ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

FATIR

18

وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ أُخْرَى وَإِن تَدْعُ مُثْقَلَةٌ إِلَى حِمْلِهَا لَا يُحْمَلْ مِنْهُ شَيْءٌ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى إِنَّمَا تُنذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُم بِالغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ

وَمَن تَزَكَّى فَإِنَّمَا يَتَزَكَّى لِنَفْسِهِ وَإِلَى اللَّهِ الْمَصِيرُ

 

18. Yük (günah) taşıyan bir kimse başka bir kimsenin yükünü yüklenmez. Eğer ağır yüklü bir kimse kendi yüküne (birini) çağırırsa -akraba dahi olsa- o yükünden hiçbir şey yüklenmez. Sen ancak gıyaben Rabblerinden korkanları ve namazı dosdoğru kılanları korkutursun. Kim temizlenirse ancak kendisi için temizlenmiş olur. Dönüş yalnız Allah'adır.

 

Buna dair açıklamalar daha önceden (el-A'raf, 164. ayet, 2. başlıkta) geçmiş bulunmaktadır. Bu buyrukların önceki buyruklarla ilgisi yoktur.

 

"Yüklenmez" anlamındaki buyruğun aslı; (...) olup bundan "vav" harfi; "Yüklenir"e uyarak (itba') hazfedilmiştir.

 

"Yük taşıyan" lafzı da hazfedilmiş bir kelimenin sıfatıdır. Yük taşıyan nefis, demektir. Aynı şekilde: "Eğer ağıryüklü bir kimse kendi yüküne çağırırsa" buyruğunda da böyledir.

el-Ferra: Ağır yüklü bir can yahut bir canlı diye açıklamıştır. "(.üA!:..):

Ağır yüklü kimse" lafzı hem müzekker, hem müennes için kullanılır. el-Ahfeş de şöyle açıklamıştır: Eğer ağır yüklü bir kimse bir insanı kendi günahları demek olan yükünü taşımaya çağıracak olursa, demektir.

 

"Yük" sırtın üzerinde bulunan demektir. "Hamile kadının yükü ile hurma ağacının yükü (meyvesi)" anlamındadır. Bu kullanımı el-Kisai sadece (ha harfinin) üstün telaffuzu ile nakletmiştir. İbnu's-Sikkit ise hurma ağacının yükü hakkında hem üstün, hem esreli kullanımı nakletmiştir.

 

"Akraba dahi olsa o yükünden hiçbir şey yüklenmez" buyruğunda elAhfeş'in açıklamasına göre takdiri ifade; "Eğer çağrılan o insan akraba dahi olsa ... " şeklindedir.

el-Ferra ise "Akrabalığı olan birisi dahi olsa" diye takdir edilebileceğini de kabul etmiştir. Bu Sibeveyh'e göre de uygundur. Nitekim Yüce Allah'ın "Eğer o (borçlu) darlık içinde ise ... " (el-Bakara, 280) buyruğu bunun gibidir. Bu durumda: "Vaki oldu, meydana geldi" anlamında yahut da haberi hazfedilmiş olur. "Eğer kendilerinden (borcunuzu) taleb ettiğiniz kimseler arasında ödeme zorluğu çeken birisi varsa ... " demek olur.

 

Sibeveyh de buna uygun olarak: "İnsanlara amellerine göre karşılık verilir, hayırsa hayır ... " diye bir kullanımı nakletmiştir. Birinci açıklamaya (el-Ahfeş'in açıklamasına) göre: "Hayırsa hayır" diye kullanılmalıdır.

 

İkrime'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: Bana ulaştığına göre yahudi ve hristiyan kıyamet gününde müslüman bir kimseyi görecek ve ona (herbiri) şöyle diyecektir: Ben sana iyilikte bulunmamış mıydım? Ben sana yardım elimi uzatmamış mıydım? Müslüman: Evet diyecek, bu sefer (yahudi ya da hristiyan): Haydi bana bir faydan dokunsun, diyecek. Bunun üzerine müslüman da o kimsenin azabından eksiltilinceye kadar Yüce Allah'dan dilekte bulunur.

 

Yine kişi kıyamet gününde babasına varacak ve: Ben sana karşı iyilikle hareket eden ve sana karşı şefkatle davranan, sana iyi muamele yapan birisi değil miydim? İşte şu anda sen içinde bulunduğum bu hali görüyorsun. Haydi bana iyiliklerinden bir iyilik ver yahut da benim yerime bir günahı yüklen. Bu sefer ona şöyle diyecek: Şüphesiz ki benden istediğin şey kolay bir iş; fakat senin korktuğun gibi ben de korkuyorum. Baba da oğluna aynı şeyi söyleyecek ve o da buna benzer bir şekilde cevap verecektir.

 

Erkek hanımına: Ben seninle iyi geçinen birisi değil miydim? Haydi benim adıma bir günahı yüklen belki kurtulabilirim diyecek, hanımı ona şöyle diyecek: Şüphesiz ki bu kolay bir iş, fakat kendisinden korktuğun şeyden ben de korkuyorum. Daha sonra İkrime: "Eğer ağır yüklü bir kimse kendi yüküne (birini) çağırırsa -akraba dahi olsa- o yükünden hiçbir şey yüklenmez" buyruğunu okudu.

 

el-Fudayl b. İyad dedi ki: Bu buyruk, evladı ile kendisi arasında şu konuşmanın geçeceği anne hakkındadır: Evladım karnım sana bir barınak, memem sana bir çeşme, bağrım sana döşek değil miydi? Evladı ona: Evet öyleydi anacığım diyecek. Bunun üzerine annesi ona: Haydi yavrucuğum günahlarım bana çok ağır geliyor, benim yerime bir günah olsun taşıyıver. Oğlu: Bırak beni anacığım, günahlarım seninle uğraşmama fırsat tanımıyor, diyecek.

 

"Sen ancak gıyaben Rabblerinden korkanları ... korkutursun." Yani senin korkutup uyarmanı ancak Yüce Allah'ın vereceği cezadan korkanlar kabul eder. Bu da Yüce Allah'ın: ''Sen ancak zikre uyan ve gayb ile Rahman'dan kalbinden saygı duyarak korkan kimseleri uyarırsın'' (Yasin, 11) buyruğunu andırmaktadır.

 

"Kim temizlenirse, .ancak kendisi için temizlenmiş olur." Yani kim hidayet bulursa, ancak kendisi için hidayet bulmuş olur. Bu buyruk; (...) diye de okunmuştur.

"Dönüş yalnız Allah'adır." Yani bütün yaratıLmışlar O'na döneceklerdir.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Fatır 19-22

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR