ALAK 19 |
كَلَّا
لَا
تُطِعْهُ
وَاسْجُدْ
وَاقْتَرِبْ |
19. Hayır! Ona itaat
etme. Secde et ve yaklaş.
"Hayır!" Durum
Ebu Cehil'in zannettiği gibi değildir, demektir.
"Ona itaat
etme!" Seni çağırdığı namazı terketmek gibi hususlarda ona uyma!
"Secde et!" Allah için namaz kıl "ve yaklaş!" Şanı Yüce
Allah'a itaat ve ibadetle yakınlaş.
Anlamın şöyle olduğu da
söylenmiştir: Secde edecek olursan, dua etmekle Allah'a yakınlaş. Ata, Ebu
Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etmiştir: Rasülullah (s.a.v.) buyurdu ki:
"Kulun Rabbine en yakın olup, onun en çok sevdiği hali, Allah için secde
ederek alnının yerde bulunduğu haldir.''
İlim adamlarımız dedi
ki: Bunun böyle olmasının sebebi, bu halin kulluğun ve zilletin en ileri
derecesinin ifadesi olmasıdır. İzzetin en ileri derecesi ise, Yüce Allah'a
mahsustur. Ölçüsünün sözkonusu olmadığı izzet yalnız O'nundur. Sen O'na ait
olan bu öz sıfattan ne kadar uzak kalırsan, O'nun cennetine o derece yaklaşmış,
O'nun nimet yurdunda O'na komşuluğa o kadar yakınlaşmış olursun. Sahih hadiste
de şöyle denilmiştir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Rükua gelince, o
halde, Rabbinizi tazim ediniz. Sücuda gelince, olabildiğince dua ediniz. Çünkü
bu halde duanızın kabul edilmesi umulur.'' Şu beyti söyleyen ne güzel
söylemiştir: "Senin için alçak gönüllülükle boyunlarımız zilletlerini
arzedecek olurlarsa, Hiç şüphesiz onların aziz olması (huzurunda) zelil
olmalarında saklıdır."
Zeyd b. Eslem dedi ki:
(Buyruk) şu anlamdadır: Sen ey Muhammed! Namaz kılarak secde et ve sen ey Ebu
Cehil, cehennem ateşine yaklaş.
"Secde et"
buyruğu "sücud"dan gelmektedir. Namazdaki sücud anlamına gelme
ihtimali olduğu gibi, bu süredeki tilavet secdesi anlamına gelme ihtimali de
vardır.
İbnu'l-Arabi dedi ki:
Ancak zahir (kuvvetli) olan bunun namazdaki sücud olduğudur. Çünkü Yüce Allah,
şöyle buyurmaktadır: "Bir kulu namaz kılarken engelleyeni gördün mü? ..
Hayır, ona itaat etme! Secde et ve yaklaş!" diye buyurmaktadır. Şu kadar
var ki, Müslim'in ve ondan başka hadis imamlarının rivayet ettikleri sahih
hadiste Ebu Hureyre'den şöyle dediği nakledilmiştir: Ben Rasülullah (s.a.v.)
ile birlikte; "Gök yarılıp, çatladığı zaman" (İnşikak, 1)
(süresindeki secde ayeti) ile "Yaratan Rabbinin adıyla oku!" (1.
ayet) buyruğunda iki secde yaptım. Bundan dolayı bu (ayette) maksadın tilavet
secdesi olduğuna dair açık bir nas teşkil etmektedir.
İbn Vehb, Hammad b.
Zeyd'den, o Asım b. Behdele'den, o Zirr b. Hubeyş'den, o Ali b. Ebi Talib
(r.a)'dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Azimet secdeleri dört tanedir:
"Elif, Lam, Mim" (Secde, 1) Süresi'ndeki -onbeşinci ayette yer alan
secde- ile "Ha, Mim. Rahman, Rahim olan tarafından indirilmiştir (bu
kitab)" (Fussilet, 1-2. ayetler Süresi'nde yer alan -37. secde ayeti-) ile
en-Necm (53. Süredeki son ayet) ile "Yaratan Rabbinin adıyla oku!"
(1. ayet) (süresindeki son ayette yer alan) secdelerdir.
İbnu'l-Arabi dedi ki:
Eğer bu rivayet sahih ise el-Hac Süresi'nin sonundaki (77. ayette sözkonusu
edilen) sücudun da -rükü ile birlikte sözkonusu edilse dahi- bu şekilde olması
gerekir. Çünkü o takdirde buyruğun anlamı şöyle olur: "Rükü mahallinde
rüku ediniz, sücüd mahallinde de secde yapınız."
İbn Nafi ve Mutarrif
şöyle demişlerdir: Malik kendisi özel olarak bu "Yaratan Rabbinin adıyla
oku" (1. ayet) Süresi'nin son ayetinde secde ederdi. İbn Vehb'in görüşüne
göre ise bu secde azimet ile yapılması gereken secdelerdendir.
Derim ki: Bizler Malik
b. Enes yoluyla Rabia b. Ebi Abdu'r-Rahman'dan, o Nafi'den, o İbn Ömer'den
şöyle dediğini rivayet etmekteyiz: Yüce Allah: "Yaratan Rabbinin adıyla
oku" (1. ayet) buyruğunu indirince, Rasülullah (s.a.v.), Muaz'a: "Onu
yaz ey Muaz" diye buyurdu. Muaz yazacağı levhayı, kalemi ve diviti aldı ve
onu yazdı. "Hayır! Ona itaat etme! Secde et ve yaklaş" buyruğuna
gelince levha da secde etti, kalem de secde etti, divit de secde etti. Onlar bu
arada şöyle diyorlardı: "Allah'ım, bu secde ile şanımızı yükselt, Allah'ım
onun ile bir günahımızı sil, Allah'ım onun ile bir günahımızı bağışla!"
Muaz dedi ki: Ben de secde ettim ve Rasülullah (s.a.v.)'e haber verdim, o da
secde etti.
Alak Süresi burada sona
ermektedir. Bize öğrettikleri, bağışladıkları ve verdikleri dolayısıyla Allah'a
hamdolsun. Hamdimiz ve minnet duygularımız yalnız O'nadır.
SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E
TIKLAYIN