ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

AHZAB

7

وَإِذْ أَخَذْنَا مِنَ النَّبِيِّينَ مِيثَاقَهُمْ وَمِنكَ وَمِن نُّوحٍ وَإِبْرَاهِيمَ

وَمُوسَى وَعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَأَخَذْنَا مِنْهُم مِّيثَاقاً غَلِيظاً

 

7. Hani Biz peygamberlerden, senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan ahitlerini almıştık. Evet, Biz onlardan sağlam bir ahit almıştık.

 

"Hani Biz peygamberlerden .. ahidlerini almıştık." Kendilerine yükletilen göreve eksiksiz bağlı kalacaklarına, birinin diğerini müjdeleyeceğine ve birbirlerini tasdik edeceklerine dair ahitlerini almıştık, demektir. Yani Yüce Allah olacakları yazdığında ve peygamberlerden ahitlerini aldığında bunlar Kitapta yazılı idi.

 

"Senden" ey Muhammed, "Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan" buyruğu ile her ne kadar peygamberler zümresi içerisinde iseler de, özellikle bu beş peygamberin sözkonusu edilmeleri onların faziletlerini belirtmek içindir.

 

Şeriat ve kitab sahibi peygamberler ile, rasullerin ulu'l-azm'i ve ümmetlerin önderleri olduklarından ötürü anılmışlardır, diye de söylenmiştir.

 

Bu buyruğun müslümanlar ile kafirler arasındaki velayet (dostluk) bağının kopartılmasının büyüklüğüne dikkat çekmek maksadında olma ihtimali de vardır. Yani bu, şeriatlerin hakkında farklılık arzetmedikleri bir konudur. Bütün peygamberlerin şeriatleri bunu ortaya koymuştur. İslam'ın başlangıç dönemlerinde hicret sebebiyle mirasçılık vardı. Hicret ise diyanette sağlam ve pekiştirilmiş bir sebeptir. Daha sonra iman şartı ile beraber akrabalık bağı esas alınarak birbirlerine mirasçı olmaya başladılar. Bu da sağlam bir sebeptir. Mü'min ile kafir arasında mirasçılık ise, kendilerinden ahid alınmış peygamberlerden hiçbirisinin dininde yoktu. O bakımdan din hususunda sakın kafirlere yumuşaklık göstermeyin, yağcılık yapmayın ve onların hoşlarına gitmeye çalışmayın.

 

Yüce Allah'ın: "O dini dosdoğrututun) onda ayrılığa düşmeyin) diye dindenNuh'a tavsiye ettiğini ... size de şeriat yaptı'' (eş-Şura, 13) buyruğu da buna benzemektedir. Dinde ayrılığa düşmeyi terkeden kimse ise, kafirleri veli ve dost edinmeyi terkeder.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Peygamber (s.a.v.) mü'minler için kendi öz canlarından önce gelir. Bu Kitabta yazılmıştır ve buna dair gerekli ahidler peygamberlerden alınmıştır.

 

"Evet, Biz onlardan sağlam bir ahid almıştık." Risaleti tebliğ etmek, birbirlerini tasdik etmek gibi yerine getirmeyi üstlendikleri hususlara eksiksiz bağlı kalacaklarına dair onlardan çok büyük bir ahid almıştık.

 

Misak (ahid) Allah adına yapılan yemin demektir. Buna göre ayet-i kerime de geçen ikinci misak (ahid) birinci misakın yemin ile te'kid edilmesi demektir.

 

Birinci misakın Yüce Allah'ın varlığını kabul etmek olduğu, ikincisinin ise peygamberlik hakkında olduğu da söylenmiştir. Bunun bir diğer benzeri Yüce Allah'ın şu buyruklarıdır: ''Hani Allah peygamberlerden, size verdiğim kitab ve hikmetten sonra, size beraberinizdekini doğrulayıcı bir peygamber gelince, ona mutlak iman edecek ve yardım edeceksiniz, diye sizden söz aldığı zaman: ''Kabul ettiniz mi? ve bu ağır yükümü alıp yüklendiniz mi?" demişti. "(Al-i İmran, 81)

 

Yani Yüce Allah onlardan Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğunu ilan edeceklerine, Muhammed (s.a.v.) de kendisinden sonra bir peygamberin gelmeyeceğini ilan edeceğine dair söz almıştır.

 

Anılan isimler arasında Muhammed adının öne alınmasının sebebi, Katade'nin, el-Hasen'den onun Ebu Hureyre'den naklettiği şu rivayette belirtilmektedir: Buna göre Resulullah (s.a.v.)'e Yüce Allah'ın: "Hani Biz, peygamberlerden, senden, Nuh'tan ... ahidlerini almıştık" buyruğu hakkında sorulmuş, o da şöyle cevab vermişti: "Ben yaratılış itibariyle onların ilkiyim, peygamber olarak gönderilmek itibariyle de sonuncularıyım." Mücahid dedi ki: Bu Adem (a.s)'ın sulbünde böyledir:

 

DEVAM VE SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ahzab 8

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR