ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZUHRUF

43

/

44

 

فَاسْتَمْسِكْ بِالَّذِي أُوحِيَ إِلَيْكَ إِنَّكَ عَلَى صِرَاطٍ مُّسْتَقِيمٍ {43}

 وَإِنَّهُ لَذِكْرٌ لَّكَ وَلِقَوْمِكَ وَسَوْفَ تُسْأَلُونَ {44}

 

43. O halde sana vahyolunana kuvvetle sarıl. Çünkü sen dosdoğru bir yol üzeresin.

44. Ve muhakkak o, sana ve senin kavmine büyük bir şereftir. Yakında sorguya çekileceksiniz.

 

"O halde sana vahyolunana" yalanlayıcılar onu yalanlasa dahi Kur'an-ı Kerim'e "kuvvetle sarıL. Çünkü sen dosdoğru bir yol üzeresin." Bu yol seni Allah'a, rızasına ve mükafatına kavuşturacaktır,

 

"Ve muhakkak o, sana ve senin kavmine büyük bir şereftir." Kur'an-ı Kerim hem senin için, hem de kavmin olan Kureyşliler için bir şereftir. Zira bu Kur'an onların dili ile onlardan birisi üzerine inmiştir. Yüce Allah'ın: "Andolsun ki Biz size sizin için bir şan ve şeref'' kaynağı olan bir hitab indirdik" (el-Enbiya, 10) buyruğu da buna benzemektedir.

 

Kur'an-ı Kerim, Kureyş'in dili ile indi, ilk olarak onlara hitab etti, Bundan ötürü buna iman eden herkes, onların dillerini öğrenmeye gerek gördü. Böylelikle onlara muhtaç oldular. Çünkü başka dilleri konuşanlar, emir ve nehyİn anlatıldığı, Kur'an-ı Kerim'deki bütün haberlerin ifade edildiği manayı kavrayabilmek için, onların dillerini öğrenmeye gerek duydular. Böylelikle onlar diğer dilleri konuşanlara göre daha şerefli kılındılar, Bundan dolayı bu dile de "Arapça" adı verildi,

 

Bunun, sizin gerek duyduğunuz şeyler hakkında senin ve ümmetin için bir açıklamadır. anlamına geldiği söylendiği gibi, dinin emirlerini kendisi vasıtasıyla hatırlayıp, gereğince amel ettiğiniz bir öğüttür, diye de açıklanmıştır.

 

"Ve muhakkak o sana ve senin kaymine büyük bir şereftir" buyruğu ile hilafetin kastedildiği de söylenmiştir. Hilafet Kureyşliler arasında olur, başkalarında olmaz, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bu hususla insanlar Kureyşe tabidirler. Müslümanları onların müslümanlarına, kafirleri de onların kafirlerine ta bidir. "

 

Malik dedi ki: Bu adamın: Babam bana anlattı, o babasından (naklen) anlattı, demesidir, Bu açıklamayı -el-Maverdi, es-Sa'lebi ve diğerlerinin zikrettiklerine göre- İbn Ebi Seleme babasından, o Malik b. Enes'ten rivayet etmiştir.

 

İbnu'I-Arabi dedi ki: Ben İslamda bu mertebeye Bağdat'ta gördüğüm dışında herhangi bir kimseye nasib olduğunu görmedim, Orada bulunan et-Temim oğulları derler ki: Bana babam anlattı, dedi ki: Bana babam anlattı. diye Resülullah (s.a.v.)'a kadar senedini ulaştırır. Böylelikle onların değerleri üstün bir mertebeye yükselmiş, insanlar onları tazim eder hale gelmişlerdir. Halifelik makamı da onlarla üstünlük kazanmıştır, Yine Medinetu's-Selam'da Ebu Muhammed Rızkullah b. Abdi'l-Vehhab Ebu'l-Ferec b. Abdi'l-Aziz b. el-Haris b. el-Esed b. e1-Leys b. Süleyman b. Esved b. Süfyan b. Yezid b. Ukeyne b. Abdillah et-Temimi'nin iki oğlunu gördüm. Onlar şöyle diyorlardı: Babamız Rızkullah'ı şöyle derken dinledile Babamı şöyle derken dinledim: o: Babamı şöyle derken dinledim: o: Babamı şöyle derken dinledim: o: Babamı şöyle derken dinledim: o: Babamı şöyle derken dinledim (diyordu ki:) Ali b. Ebi Talib'i, el-Hannan ve el-Men nan 'ın mahiyeti hakkında soru sorulması üzerine şöyle derken dinledim; el-Hannan kendisinden yüz çevirene yönelen, el-Mennan ise kendisinden istenilmeden önce bağışlarda bulunan kimse demektir. Ali'yi böyle derken dinledim diyen kişi ise onların büyük dedeleri Ukeyne b. Abdullah'dır. Bununla birlikte daha kuvvetli görülen görüş Yüce Allah'ın: "Ve muhakkak o sana ve senin kavmine büyük bir şereftir" buyruğu ile Kur'an-ı Kerim'in kastedildiğidir. Çünkü ifade buna bina edilmiş ve sonunda ona dönülmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

 

el-Maverdi dedi ki; "Ve senin kavmine" buyruğu hakkında iki görüş vardır; Birincisine göre ümmetinden sana tabi olanlar demektir. Bu açıklamayı Katade yapmış olup, es-Sa'leb'i bunu el-Hasen'den diye de zikretmiştir. İkinci görüşe göre Kureyş'ten senin kavmine demektir. Bu kimdendir denilir, Araplardandır diye cevab verilir. Hangi Araplardandır diye sorulunca, Kureyş'tendir diye cevab verilir. Bu açıklamayı Mücahid yapmıştır.

 

Derim ki; Sahih olan Kureyş'ten olsun, başkalarından olsun Kur'an-ı Kerim'in gereğince amel edenler için bir şeref kaynağı olduğudur. İbn Abbas rivayetle dedi ki; Allah'ın peygamberi (Allah'ın salat ve selamı ona olsun) bir seriyeden yahutta bir gazadan döndüğünde Fatıma'yı çağırıp, şunları söyledi: "Ey Fatıma! Nefsini Allah'tan satın almaya bak! Çünkü Allah'tan gelecek olana karşı benim sana hiçbir faydam olmaz."

 

Buna benzer sözleri hanımlarına da söylediği gibi; yine bunun benzerini yakın akrabalarına da söylemiştir. Daha sonra Yüce Allah'ın peygamberi (salat ve selam ona) şöyle buyurmuştur; "İnsanlar arasında Haşimoğulları ümmetim olmaya en layık kimseler değildir. Çünkü insanlar arasında ümmetim olmaya en layık kimseler takva sahibi olanlardır. İnsanlar arasında Kureyşliler de ümmetim olmaya en layık kimseler değildir. Çünkü insanlar arasında ümmetim olmaya en layık kimse takva sahibi olanlardır. Yine insanlar arasında ümmetim olmaya en layık olanlar ensar değildir. Çünkü ümmetim olmaya insanlar arasında en layık olanlar takva sahibi kimselerdir. İnsanlar arasında mevali (Arap olmayan mü'minler) ümmetim olmaya en layık kimseler değildir. İnsanlar arasında ümmetim olmaya en layık kimseler takva sahibi olanlardır. Hepiniz bir erkek ve bir kadındansınız, sizler: Sa' denilen ölçünün üstündeki hiza gibisiniz. Sizden herhangi birinizin diğerine takva ile olması hali dışında bir üstünlüğü yoktur.''

 

Ebu Hureyre'den de şöyle dediği rivayet edilmektedir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Cehennem kömürlerinden bir kömür ile övünüp duran birtakım kimseler ya bu yaptıkları işlerden vazgeçerler, veya Allah nezdinde onlar pislikleri burnuyla iten domuzları böceğinden daha kötü bir durumda olurlar. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız. Adem topraktandır şüphesiz Allah sizden cahiliye gururunu ve (cahiliyyenin) babalarla öğünme geleneğini gidermiş bulunuyor. İnsanlar ya takva sahibi bir mümindir yahut bedbaht bir günahkardır.' ... Bu ikisini de Taberi rivayet etmiştir Buna dair daha geniş açıklamalar Yüce Allah'ın izniyle el-Hucurat Süresi'nde gelecektir.

 

"Yakında" bu nimete karşı şükredip, etmediğinize dair "sorguya çekileceksiniz." Bu açıklamayı Mukatil ve el-ferra yapmıştır İbn Cüreyc de şöyle demiştir: Sen de, seninle birlikte olanlar da sana verdiklerimizden dolayı sorguya çekileceksiniz

Bu hususta yaptığınız amellerden size soru sorulacaktır, diye de açıklanmıştır Manalar birbirine yakındır

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zuhruf 45

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR