ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

LUKMAN

14

/

15

 

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْناً عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ {14} وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاً

وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ {15}

 

14. Biz, insana ana babasını tavsiye ettik. Annesi onu güçsüzlük üstüne güçsüzlükle taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yılda olur. "Bana ve ana-babana şükret! Dönüş yalnız Bana'dır." dedik.

15. "Eğer onlar bilmediğin şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, sen onlara itaat etme! Bununla beraber dünyada onlarla iyi geçin ve sen Bana dönenlerin yoluna uy! Sonra dönüşünüz Bana olacaktır. Ben de sizlere neler yapmakta olduğunuzu haber veririm."

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı sekiz başlık halinde sunacağız:

 

1- Bu Tavsiyelerde Bulunan kimdir ve Ebeveyne itaatin Sınırı:

2- Evladı üzerindeki Hakları Bakımından Anne ile Baba Arasındaki Fark:

3- Annenin Zorlukları:

4- Süt Emzirme Süresi Olan iki Yılın Göz önünde Bulundurulacağı Yerler:

5- Allah'a ve Anne-Babaya Şükretmek:

6- Anne-Babaya itaatin Sözkonusu Olmayacağı Yerler:

7- Dünyada Anne-Baba ile iyi Geçinmek:

8- Allah'a Dönenlerin Yoluna Uymak:

 

1- Bu Tavsiyelerde Bulunan kimdir ve Ebeveyne itaatin Sınırı:

 

"Biz insana ana-babasını tavsiye ettik ... " diye başlayan bu iki ayet-i kerime, Lukman'ın vasiyetleri arasında dile getirilmiş (ama onun tarafından yapılmamış) buyrukları ihtiva etmektedir. Bunların Lukman'ın oğluna yaptığı vasiyetler olup Yüce Allah'ın da ondan bize haber verdiği tavsiyelerden olduğu da söylenmiştir. Yani Lukman oğluna şöyle demişti: Sen Allah'a ortak koşma! Allah'a ortak koşmak hususunda da anne-babana dahi itaat etme! Çünkü şüphesiz Allah onlara Allah'a şirk ve masiyeti ihtiva etmeyen hususlarda itaat etmeyi tavsiye buyurmuştur.

 

Bir diğer açıklamaya göre anlam şudur: Hani Lukman oğluna ... demişti de, Biz de Lukman'a vermiş olduğumuz hikmetler arasında şunları da söylemiştik: Biz, insana anne-babasını tavsiye ettik. Yani ona Allah'a şükret dediğimiz gibi yine ona: İnsana da ... tavsiye ettik, demiştik.

 

Bir diğer açıklama da şöyledir: Hani Lukman oğluna şirk koşma, demişti. Biz de insana anne-babasına iyilik yapmasını tavsiye ettik ve insanlara bunu emrettik. Lukman da bunu oğluna emretmiş idi. Bütün bu görüşleri el-Kuşeyri zikretmektedir.

 

Ancak sahih olan bu iki ayet-i Kerimenin daha önce el-Ankebut Süresi'nde (8-9 ayetlerin tefsirinde) geçtiği üzere; Sa'd b. Ebi Vakkas hakkında nazil olduklarıdır. Müfessirlerden bir topluluk da bu kanaattedir.

 

Bu husustaki görüşlerin özeti şudur: Büyük bir günah işlemek hususunda da, farz-ı ayn olan bir emri terketmek hususunda da anne-babaya itaat sözkonusu değildir. Mübah olan hususlarda onlara itaat etmek gerekir. Terkedilecek itaatler hususunda, hükümlerinin mendub olmasının gözönünde bulundurulması güzeldir. Farz-ı kifaye olan cihad emri, iade etme imkanı bulunması şartıyla namazda annenin çağrısını kabul etme hususu bu kabil dendir. üstelik bu, mendub amellerin en güçlü olanlarındandır. Şu kadar var ki, böyle bir çağrıyı kabul etmek için onun telef olacağından korkulması gerekçe gösterilmiştir. Namazı kesmeyi mübah kılan diğer hususların da hükümleri mendubluktan daha güçlü olamaz.

 

Ancak el-Hasen bu husustaki tafsilata muhalefet etmiş ve şöyle demiştir: Şayet anne, ona olan şefkati dolayısıyla yatsı namazında cemaate katılmasını engelleyecek olursa, ona itaat etmez.

 

2- Evladı üzerindeki Hakları Bakımından Anne ile Baba Arasındaki Fark:

 

Şanı Yüce Allah, anneyi çocuğunu taşıması ve ona süt emzirmesi gibi mertebeleri dolayısıyla özellikle sözkonusu ettiğinden ötürü, annenin üç mertebesi, babanın ise tek bir mertebesi olduğu ortaya çıkmaktadır. Peygamber (s.a.v.)'ın kendisine: Ben kime iyilik edeyim, diye soran kişiye önce: "Annene" diye cevap vermesi, tekrar: Sonra kime, diye sorunca, Peygamberin: "Annene" diye cevap vermesi, yine: Sonra kime diye sorunca, Peygamberin tekrar: "Annene" cevap vermesi üzerine, sonra kime diye sorunca, bu sefer: "Babana" demesi ve böylelikle bu ayet-i kerimede görüldüğü gibi; babaya anne-babaya yapılacak iyilik toplamının dörtte birini tahsis etmesi de; bu anlamı ihtiva etmektedir. Bütün bunlara dair açıklamalar daha önceden el-İsra Süresi'nde (23-24. ayetlerin tefsirinde) geçmiş bulunmaktadır.

 

3- Annenin Zorlukları:

 

"Annesi onu güçsüzlük üstüne güçsüzlükle taşımıştır." Yani her gün güçsüzlüğü daha bir artarak, annesi onu karnında taşımıştır. Bir diğer açıklamaya göre kadın esas en yaratılışı itibariyle zayıftır. Hamilelik onun zayıflığını daha da arttırmaktadır.

 

İsa es-Sakafı; "güçsüzlük üstüne güçsüzlükle" anlamındaki buyruğu her iki "he" harfini de üstün olarak; (...) diye okumuştur. Bu kıraat Ebu Amr'dan da rivayet edilmiştir. Her ikisi de (yani bu kıraat ile "he" harflerinin sakin okunması kıraati) aynı anlamdadır. Ka'neb b. Um Sahib şöyle demiştir: "Şu kınayıcıları alıkoyan ve onları vazgeçiren olmaz mı? Çünkü bu kınayıcılar da yorgunluk, bitkinlik ve zayıflık vardır."

 

Bu fiil; "Zayıfladı, güçsüzleşti, zayıflar, güçsüzleşir' şekillerinde kullanılır. (Bu son şekil, kullanım itibariyle) tıpkı: "Şişti, şi şer" fiili gibidir.

 

"Güçsüzlük" mastar (mef'ul-i mutlak) olarak nasb ile gelmiştir. Bunu el-Kuşeyrı nakletmektedir. en-Nehhas'ın görüşüne göre ise harf-i cerrin düşürülmesi suretiyle ikinci mef'ul olmak üzere nasbedilmiştir. "Annesi zayıflık üstüne zayıflık ile taşımıştır" demektir.

 

Cumhur "Onun sütten kesilmesi" diye okumuştur. Ya'kub ise; (...) diye okumuştur. Her ikisi de iki ayrı söyleyiştir. Yani onun sütten kesilmesi ise iki yılın bitimindedir. Böylelikle onun son bulacağı vakit ifade edilmektedir. "Filan şeyden ayrıldı" demektir. Sütten kesilen deve yavrusuna "el-fasil" denilmesi de buradan gelmektedir.

 

4- Süt Emzirme Süresi Olan iki Yılın Göz önünde Bulundurulacağı Yerler:

 

İnsanlar süt emzirme süresinin iki yıl olduğu hususunun, çeşitli ahkam ve nafakalar bahsinde gözönünde bulundurulacağını icma ile kabul etmişlerdir.

 

Süt emmenin (süt kardeşliği dolayısıyla) evliliği haram kılması hususuna gelince, bazıları eksiksiz ve fazlasız olarak sadece bir yıl diye sınırlandırmıştır.

 

Bir başka kesim ise iki yıl ve -süt emmenin fasılasız olması halindEbunların ardından gelen bir ay ya da buna benzer bir sürenin sözkonusu olacağını kabul etmiştir.

 

Diğer bir kesim ise şöyle demektedir: Eğer küçük çocuk iki yıldan önce sütten kesilecek, süt emmeyi de terkedecek olursa, artık bundan sonra iki yıllık süre içerisinde süt emmesi dolayısıyla (evliliği) haram kılan süt akrabalığı sözkonusu olmaz. Buna dair yeterli açıklamalar daha önceden el-Bakara Süresi'nde (233. ayet, 5. başlık ve devamında) geçmiş bulunmaktadır.

 

5- Allah'a ve Anne-Babaya Şükretmek:

 

Yüce Allah'ın: "Bana ... şükret dedik. buyruğunda yer alan; "Dedik" ez-Zeccac'ın görüşüne göre nasb mahallindedir ve anlam: Biz insana anne-babasını tavsiye ettik ve bana şükret, dedik şeklindedir. en-Nehhas ise şöyle demektedir: Bundan daha da güzeli bu edatın tefsir edici (açıklayıcı) bir edat olmasıdır ve mananın: Biz ona bana ve anne-babana şükret dedik, şeklinde olmasıdır.

 

Denildiğine göre; sen Allah'a iman nimeti dolayısıyla, anne-babaya da terbiye etmeleri nimeti dolayısıyla şükret, demektir.

 

Süfyan b. Uyeyne dedi ki: Beş vakit namaz kılan bir kimse Yüce Allah'a şükretmiş olur. Anne-babasına namazın sonlarında dua eden bir kimse de onlara da teşekkür etmiş olur.

 

6- Anne-Babaya itaatin Sözkonusu Olmayacağı Yerler:

 

"Eğer onlar bilmediğin şeyi Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, sen onlara itaat etme! Bununla beraber dünyada onlarla iyi geçin ve sen Bana dönenlerin yoluna uy! Sonra dönüşünüz Bana olacaktır, Ben de sizlere yapmakta olduğunuzu haber veririm." Bu ayet-i kerime ile bundan önceki ayet-i kerimenin müslüman olması üzerine Sa'd b. Ebi Vakkas hakkında indiklerini açıklamıştık. Yine belirttiğimiz üzere onun annesi Ebu Süfyan b. Umeyye'nin kızı Hamne idi ve yemek yemeyeceğine dair yemin etmişti. Bundan önceki ayet-i kerimede bu hususu belirtmiş idik.

 

7- Dünyada Anne-Baba ile iyi Geçinmek:

 

Yüce Allah'ın: "Bununla beraber dünyada onlarla iyi geçin" buyruğundaki "iyi" anlamı verilen; (...) lafzı hazfedilmiş bir mastarın sıfatı olup; (...): İyi bir geçim ile ... " demektir. "Onunla geçindim, geçinmek" denilir. "İyi" ise iyi görülen şey demektir.

 

Ayet-i kerime kafir olan anne ve babaya fakir olmaları halinde mümkün olduğu kadar mali yardımlarda bulunmak suretiyle onların haklarının gözetileceğine delil teşkil etmektedir. Yine onlara yumuşak söz söylenip uygun ve yumuşak bir üslubla İslam'a çağrılacaklarına da delildir.

 

Ebu Bekr es-Sıddik'ın kızı Esma (r.anha), Peygamber (s.a.v.)'e teyzesinin, bir görüşe göre de sütannesinin yanına geldiği sırada şöyle demişti: Ey Allah'ın Resulü annem benden bir şeyler ümid ederek yanıma geldi. Ben onun hakkını gözeteyim mi? diye sorunca, Peygamber: "Evet" diye buyurmuştur. 

 

Buradaki (hadis tercümesinde): "Benden bir şeyler umarak" diye manası verilen: (...) lafzının, İslam'ı kabul etmeyerek, İslam'dan yüz çevirerek anlamında olduğu da söylenmiştir. İbn Atiyye ise şöyle demiştir: Bana göre kuvvetli olan, bu lafzın hakkını gözetmeyi arzu eden şekilde ... anlamında olduğudur. Zaten ihtiyacı bulunmasaydı, Esma'nın yanına gelecek değildi. Esma'nın asıl annesi ise Abdu'l-Uzza b. Abdi Esed'in kızı Kuteyle'dir. Aişe ile Abdu'r-Rahman'ın anneleri ise Um Ruman olup çok erken dönemlerde İslam'a girmiştir.

 

8- Allah'a Dönenlerin Yoluna Uymak:

 

Yüce Allah'ın: "Ve sen Bana dönenlerin yoluna uy" buyruğu bütün insanlara yönelik bir tavsiye (emir)dır. Sanki bu konuda emre muhatab olan insandır.

 

"Bir şeye meyletmek ve dönmek" anlamındadır. İşte peygamberlerin ve salihlerin izledikleri yol budur.

 

en-Nekkaş'ın naklettiğine göre burada kendisine emir verilen kişi Sa'd (r.a.)'dır. Dönen kimse ise Ebu Bekir (ra)'dir. en-Nekkaş şöyle demiştir: Ebu Bekir, İslam'a girince Sa'd, Abdu'r-Rahman b. Avf, Osman, Talha, Said ve ezZübeyr yanına gelmişler ve ona: İman mı ettin? diye sormuşlar, o da: Evet diye cevab vermişti. Bunun üzerine onun hakkında: "(O mu) yoksa ahiretten korkarak, Rabbinin rahmetini umarak, gece saatlerinde kıyamda durarak, secde ederek itaatte bulunan kimse mi (hayırlıdır).?" (ez-Zümer, 9) ayeti nazil oldu.

 

Sözü geçen altı kişi bu ayeti işitince iman ettiler. Yüce Allah da onlar hakkında: "Tağuta ibadet etmekten sakının. Allah'a dönenlere, işte onlara müjde vardır ... işte onlar Allah'ın kendilerini doğru yola ilettiği kimseler dir"(ez-Zümer, 17-18) buyruklarını indirdi.

 

Bir başka açıklamaya göre "dönen" Peygamber (s.a.v.)'dır. İbn Abbas da şöyle demiştir: Sa'd müslüman olunca, kardeşleri Amir ile Uveymir de onunla birlikte İslam'a girdiler. Aralarından Utbe'den başka kimse müşrik kalmadı. Buyruğun sonunda Yüce Allah, kabirlerde bulunanları diriltmek, amellerinin karşılığını vermek için kendisine dönmek ve küçüğüyle büyüğüyle bütün amellerden haberdar edeceği günü hatırlatmak suretiyle uyarı ve tehditte bulunmaktadır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Lukman 16

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR