SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’T-TIB

<< 1923 >>

باب: الحبَّة السوداء.

7. ÇÖRE(K) OTU

 

حدثنا عبد الله بن أبي شيبة: حدثنا عبيد الله: حدثنا إسرائيل، عن منصور، عن خالد بن سعد قال:

 خرجنا ومعنا غالب بن أبجر فمرض في الطريق، فقدمنا المدينة وهو مريض، فعاده ابن أبي عتيق، فقال لنا: عليكم بهذه الحُبيبة السوداء، فخذوا منها خمساً أو سبعاً فاسحقوها، ثم اقطروها في أنفه بقطرات زيت، في هذا الجانب وفي هذا الجانب، فإن عائشة حدثتني: أنها سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (إن هذه الحبَّة السوداء شفاء من كل داء، إلا من السام). قلت: وما السام؟ قال: الموت.

 

[-5687-] Halid b. Sa'd'dan, dedi ki: "Beraberimizde Galib b. Ebhar da bulunduğu halde sefere çıktık. Yolda hastalandı. Medine'ye o hasta olduğu halde vardık. İbn Ebi Atık onu ziyarete geldi. Bize dedi ki: Şu siyah tanecike (çörek otu) devam etmenizi tavsiye ederim. Ondan beş ya da yedi tane alıp eziniz. Sonra bunları birkaç damla zeytinyağı ile birlikte burnunun bir bu tarafına, bir bu tarafına olmak üzere birkaç damla damlatımz. Çünkü Aişe r.anha'nın bana anlattığına göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle derken dinlemiştir: Bu siyah tane (çörek otu) her bir hastalıktan şifaya sebeptir. es-Samm müstesna. Ben esSamm nedir, diye sordum. O: Olümdür, dedi."

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن عقيل، عن ابن شهاب قال: أخبرني أبو سلمة وسعيد بن المسيَّب: أن أبا هريرة أخبرهما:

 أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (في الحبَّة السوداء شفاء من كل داء، إلا السام).

قال ابن شهاب: والسام الموت، والحبَّة السوداء: الشونيز.

 

[-5688-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre o, "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinlemiştir:

 

"Siyah tanede (çörek otunda) es-samm müstesna her hastalıktan şifa vardır."

 

İbn Şihab dedi ki:es-Samm da ölümdür. el-Habbetu's-sevde (çörek otu) ise şuniz diye bilinendir."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Ölüm dışında." el-HattaÖı dedi ki: Hadisteki "her hastalıktan" buyruğu hususun kastedildiği umumi ifadeler kabilindendir. Çünkü herhangi bir bitkinin tabiatında bütün hastalıkları denk düşecek şeylerle tedavi edecek şekilde, tabiatıara karşılık olacak bütün hususları kendisinde toplayan hiçbir bitki yoktur. Maksat, bu çörek otunun rutubetten (nemden) meydana gelen her türlü hastalığa şifa olduğudur.

 

Ebu Bekr İbnu'l-fuabı der ki: Doktorlara göre bal, siyah çörek otuna göre her türlü hastalığa şifa olma ihtimali daha yüksek bir şeydir. Bununla birlikte bazı hastalıklar vardır ki, hasta bal içecek olursa ondan rahatsız olur. Eğer yüce Allah'ın bal hakkındaki: "Onda insanlar için bir şifa vardır" buyruğundan kasıt, çoğunlukla görülen hal ise, siyah tanenin buna göre yorumlanması daha uygundur.

 

başkası da şöyle demektedir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hastanın müşahede ettiği durumuna göre ilaç tavsiye ediyordu. Onun siyah tane ile ilgili bu sözü, mizacı soğuk olan kimsenin hastalığına uygun düşmüş olduğundan dolayı çöreoutunu tavsiye etmiş olabilir. Bu durumda "her hastalıktan bir şifadır" sözü, bu sözlerin söylendiği bu kabilden hastalık türleri hakkında demektir. Bu gibi durumlara göre genel ifadelerin tahsis edilmesi ise çoktur ve yaygındır.

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah 'tır.

 

Şeyh Ebu Muhammed b. Ebi Cemra der ki: İnsanlar bu hadis hakkında açıklamalarda buıunmuş ve onun genelolarak varid oluşunu, doktorların ve bu hususta deneyim sahibi olanların sözleri ile tahsis etmişlerdir. Ancak bu sözleri söyleyenlerin yanlışlığı da açıkça anlaşılan bir haldir. Çünkü bizler çoğunlukla bilgileri galip zanna bina edilen, deneye dayalı bulunan doktorların söylediklerini doğru kabul edecek olursak, şunu belirtelim ki, hevadan konuşmayan kimsenin sözlerini tasdik etmek, doğru kabul etmek, onların sözlerini kabul etmekten daha uygundur.

 

باب: التلبينة للمريض.

8. HASTAYA TELBİNE DENİLEN BULAMAÇ YAPMAK

 

حدثنا حِبَّان بن موسى: أخبرنا عبد الله: أخبرنا يونس بن يزيد، عن عقيل، عن ابن شهاب، عن عروة، عن عائشة رضي الله عنها:

 أنها كانت تأمر بالتلبين للمريض وللمحزون على الهالك، وكانت تقول: إني سمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (إن التلبينة تُجِمُّ فؤاد المريض، وتذهب ببعض الحُزْن).

 

[-5689-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "O, hastaya ve ölmüş bir kimse için üzülen kimselere telbine denilen bulamaç yapılmasını söyler ve şunları derdi:

 

Ben Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinlemişimdir:

 

Telbine denilen bulamaç, hastanın kalbini rahatlatır ve kederin bir kısmını da giderir."

 

 

حدثنا فروة بن أبي المَغراء: حدثنا علي بن مُسْهِر، عن هشام، عن أبيه، عن عائشة:

 أنها كانت تأمر بالتلبينة وتقول: هو البغيض النافع.

 

[-5690-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "O, telbine bulamacı yapılmasını emreder ve:

 

O, hoşlanılmayan ama faydalı olan şeydir, derdi."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Hasta için telbine bulamacL" el-Asmaı dedi ki: Telbine, undan yahut kepekten yapılan ve içine bal katılan bir bulamaçtır. Başkası da un yahut süt katılan, demiştir. Ona telbine denilmesinin sebebi, beyazlığı ve inceliği (katı olmayışı) bakımından leben (süt)e benzetilmesi dolayısı iledir.

 

''Telbineye devam ediniz", yani onu yiyiniz.

 

"Çünkü o kalbi rahatlatır." Yani hastanın kalbini rahatlatıl' ve (kederlinin) kederini izale ederek onun şevkini yerine getirir.

 

"O bize telbine bulamacı yapılmasını emreder ve: O hoşa gitmeyen faydalı şeydir, derdi." Ahmed ve İbn Mace'de Külsum yoluyla Aişe'den Nebi'e merfu' olarak şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Size hoşa gitmeyen, faydalı olan şeyi yemenizi tavsiye ederim. O et-telbine'dir, yani bulamaçtır." Bunu ayrıca Nesai bir başka yolla Aişe'den diye rivayet etmiş olup şu fazlalığı da kaydetmiştir:

 

"Muhammed'in nefsi elinde olana yemin ederim ki, o bir kimsenin kendi yüzündeki kiri su ile yıkadığı gibi, sizden herhangi birinizin karnını öylece yıkar."

 

el-Muvaffak el-Bağdadı dedi ki: Eğer telbine denilen bulamacın faydalarını bilmek istersen arpa suyunun faydalarını bilmelisin. Özellikle kepek halinde ise o, cilalar, hızlıca nüfuz eder ve gayet latif bir besleyicidir. Sıcak içildiği takdirde daha da çok cilalar, daha çok nüfuz eder ve fıtrattaki haraı-eti daha da artırır. Devamla der ki: Hadiste fuad (kalp)den kasıt, midenin üst tarafıdır. Çünkü üzüntülü olan kimsenin kalbi, azalarının ve özellikle de gıdanın azaltılması sebebiyle midesinin üzerinde kuruluğun istilasından ötürü zayıflar. Böyle bir bulamaç ise mideyi nemlendiril', besler ve güçlendirir. Benzeri bir etkiyi de hastanın kalbine yapar. Fakat hastanın çoğunlukla midesinde acı yahut balgam ya da irin karışımları da bulunabilir. İşte bu bulamaç, bütün bunları mideden temizler, parlatır. Hadiste buna "hoşa gitmeyen faydalı" adının verilmesinin sebebi ise, hastanın kendisine faydalı olduğu halde bunu istememesi, canının onu çekmemesidir. Oysa çoğunlukla arpa ile beslenen kimseler için bulamaçtan daha faydalı bir şey yoktur. Çoğunlukla buğday ile beslenen kimseler için ise, hastalığı esnasında arpa hisası (çorbası) daha faydalıdır.

 

el-Hüda adlı eserin müellifi ise şöyle demektedir: Telbine (bulamaç), hisadan (çorbadan) daha faydalıdır. Çünkü telbine öğütülmüş olarak pişirilir ve öğütülürken de arpanın hülasası çıkaıotılır. Bu ise daha besleyici, daha çok güçlü etki yapan ve daha çok parlatan, cilalandıran bir şeydir. Doktorların iyice pişmiş olanı tercih etmelerinin sebebi ise daha ince ve latif (yumuşak) oluşundan dolayıdır. Bundan dolayı hastanın tabiatına da ağır gelmez. Çeşitli bölgelerdeki adetlerin farklılığına göre bundan da farklı şekilleriyle faydalanmak gerekir. Muhtemelen hastaya daha uygun olan, tanelel'in bütün olarak pişirilmesi halidir. Üzüntülü olan kimseye ise öğütülmüş olarak pişirilmiş hali iyi gelir. Buna sebep ise, az önce işaret edildiği gibi aralarındaki özellik farkıdır.

 

Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.