ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

ZARİYAT

29

/

30

 

فَأَقْبَلَتِ امْرَأَتُهُ فِي صَرَّةٍ فَصَكَّتْ وَجْهَهَا وَقَالَتْ عَجُوزٌ عَقِيمٌ {29}

 

 قَالُوا كَذَلِكَ قَالَ رَبُّكِ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ {30}

 

29. Bunun üzerine hanımı feryad ile yönelip yüzüne vurdu ve: "Kısır bir kocakarı ... " dedi.

30. Dediler ki: "Bu böyledir. Rabbin buyurmuştur. Şüphesiz ki O, hakim olandır, herşeyi en iyi bilendir."

 

"Bunun üzerine hanımı feryad ile yönelip ... " İbn Abbas ve başkalarından rivayete göre çığlık atarak bağırıp demektir. "Kapının çıkardığı ses (gıcırtısı)" ifadesi de buradan gelmektedir. İkrime ve Katade dedi ki:

 

Bu çıkarılan inilti ve ağlamadır. Hanımının "yönelmesi" bir yerden bir yere yönelmek şeklinde değildi. el-Ferra dedi ki: Bu bir kimsenin "Bana sövüp saymaya yöneldi" demesine benzer. Bana sayıp sövmeye koyuldu, demektir.

 

"Hanımı feryad ile yönelip" tabirinin bir grub kadın ile birlikte; meleklerin sözünü duydu, anlamına geldiği de söylenmiştir. el-Cevheri dedi ki: "Bağırmak ve çığlık atmak" demektir. Aynı zamanda topluluk anlamına geldiği gibi üzüntü ve benzeri şeylerden dolayı duyulan sıkıntı, anlamına da gelir. İmruu'l-Kays dedi ki: "Onu (o yaban ineklerinin) önde gidenlerine kavuşturdu Arkada kalanları ise topluluk içerisinde oldukları halde dağılmadılar."

 

Bu beyitte, bu lafız her üç manaya (topluluk, çığlık ve ses) da gelebilmektedir.

"Aşırı sıcak" demektir.

 

Sara müjdeyi işitince "yüzüne vurdu" . Yani kadınların hayret ettikleri zamanda adetleri üzere elini yüzüne vurdu. Bu açıklamayı Süfyan-ı Sevri ve başkaları yapmıştır. İbn Abbas dedi ki: "Yüzüne vurdu" yani elinin avucu ile yüzünü kapattı. Çünkü: (...)'ın asıl anlamı vurmaktır. "Onu vurdu, dövdü" anlamındadır. Recez vezninde de şair şöyle demiştir: "Ey vurulup da yere düşen turna kuşu ... ''

 

"Ve: Kısır bir kocakarı ... dedi." buyruğu, kısır bir kocakarı hiç doğurur mu? demektir. ez-Zeccac dedi ki: Ben kısır bir kocakarıyım, o halde nasıl doğurabilirim? dedi, demektir. Nitekim bir başka yerde: "Vay halime! Ben kocamış bir kadın ... iken ben mi doğuracak mışım?" (Hud, 72) dediği zikredilmektedir.

 

"Dediler ki: Bu böyledir." Yani durum, bizim sana söylediğimiz ve haber verdiğimiz gibidir. "Rabbin buyurmuştur." Bunda hiçbir şüphen olmasın.

 

Ona verilen bu müjde ile doğum arasında bir senelik süre geçmiştir. Sara bundan önce kısırdı. Doksandokuz yaşında iken doğum yaptı. İbrahim (a.s) da o sırada yüz yaşında idi. Bu husus daha önceden geçmişti.

 

"Şüphesiz ki o" yaptığı işlerinde sonsuz hikmetler bulunan "Hakim olandır. Herşeyi" ve yarattıklarının maslahatlarını "en iyi bilendir."

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Zariyat 31-37

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR