ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

YUSUF

84

وَتَوَلَّى عَنْهُمْ وَقَالَ يَا أَسَفَى عَلَى يُوسُفَ وَابْيَضَّتْ عَيْنَاهُ مِنَ الْحُزْنِ فَهُوَ كَظِيمٌ

 

84. Onlardan yüz çevirip: "Ya esefa ala Yusuf" dedi ve kederinden gözlerine ak düştü. Artık o hüznünü açıklamayıp içinde saklıyordu.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı üç başlık halinde sunacağız:

 

1- Kederden Ak Düşen Gözler:

2- Namazda Sağa Sola İltifat Etmek:

3- Hz. Ya'kub'un Kederinin Sebebi:

 

1- Kederden Ak Düşen Gözler:

 

"Onlardan yüz çevirip ... " Çünkü Bünyamin'in de haberini alınca artık Hz.

Ya'kub'un kederi doruk noktasına ulaştı ve bütün gücünü kaybetti. Yüce Allah, Yusuf dolayısıyla uğradığı musibetini adeta yeniledi. O bakımdan: "Yil esefa ala Yusuf" dedi. Oğlu Bünyamin'i unuttu ve onu hatırlamaz oldu.

 

Bu şekildeki açıklama İbn Abbas'tan nakledilmiştir. Said b. Cübeyr der ki:

Ya'kub (a.s) bizim Kitabımızda yer alan istirca (inna lillah ... )'ı bilmiyordu, eğer bu istircayı bilseydi, hiçbir şekilde "ya esefa ala Yusuf" demezdi.

 

Katade ve el-Hasen derler ki: Bu ey benim kederim ... demektir. Mücahid ve ed-Dehhak ise: Ey benim son haddine varan tahammülüm anlamındadır, demişlerdir. Şair Küseyyir der ki: "Kalb nasıl yüz çevirdi ve nefis teselli edilince Nasıl teselli buldu diye, her ikisine de esef (yazıklar) olsun."

 

Esef; elde edilemeyen ve geçen dolayısıyla aşırı hüzün ve keder demektir. Başına getirilen nida "ya" da: Gel ey esef, çünkü artık bu senin geleceğin vakittir, anlamındadır. ez-Zeccac der ki: Bu tabirin aslı "ya esefl: Ey benim kederim" şeklindedir. Fetha hafif olduğundan dolayı sondaki "ya" elif'e ibdal edilmiştir.

 

"Ve kederinden gözlerine ak düştü." Denildiğine göre altı yıl süreyle gözleriyle görmedi, kör olmuştu. Bunu Mukatil söylemiştir. Yine denildiğine göre göze ak düştüğünde az da olsa bir görme olur. Hz. Ya'kub'un halini en iyi bilen ise Allah'tır. Gözlerine ağlamaktan dolayı ak düşmüştü, fakat ağlamasının sebebi kederiydi. Bundan dolayı Yüce Allah: "Kederinden" diye buyurmaktadır.

 

Yine denildiğine göre Hz. Ya'kub namaz kılarken, Hz. Yusuf önünde enine doğru yatıyordu. Uykusunda hafif horladı, Hz. Ya'kub ona doğru baktı. İkinci bir defa daha horladı, yine Hz. Ya'kub ona baktı. Sonra üçüncü bir defa horladı, yine Hz. Ya'kub hem ondan, hem horlamasından dolayı sevinç ile ona baktı. Yüce Allah meleklerine şunu vahyetti: "Şu benim seçkin kuluma ve halilimin oğluna (torununa) bakınız. Bana münacatta iken benden başkasına iltifat edip bakıyor. İzzetim ve celalim hakkı için onlarla yönelip baktığı o iki gözbebeğini ondan alacağım. Kendisini dönüp baktığı kişiden onu seksen yıl süreyle ayıracağım. Ta ki amel edenler Benim huzurumda ayağa kalkanların, Benim gözetimim altında olduğunu bilmeleri gerektiğini bilsinler. "

 

2- Namazda Sağa Sola İltifat Etmek:

 

Bu olayda namazda (sağa sola bakarak) iltifat etmenin, namazı iptal etmese dahi bundan dolayı cezanın söz konusu olacağına ve namazın eksik kalacağına delil vardır.

Buharı, Aişe (r.anha)dan şöyle dediğini rivayet eder: Rasülullah (s.a.v.)a namazda (sağa sola dönerek) iltifata dair soru sordum da şöyle buyurdu: "Bu şeytanın kulun namazından gizlice çaldığı bir şeydir. ''

 

İleride Mü'minun Süresi'nin baş taraflarında bu hususa dair ilim adamlarının görüşleri -yüce Allah'ın izniyle- kapsamlı bir şekilde gelecektir.

 

3- Hz. Ya'kub'un Kederinin Sebebi:

 

en-Nehhas der ki: Bir grup kimse Hz. Ya'kub'un -Allah ona ve peygamberimize salat ve selam eylesin- aşırı kederinin sebebinin ne olduğuna dair soru sordular. Bu konuda ilim adamlarının üç türlü cevabı vardır. Bu cevaplardan birisi şöyledir: Hz. Ya'kub, Hz. Yusuf'un hayatta olduğunu öğrenince dinine zarar geleceğinden korktu. İşte bundan dolayı oldukça kederlendi.

 

Bir diğer görüşe göre Hz. Ya'kub'un kederlenmesi oğlunu, kardeşlerine küçük yaşına rağmen teslim etmiş olmasıdır. Buna sonradan pişman olduğundan üzülmüştür.

 

Üçüncü bir açıklamaya göre -ki bu, bu cevapların en açık ve kuvvetli olanıdır- keder yasaklanmış bir şey değildir. Yasaklanmış olan yaygara basmak, elbiseleri yırtmak ve uygun olmayan sözlersöylemektir. Peygamber (s.a.v.) da:

 

"Göz yaşarır, kalb kederlenir ama Rabbi gazablandıran bir şey de söylemeyiz.'' diye buyurmuştur. Yüce Allah da: "Artık o hüznünü açıklamayıp içinde saklıyordu" buyruğu ile bunu açıklamaktadır. Yani Hz. Ya'kub gam ve kederle dolup taşmakla beraber, bunu içinde tutuyor, kimseye açmıyordu.

 

Nitekim kederin saklanıp, gizlenmesi anlamında; (...) ifadesi de buradan gelmektedir. Buna göre; (...) ise keder yolu kendisine karşı tıkanmış kimse demektir. Yüce Allah da şöyle buyurmaktadır: "Hani ogamla dolu dolu dua etmişti. ''(el-Kalem, 48) İçi kederle dolup taşmıştı, demektir. Bu kelimenin, kederini yutan, gizleyen anlamına gelmesi de mümkündür. Bu da kederini örten ve kimseye açmayan kimse demektir. İbn Abbas'dan: Kederini içinde saklayan ve üzüntülü bir kimse, diye açıkladığı nakledilmektedir. Şair de der ki:

 

"Eğer Şas'ın musibeti dolayısıyla kederimi içime atıyor idiysem de, Artık bugün ben dilimin bağını çözmüş bulunuyorum."

 

İbn Cüreyc, Mücahid'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletmektedir:

Hz. Ya'kub'un kederden gözleri görmez olmuştu. "Artık o hüznünü açıklamayıp içinde saklıyordu."

 

İbn Abbas, o kederli idi diye açıklamıştır. Mukatil b. Süleyman ise Ata'dan, o İbn Abbas'tan Yüce Allah'ın: "Artık o hüznünü açıklamayıp içinde saklıyordu" buyruğu hakkında şöyle dediğini nakletmektedir: O aşırı derecedeki hüzün ve kederini gizliyor, açmıyordu. Demek istiyor ki: Hz. Yüsuf'un hayatta olduğunu bilmekle birlikte, nerede olduğunu bilmiyordu. İşte bundan dolayı oldukça kederli idi.

 

el-Cevheri der ki: (İbn Abbas'ın açıklamada kullandığı): (...) kelimesi, gizlenip saklanan keder demektir. İşte bu kelime ile aynı kökten olmak üzere; "Adam kederini gizleyip sakladı" denilir. İsm-i faili de; (...) diye gelir.

 

en-Nehhas der ki: "Filan kişi oldukça kederlidir ve kederinden şikayet etmemektedir" demektir. Şair de der ki: "Kavmimi (savaşa) teşvik ettim ve ben düşmanla savaşmayı bir şeref saydım, Onlar ise ölüm korkusundan dolayı kederlerini içlerinde saklamışlardı."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Yusuf 85-86

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR