ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MU’MİNUN

38

/

41

إِنْ هُوَ إِلَّا رَجُلٌ افْتَرَى عَلَى اللَّهِ كَذِباً وَمَا نَحْنُ لَهُ بِمُؤْمِنِينَ {38}

 قَالَ رَبِّ انصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ {39}

 قَالَ عَمَّا قَلِيلٍ لَيُصْبِحُنَّ نَادِمِينَ {40}

فَأَخَذَتْهُمُ الصَّيْحَةُ بِالْحَقِّ فَجَعَلْنَاهُمْ غُثَاء فَبُعْداً لِّلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ {41}

 

38. "Bu, ancak Allah'a karşı yalan düzüp iftira eden bir adamdır. Biz ona inanmayız."

39. Dedi ki: "Rabbim! Beni yalanladıkları için bana yardım et!"

40. Buyurdu ki: "Az zaman sonra elbette pişman olacaklardır."

41. Çığlık onları hak ile aldı. Biz de onları süprüntü yaptık. Zulmeden topluluklara uzak olmak vardır.

 

"Bu" sözleriyle resulü kastetmektedirler. Ancak "Allah'a karşı yalan düzüp iftira eden" yalan uyduran "bir adamdır." Başka bir şey değildir. "Biz ona inanmayız. Dedi ki: Rabbim! Beni yalanladıkları için bana yardım et!" Bunun ne demek olduğu az önce geçmişti.

"Buyurdu ki: Az zaman sonra" buyruğundaki: (L.) te'kid edici olarak fazladan gelmiştir. "Elbette" kafir oldukları için "pişman olacaklardır." Buradaki; "Elbette ... olacaklardır" buyruğundaki "lam" kasem lam'ıdır. Allah'a andolsun ki elbette ... olacaklardır, demektir.

 

"Çığlık onları hak ile aldı." Tefsirlerde belirtildiğine göre Cibril (a.s) onlara Yüce Allah'ın kendisiyle, kendilerini helak etmiş olduğu rüzgar ile birlikte bir çığlık bastı. Onlar da geriye tek bir kişi dahi kalmamak üzere hep öldüler.

 

"Biz de onları süprüntü yaptık." Tıpkı selin üzerindeki köpükler gibi, hareketsiz ve helak edilmişler kıldık.

 

"Süprüntü" selin üstünde taşıdığı çürümüş ot, kurumuş ve dağılmış kamış vb. şeylere denilir.

 

"Zulmeden topluluklara uzak olmak vardır." Yani onlar için helak olmak söz konusudur. Allah'ın rahmetinden uzak olurlar, diye de açıklanmıştır.

 

"Uzak kalmak" mastar olarak nasbedilmiştir. (...): O sulanır ve otlanır, ifadesi gibidir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Mu’minun 42-44

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR