ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FATIR

6

/

7

إِنَّ الشَّيْطَانَ لَكُمْ عَدُوٌّ فَاتَّخِذُوهُ عَدُوّاً إِنَّمَا يَدْعُو حِزْبَهُ لِيَكُونُوا مِنْ أَصْحَابِ السَّعِيرِ {6}

 

 الَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُم

مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ {7}

 

6. Şüphe yok ki şeytan sizin bir düşmanınızdır. O halde siz de onu düşman tutun. O, kendi taraftarlarını ancak alevli ateşin arkadaşlarından olsunlar diye davet eder.

7. O kafir olanlar için çok şiddetli bir azab vardır. İman edip salih amel işleyenlere ise mağfiret ve büyük bir ecir vardır.

 

"Şüphe yok ki şeytan sizin bir düşmanınızdır. O halde siz de onu düşman tutun." Siz de ona düşmanlık edin, ona itaat etmeyin. Onun size düşman olduğunu gösteren hususlardan birisi atanız Adem'i cennetten çıkartmış olması ve "Andolsun mutlaka onları saptıracağım, olmayacak kuruntulara boğacağım" (en-Nisa, 119) ile: ''Andolsun Senin doğru yolunda onlara engel olacağım. Sonra andolsun önlerinden ... onlara sokulacağım" (el-A'raf, 16-17) sözlerinde sizi saptırmayı taahhüd etmiş olmasıdır.

 

Şanı Yüce Allah, bizlere şeytanın bizim apaçık düşmanımız olduğunu haber vermiş ve onun kıssasını bize anlatmış, babamız Adem (a.s)'a yaptıklarını biz var olmadan önce ve sonra bize düşmanlık etmek, bizi aldatmak için nasıl ortaya çıktığını bize anlatmaktadır. Buna rağmen bizler, bizi helake götürmek istediği hususlarda onu dost biliyor, ona itaat edebiliyoruz.

 

el-Pudayl b. İyad şöyle dermiş: Ey yalancı, ey iftiracı Allah'tan kork ve şeytan gizli hallerinde senin arkadaşın iken, herkesin önünde de şeytana sövme!

 

İbnu's-Simak şöyle demiştir: Kendisine yapılan iyiliklerini bilmekle birlikte, iyilikte bulunan (yüce Allah)'a isyan eden kimsenin haline hayret edilir. Kendisine düşmanlık ettiğini bildikten sonra da o lanetliğe itaat edene hayret edilir. Bu anlamdaki geniş ve güzel açıklamalar daha önceden el-Bakara Suresi'nde (167-168. ayet, 4. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır.

 

"Şüphe yok ki şeytan sizin bir düşmanınızdır" buyruğunda geçen: "Bir düşman" lafzının "Düşmanlık eden" anlamında olması mümkündür. Bu durumda tesniye, cemi ve müennesi yapılır. Mensub isim manasına da olabilir. O halde, her durumda tekil gelir. Yüce Allah'ın: ''Onlar benim düşmanımdır" (eş-Şuara, 77) buyruğunda olduğu gibi. Bu kelime bu durumda müennes olarak kullanılsa dahi yine bu şekilde gelir.

 

en-Nehhas der ki: Bazı nahivcilerin "vav" gizli bir harftir. Bundan dolayı (müenneslik alameti olmak üzere) "he (yuvarlak te)" getirilmiştir demeleri bir yanlışlıktır, çünkü "vav" harfi (gizli değil) sağlam bir harftir.

 

"O kendi taraftarlarını ancak alevli ateşin arkadaşlarından olsunlar diye davet eder" buyruğunda yer alan: "Ancak" lafzındaki (...) başına gelen (...)'in amelini engellediğinden dolayı, bundan sonra fiil gelmiş bulunmaktadır.

 

Şeytanın düşmanlığı, taraftarlarını da cehennem ateşine davet etmesidir. "O kafir olanlar için çok şiddetli bir azab vardır" buyruğunda yer alan:

 

" ... lar ... " daha önce geçen "arkadaşlarından" lafzının bedelidir. Bu durumda bu edat cer mahallinde olur yahut ta "taraftarlarını" lafzının bedelidir, o takdirde de nasb mahallinde olur. Yahut ta "olsunlar" anlamındaki fiilin sonunda yer alan çoğula delalet eden "vav"dan bedeldir. O takdirde de ref' mahallinde olur. En güzelleri olan dördüncü bir görüşe göre ise, mübte da olarak ref' mahallinde olmasıdır. Haberi ise " ... lar için çok şiddetli bir azab vardır" buyruğudur. Sanki Yüce Allah, hangi hali uygun gördüğünü, hangisini uygun görmediğini beyan etmiş gibidir. Buna göre "Alevli ateşin arkadaşlarından ... " buyruğu ile ifade tamam olmakta, daha sonra yeni bir ifade ile: "O kafir olanlar için çok şiddetli bir azab vardır" diye yeni bir cümleye başlamaktadır.

 

"İman edip salih amel işleyenlere ise" anlamındaki buyruk da mübteda olarak ref' mahallindedir, haberi de günahlarına "mağfıret ve" cennet olan "büyük bir ecir vardır" buyruğudur.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Fatır 8

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR