ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

AHZAB

45

/

46

 

يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِداً وَمُبَشِّراً وَنَذِيراً {45}

 

 وَدَاعِياً إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجاً مُّنِيراً {46}

 

45. Ey Peygamber! Şüphe yok ki Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı olarak gönderdik;

46. Allah'a, izni ile çağıran ve nur saçan bir kandil olarak da.

 

Bu ayet-i kerime ile Peygamber (s.a.v.) ile mü'minler teselli edilmekte ve hep birlikte onların şerefleri yükseltilmektedir. Bu ayet-i kerime Peygamber (s.a.v.)'ın altı ismini ihtiva etmektedir. Peygamber'imizin pekçok isimleri ve pekçok üstün nitelikleri vardır. Bu isim ve nitelikler Kitab ve sünnette ve daha önce indirilmiş kitaplarda zikredilmiştir. Yüce Allah, Kitabında ona Muhammed ve Ahmed adını vermiştir. Peygamber (s.a.v.) sika ve adil ravilerin kendisinden naklettiklerine göre şöyle buyurmuştur: "Benim beş ismim var. Ben Muhammed'im, ben Ahmed'im, ben Allah'ın benimle küfrü mahvettiği Mahi (mahvedici)'yim. Ben insanların ayakları üzerinde haşrolunacağı Haşir' im ve ben Akib'im.''

 

Müslim'in, Sahih'inde de Cübeyr b. Mut'im'in rivayet ettiği hadiste şöyle denilmektedir: "Allah onu çok şefkatli ve merhametli (Rauf ve Rahim)" diye adlandırmıştır. ''

Yine Müslim'deki rivayete göre Ebu Musa el-Eş'ari şöyle demiştir: Rasulullah (s.a.v.) bize kendisinin birtakım isimlerini söyler ve şöyle derdi: "Ben Muhammed'im, Ahmed'im, Mukaffia'im, Haşir'im, tevbenin peygamberi ve rahmetin peygamberiyim. ''

Kadı Ebu'l-Fadl lyad "eş-Şıfa" adlı eserinde Yüce Allah'ın Kitabı ve Rasulünün sünnetinde ve daha önceki kitablardan nakledilenler ile bu ümmetin hakkında kullandığı pekçok isimleri ve sayılamayacak kadar sıfatları kaydetmiştir. Bu isimlerin hepsinin anlamı onun hakkında çok isabetli olarak kullanılmış ve anlamları onda karşılıklarını bulmuştur.

Kadı Ebu Bekir b. el-Arabi de Ahkamu'l-Kuran''adlı eserinde bu ayet-i kerimeyi açıklarken Peygamber (s.a.v.)'ın isimlerinden altmışyedi tane isim zikretmektedir.

 

"Vesıletu'l-Müteabbidin ile Müttibeati Seyyidi'l-Mürselin" adlı eserin müellifinin İbn Abbas'tan naklettiğine göre Muhammed (s.a.v.)'ın yüzseksen ismi vardır. Bunları görmek isteyenler orada bulabilir.

 

İbn Abbas dedi ki: Bu ayet-i kerıme nazil olunca, Rasülullah (s.a.v.) Ali ve Muaz'ı çağırdı ve onları Yemen'e gönderip şöyle dedi: "Haydi gidiniz. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz, kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Çünkü benim üzerime ... indirilmiş bulunuyor." diyerek bu ayet-i kerımeyi okudu.

 

"Bir şahid" buyruğu hakkında Said, Katade'den şöyle dediğini rivayet etmektedir: ümmetine karşı onlara tebliğ ettiğine dair, sair ümmetlere karşı da peygamberlerin, kendilerine tebliğ ettiklerine dair "bir şahid" demektir ve buna benzer açıklamalar yapılmıştır.

 

"Bir müjdeleyici" nin anlamı mü'minlere Yüce Allah'ın rahmetini ve cennetini müjdeleyen demektir.

 

"Bir uyarıcı (nezir)"; isyankarları, yalanlayıcıları cehennem ateşi ile ve ebedilik azabı ile uyarıp korkutan demektir.

 

"Allah'a izni ile çağıran" buyruğunda Allah'a çağırmaktan kasıt, tevhidi tebliğ etmek ve tevhidi sımsıkı yakalamaktır. Kafirlerle de mücadele etmektir. "İzni ile" buyruğunun buradaki anlamı, Allah'ın ona vermiş olduğu emirle şeklindedir. Buna göre ifadenin takdiri de zamanında ve vaktinde Allah'a davet etmesi demektir.

 

"Ve nur saçan bir kandil olarak da" buyruğunda geçen "nur saçan kandil'' şeriatının ihtiva etmiş olduğu nura bir benzetmedir.

 

"Bir kandil" sapıklık karanlıklarından hidayete ileten diye de açıklanmıştır. İşte sen de böyle aydınlık saçan bir kandil gibisin. Bu kandili nur saçmakla nitelendirmesinin sebebi ise, bazı kandillerin yağı azalıp fitili inceldiği takdirde, aydınlık saçamayacak bir hale düşmelerinden ötürüdür. Kimisi şöyle demiştir: üç şey insanı dara ve sıkıntıya düşürür: Geciken bir elçi, aydınlık saçmayan bir kandil ve hazır olan sofraya gelip oturması beklenen kişilerin bulunması.

 

Birisine de insanı, canını sıkan iki şeyin ne olduğu hususunda soru sorulmuş, o da: "Her tarafı örten bir karanlık ile aydınlık saçmayan bir kandil" diye cevab vermiştir.

en-Nehhas senedini kaydederek şöyle demiştir: Bize Muhammed b. İbrahim er-Razi anlattı, dedi ki: Bize Abdurrahman b. Salih el-Ezdi anlattı, dedi ki: Bize Abdurrahman b. Muhammed el-Muharibı anlattı. O Şeyban en-Nahvı'den naklen dedi ki: Bize Katade, İkrime'den anlattı. İkrime, İbn Abbas'tan şöyle dediğini rivayet etti: "Ey Peygamber! Şüphe yok ki Biz seni bir şahid, bir müjdeleyici, bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'a izni ile çağıran ve nur saçan bir kandil olarak da" ayeti nazil olunca Rasulullah (s.a.v.) Ali ve Muaz'ı çağırarak dedi ki: "Haydi gidiniz, müjdeleyiniz fakat zorluk çıkarmayınız. Çünkü bu gece benim üzerime: "Ey Peygamber! şüphe yok ki Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici" ateşe karşı "bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'a" yani Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet getirmeye "izni ile" emri ile "çağıran ve" Kur'an ile "nur saçan bir kandil olarak da." buyrukları indirildi. 

 

ez-Zeccac dedi ki: "Bir kandil" yani ışık saçan bir kandil sahibi, bu da aydınlık saçan kitab demektir. Aynı şekilde bunun Allah'ın kitabını okuyan olarak. .. anlamında olmasını da uygun bulmuştur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Ahzab 47-48

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR