ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

TA-HA SURESİ HAKKINDA

 

Rahman ve Rahim Allah'ın Adı ile

 

Ta-Ha Süresi'nin, Mekke'de indiği ittifakla kabul edilmiş bir görüştür. (Yüzotuzbeş ayettir)

Ömer (r.a.)'ın İslam'a girişinden önce inmiştir.

 

Darakutni'nin, Sünen'indeki rivayete göre Enes b. Malik (ra) şöyle demiştir: (Bir gün) Ömer bir kılıç kuşanmış olarak çıktı. Kendisine: Enişten dinini değiştirdi, denildi. Bunun üzerine onların (eniştesi ile kızkardeşinin) yanına gitti. Orada da muhacirlerden Habbab diye anılan birisi de vardı. Ta-Ha Süresi'ni okuyorlardı. Yanınızdaki yazıyı bana da veriniz, ben de onu okuyayım, dedi. -Ömer (r.a.) okumayı bilirdi.- Kızkardeşi kendisine: Sen pissin, ona ise tertemiz olanlardan başkası dokunamaz. Kalk, guslet yahut abdest aL. Bunun üzerine Ömer (r.a.) kalktı, abdest aldı. Yazılı belgeyi aldı ve Ta-Ha'yı okudu. (Darakutni, I, 123)

 

İbn İshak bunu daha uzunca şöylece zikretmektedir: Ömer, Rasülullah (s.a.v.)ı bulup öldürmek maksadıyla kılıcını kuşanarak çıktı. Yolda Nuaym b. Abdullah ile karşılaştı. Ona: Nereye gitmek istiyorsun ey Ömer diye sordu. Ömer: Dininden dönen, şu Kureyş'in dirliğini bozan, onları beyinsizlikle itham eden, dinlerini ayıplayan, ilahlarına dil uzatan Muhammed'e gidip onu öldürmek istiyorum. Nuaym ona şöyle dedi: Allah'a yemin ederim, ey Ömer! Sana asıl senin içinde olanlar tuzak kuruyor, seni aldatıyor. Sen zanneder misin ki Abdumenafoğulları Muhammed'i öldürdüğün halde yeryüzünde senin yürümene imkan vereceklerdir? Niçin kendi ailene dönüp de onların işlerini yoluna koymayı düşünmüyorsun? Ömer: Hangi ailemden söz ediyorsun? deyince, Nuaym dedi ki: Senin enişten ve amcanın oğlu Said b. Zeyd ile kızkardeşin Hattab'ın kızı Fatıma'yı kastediyorum. Allah'a yemin ederim, onlar müslüman olmuşlar ve Muhammed'e dini üzere tabi olmuşlar. Bana kalırsa sen asıl git, onlarla uğraş.

 

Bunun üzerine Ömer kızkardeşi ve eniştesini bulmak üzere geri döndü.

 

Yanlarında Habbab b. el-Eret de vardı. Beraberinde de Ta-Ha Süresi'nin yazılı olduğu bir sahife bulunuyordu. Bunu onlara öğretiyordu. Ömer (r.a.)'ın sesini işitmeleri üzerine Habbab onların odalarından birine yahut da evin bir tarafına gizlendi. Hattab kızı Fatıma da sahifeyi alıp üzerine oturdu. Ömer eve yaklaştığı sırada Habbab'ın onlara okuduğu Kur'an'ın sesini işitmişti. Ömer içeri girince: Duymuş olduğum bu lakırdılar neyin nesiydi? Ona; Sen bir şey işitmiş olamazsın dediler. Hayır, Allah'a yemin ederim. Ben sizlerin Muhammed'e dini üzere tabi olduğunuzu haber almış bulunuyorum, dedi ve hemen eniştesi Said b. Zeyd'in üzerine atıldı. Kızkardeşi Hattab'ın kızı Fatıma onu kocasından uzaklaştırmak üzere ayağa kalkınca ona bir tokat attı ve yüzünü yaraladı. Ömer bunu yapınca kızkardeşi de eniştesi de ona: Evet, biz müslüman olduk. Allah'a ve Rasulune iman ettik, ne istiyorsan yap, dediler.

 

Ömer, kardeşinin yüzündeki kanı görünce yaptığına pişman oldu, aklı başına geldi. Kızkardeşine: Az önce okuduğunuzu duyduğum şu sahifeyi bana ver de Muhammed'in neler getirdiğine bir bakayım, dedi.

 

Ömer okuma yazma bilen birisi idi. Bu sözleri söyleyince kızkardeşi kendisine: Biz senin ona bir zarar vereceğinden korkarız, dedi. Bu sefer kızkardeşine: Korkma, dedi ve kendi ilahları adına yemin ederek okuyup onlara geri vereceğini söyledi. Ömer bu sözleri söyleyince kardeşi müslüman olacağı umuduna kapıldı ve ona dedi ki: Kardeşim sen şirk üzeresin ve pissin, buna ise ancak temiz olanlar el sürebilir.

 

Bunun üzerine Ömer kalktı ve yıkandı. Kızkardeşi de kendisine içinde TaHa'nın yazılı bulunduğu sahifeyi uzattı. Ömer Ta-Ha Suresi'nin baş taraflarını okuyunca dedi ki: Bu ne güzel, bu ne şerefli sözler! Habbab onun bu sözleri söylediğini işitince yanına çıktı ve ona dedi ki: Ey Ömer! Allah'a andolsun ki ben Yüce Allah'ın, Peygamberinin duasını özellikle senin hakkında kabul etmiş olacağını ümit ederim. Çünkü ben dün onu şöyle dua ederken dinledim: "Allah'ım sen İslam'ı ya Ebu'l-Hakem b. Hişam ile, yahut Ömer b. elHattab ile güçlendir." Allah'tan kork ey Ömer, Allah'tan!

 

Bunun üzerine Ömer ona: Ey Habbab! Bana Muhammed'in yerini söyle.

 

Onun yanına gidip, İslam'a gireyim, dedi ve hadisin geri kalan bölümlerini zikretti.

 

Yüce Allah'ın Ta-Ha ve Yasin Surelerini Okuduğuna Dair Hadis'in Açıklaması:

Darimi Ebu Muhammed, Müsned'inde Ebu Hureyre'den gelen bir rivayeti senediyle kaydederek, Rasulullah (s.a.v.)ın şöyle buyurduğunu zikretmekte dir: "Şüphesiz şanı Yüce ve mübarek olan Allah gökleri ve yeri yaratmadan ikibin yıl önce Ta-Ha ve Yasin surelerini okumuştur. Melekler bu Kur'an'ı dinleyince: Bu kitabın üzerine ineceği ümmete ne mutlu! Bu buyrukları ezberleyecek kalplere ne mutlu. Bu sözleri telaffuz edecek dillere ne mutlu!" dediler.

 

İbn Fürek dedi ki: Peygamber (s.a.v.)ın: "Şanı Yüce ve mübarek olan Allah Ta-Ha ve Yasin surelerini ... okudu" demesinin anlamı şudur: O kelamını o zaman melekler arasından dilediği kimselere açıkladı, işittirdi ve kavrattı demektir. Araplar bir şeyi takip edip, izlediğin vakit "onu kıraat ettin" derler. Mesela; "Bu dişi devenin hiç yavrusu olmadı" demektir. İşte bu şekilde anlaşıldığı vakit, ifade de bir yanlış anlaşılmaya meydan kalmaz.

 

Onun kıraat edilmesi ise, Yüce Allah'ın Kitabını yaratmış olduğu ibarelerle ve ihdas ettiği yazı ile dinletmesi, kavratmasıdır. İşte bizim, Allah'ın kelamını kıraat ettik, (okuduk) sözlerimizin anlamı da budur. Yüce Allah'ın: ''Artık Kuran'dan size kolay geleni okuyun. "(el-Müzzemmil, 20) buyruğu ile: ''Artık ondan kolayınıza geleni okuyun. "(Aynı ayet) buyruğundaki kıraatin manası da budur.

 

Kimi (mezhebimize mensub) ilim adamımız da şöyle demiştir: Peygamber efendimizin: "Okudu" buyruğu, o sözleri söyledi, demektir. Bu ise mecazi bir ifadedir. Arapların: Denedim, tecrübe ettim anlamında, ben bu sözün tadına baktım, demeye benzer. Yüce Allah'ın: ''Allah da ona ısrarla işledikleri yüzünden açlık ve korku elbisesini tattırdı. "(en-Nahl, 112) buyruğunda da bu anlamda kullanılmıştır. Yani Yüce Allah onları bu şekilde imtihan etti, mübtela kıldı, demektir. Korku gerçek manada tadına bakılan bir şeyolmadığı halde, bundan "tadına bakmak" diye söz edilmesi tadına bakmanın gerçekte diğer organlarla değil, sadece ağızIa oluşundan dolayıdır.

 

İbn Fürek dedi ki: Ancak ilk söylediğimiz bu haberin yorumu hususunda daha doğrudur. Çünkü Yüce Allah'ın kelamı ezeli ve kadimdir. Bütün hadislerden (sonradan meydana gelmiş herşeyden) öncedir.

 

O, yarattıklarından dilediği kimselere, dilediği vakitlerde ve zamanlarda, dilediği sözlerini işittirmiş ve kavratmıştır. Yoksa O'nun bizzat kelamının var oluşunun, belli bir müddet ve zaman ile alakalı olduğu kastedilmiş olamaz.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ta-Ha 1-8

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR