göre bu yıkılmış haliyle Hz. Ömer dönemine kadar kalmıştır.

Bu ayet-i kerimenin müşrikler hakkında indiği de söylenmiştir. Çünkü onlar namaz kılanlara ve Peygamber (s.a.v.)'e engel oldular. Hudeybiye yılında onları Mescid-i Haram'a girmekten alıkoydular.

 

Bu ayet-i kerime ile kıyamet gününe kadar her mescidden insanları alıkoyanların kastedildiği de söylenmiştir. Doğrusu da budur. Çünkü lafız geneldir ve çoğul sıgasıyla varid olmuştur. Bunun bazı mescidlere ve bazı şahıslara tahsis edilmesi ise zayıf bir açıklama şeklidir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

3- Mescidlerin Tahribinin Mahiyeti:

 

Mescidlerin yıkımı gerçek anlamı ile olabilir. Buhtnassar'ın ve hıristiyanların Beytü'l Makdis'i tahrip etmeleri gibi. Anlatıldığına göre hıristiyanlar, İsrailoğullarına krallarından birisinin komutası altında -el-Gaznevı'nin zikrettiğine göre bunun adı Romalı Fasbisyanus oğlu Titus'tur- pek çok kimseyi öldürdüler, esir aldılar, Tevrat'ı yaktılar, Beytü'l Makdis'e pislik attılar ve orayı tahrip ettiler.

 

Mescidlerin yıkımı mecazen de olabilir. Müşriklerin Resulullah (s.a.v.)'ı Mescid-i Haram'a gitmekten alıkoyduklarında müslümanları da engellemeleri gibi.

 

genel olarak mescidlerde namaz kılmanın ve orada İslam'ın şiarlarının açıkça ortaya konulmasının engellenmesi mescidleri tahrip etmektir, yıkmak demektir.

 

4- Kadınların Mescide Gitmeleri ve Mahalle Mescidleri:

 

İlim adamlarımız der ki: İşte bundan dolayı bizler eğer kadın, farz olan haccı eda etmemiş ise ister beraberinde mahremi bulunsun, isterse bulunmasın hacca gitmekten alıkonulması caiz değildir, deriz. Yine onun için fitneden korkulmadıkça mescidlerde namaz kılmasına da engel olunmaz. Peygamber (s.a.v.) da: "Allah'ın kadın kullarını Allah'ın mescidlerinden alıkoymayınız" diye buyurmuştur. Bundan dolayı mescidin yıkılması, satılması, işlemez hale getirilmesi -mahalle harab olsa bile- caiz değildir, demişizdir. Aynı şekilde ayrılık ve muhalefet kastı olmadıkça mescidlerin inşa edilmesi de engellenemez. Mesela, bir mescidin yanıbaşında veya ona yakın bir yerde başka bir mescid yapıp da bununla birinci mescidin cemaatini ayırıp bölmek, orayı tahrib etmek ve araya ayrılık sokmak istiyorlar ise, o takdirde ikinci mescid yıkılır ve yapımı engellenir. Buna dayanarak şöyle demişizdir: Bir mısrda (meskun şehir hükmünde olan yerde) iki büyük caminin olması caiz değildir. Bir mescidin de iki imamı olmaz. Bir mescidde iki ayrı cemaat yapılmaz.

 

Bütün bunlara ve mescidlerin inşa edilmelerine ve diğer hükümlerine dair daha geniş açıklamalar Yüce Allah'ın izniyle Tevbe Suresi ile (et- Tevbe, 24 ile 107. ayetlerde) ve Nur Suresi'nde (en-Nur, 36-38. ayetlerde) gelecektir.

 

Ayet-i kerime aynı şekilde namazın büyük önemine de delalet etmektedir. Namaz, amellerin en faziletlisi, ecir itibariyle en büyüğü olduğuna göre ona engel olmak da en büyük bir günahtır.

 

5- Bir Yeri Mescid Tayin Etmenin Hükmü:

 

Yüce Allah'a içinde ibadet ve secde edilmesi mümkün olan her yere mescid adı verilir. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Yeryüzü bana mescid ve (teyemmüm ile) temizlenme aracı kılındı." Bu, hadis imamları tarafından rivayet edilmiştir.

 

Ümmetin icma'ı ile; bir kimse sözlü olarak bir yeri namaz kılmak için tayin ederse orası özel mülkiyetinin dışına çıkar ve bütün müslümanların genel mülkiyetine girer. Bir kişi kendi evi içerisinde bir mescid inşa etse ve insanların oraya girmesini engelleyip orayı sadece kendisine tahsis etse bu onun mülkünde kalmakla birlikte mescid olma özelliği dışına da çıkmaz. Şayet bütün insanlara orayı mübah (serbest) kılarsa, onun da hükmü diğer umuma ait mescidlerin hükmü gibi olur ve özel mülkiyetinin dışına çıkar.

 

6- Mescidlere Korkarak Girmeleri Gerekenler:

 

"Böyleleri oralara ancak korka korka girerler." "Böyleleri" anlamındaki (...) mübteda, sonrası haberdir. "Korka korka" anlamındaki kelime de hal'dir. Yani müslümanlar o mescidleri de ellerine geçirir ve egemenlikleri altına girerse o takdirde kafirler oraya girme imkanını bulamazlar. Girecek olsalar bile müslümanların kendilerini çıkarmalarından ve oraya girdiler diye te'dip etmelerinden korka korka girerler. Bu kafirin herhangi bir şekilde -ileride de Yüce Allah'ın izniyle Tevbe Suresi'nde görüleceği üzere- mescide girme hakkına sahip olmadığının delilidir.

 

Şu ayet-i kerimeyi hıristiyanlar hakkında kabul edenler şu rivayeti kaydederler: Hz. Ömer'in İslam geldikten sonra Beytü'l Makdis'i yeniden inşa etmesi üzerinden uzun bir süre geçtiği halde oraya hristiyan bir kimse girdi mi, daha önceleri orası ma'bedleri oldukları halde mutlaka döve döve canı yakılırdI.

 

Ayet-i kerimeyi Kureyşliler hakkında kabul edenler de şöyle demektedir:

Peygamber (s.a.v.)'ın emri üzere (Hz. Ebu Bekir'in hac emirliği yaptığı sırada) şöyle seslenilmiştir: "Şunu bilin ki bu seneden sonra müşrik bir kimse hacc etmeyecektir, Beytullah'ı çıplak bir kimse tavaf etmeyecektir."

 

Bunun, emir kast edilerek haber kipinde bir ifade olduğu da söylenmiştir. Yani onlardan bir kimse ancak korka korka Mescid-i Haram'a girecek hale gelinceye kadar onlarla cihad ediniz ve onların kökünü kurutunuz. Yüce Allah'ın: "Allah'ın Resulüne eziyet vermek sizin için olacak birşey değildir" (el-Ahzab, 53) buyruğunda olduğu gibi. Bu da haber kipinde varid olmuş bir yasaktır.

 

7- O Kafirler için Dünyada Rüsvaylık Vardır

 

"Onlar için dünyada rusvaylık vardır." Bunun anlamı ile ilgili olarak Katade'den şöyle bir rivayet gelmiştir: Harbi olan için öldürülmek, zımmi olan için de cizye vardır demektir. es-Süddi de der ki: Dünyada onlar için rüsvaylık, Mehdi'nin kıyamı, Amuriye, Rumiye (Roma) ve Konstantiniyye'nin fethedilmesiyle buna benzer diğer şehirlerinin fethedilmesidir; ki bunlara dair açıklamaları et-Tezkire adlı eserimizde kaydetmiş bulunuyoruz.

 

Bu ayet-i kerimeyi Kureyşliler hakkında kabul edenler ise onların rüsvaylıklarının Mekke'nin fethiyle gerçekleşmiş kabul ederler. Kafir olarak ölen kişi için ise ahirette (en büyük) azap vardır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Bakara 115

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR