SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 132 >>

DEVAM: 51. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Abdest Alış Şekli

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عِيسَى وَمُسَدَّدٌ قَالَا حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ لَيْثٍ عَنْ طَلْحَةَ بْنِ مُصَرِّفٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ رَأَيْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَمْسَحُ رَأْسَهُ مَرَّةً وَاحِدَةً حَتَّى بَلَغَ الْقَذَالَ وَهُوَ أَوَّلُ الْقَفَا وَقَالَ مُسَدَّدٌ مَسَحَ رَأْسَهُ مِنْ مُقَدَّمِهِ إِلَى مُؤَخَّرِهِ حَتَّى أَخْرَجَ يَدَيْهِ مِنْ تَحْتِ أُذُنَيْهِ قَالَ مُسَدَّدٌ فَحَدَّثْتُ بِهِ يَحْيَى فَأَنْكَرَهُ قَالَ أَبُو دَاوُد و سَمِعْت أَحْمَدَ يَقُولُ إِنَّ ابْنَ عُيَيْنَةَ زَعَمُوا أَنَّهُ كَانَ يُنْكِرُهُ وَيَقُولُ إِيشْ هَذَا طَلْحَةُ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ

 

Talha b. Musarrif'in babasından rivayetine göre, dedesi şöyle demiştir: "Ben Rasul-i Ekrem' (sallallahu aleyhi ve sellem)'i başını "kazal" denilen arka kısmına kadar bir kere meshederken gördüm."

 

Müsedded dedi ki: “Ve başını ön kısmından ensesine kadar meshetti, öyle ki ellerini ta kulaklarının altından (çekip) çıkardı."

 

Ebu Davud dedi ki: Müsedded demiştir ki; "Ben bunu Yahya'ya anlattım da kabul etmedi "

 

Ebu Davud dedi ki: Ben Ahmed b. Hanbeli "İddiaya göre bu hadisi İbn Uyeyne de kabul etmezmiş ve Talha babasından, (babası da) dedesinden (işitmiş) bu ne biçim senet böyle dermiş." derken işittim.

 

 

Diğer tahric: Ahmed, b. Hanbel

 

AÇIKLAMA:     Bu Hadise göre Talha b. Musannıf'in dedesi Ka'b b. Amr, Rasulullah (s.a.v.)'in başını ön tarafından tutup ense tarafında bulunan ve "kazal" denilen yumru yere kadar meshederken görmüştür. Metinde geçen "Kozal kelimesi başın enseye (yani başın arkaya düşen en alt kısmına) bitişik olan kısmıdır" anlamındaki cümle hadisin aslından değildir. Ravilerden birine aittir.

 

Mütercim Asım efendinin açıklamasına göre "kazal" başın arka kısmında bulunan yumru kısmıdir. Bu durumda kazal’ın aşağı kısmı da  “kafa"dır.

 

Ahmed b. Hanbel'in Müsnedi'nde bu hadis, "baş'ın arkasını ve onu takib eden boynun ense kısmını meshetti" şeklinde rivayet edilmektedir.

 

Tahavi'nin Şerhu mean-i'I-Asar' ında ise, "Başının ön tarafını ense kısmına kadar meshetti" diye rivayet edilmiştir.

 

Müsedded ise bir rivayetinde: "Başını ön taraftan başlayarak arka tarafına kadar meshetti. Meshederken ellerini ta kulaklarının altına kadar götürdü ve kulaklarının altında çekip çıkardı" demiştir. Burada kulaklarının altından maksat, kulakların dış tarafıdır. Buna göre başla beraber kulakların dış tarafının da meshedildiği ifade ediliyor. Müsedded'in bu rivayetinden boynun meshedilmediği anlaşılıyor.

 

Boynun meshedilmesi mevzuunda ulemanın görüşleri çeşitlidir:

 

a. Hanefilerle, Beğavi, bazı Şafii alimler, el-Hadi, el-Kasım, İmam Ahmed, el-Müeyyedbillah ve el-Mansurbillah başı mesh'ten sonra boynun meshedilmesinin müstehab olduğu görüşündedirler. Bu mevzuda ileride gelecek olan Hadisleri delil getirmişlerdir.

 

b. Ulemanın ekseriyyetine göre ise, müstehab değildir. Onlara göre bu mevzuda boynun meshedileceğine dair rivayet edilen hadisler sahih ve hasen derecesine erişmemiştir.

 

Boynu meshetmenin, ahiret gününde boyunlara takılacak olan bukağılardan sahibinin emin kılacağına dair rivayet edilen hadis hakkında ise İbnu's-Salah zayıf demiştir. Bunun İslam alimlerinden birinin sözü olması lazım geldiği hükmüne varmıştır.

 

Nevevi ise, "bu söz bir Hadis değil, bilakis Nebi adına söylenmiş uydurma bir sözdür. Bu işi yapmak ise, sünnet değil bilakis bir bid'attir" demiş ve "boynu meshetmek müstehaptır" diyen İmam Beğavi'yi tenkid etmiş, bu görüşün bir dayanağı olmadığına dair İbnür-Rifa'dan nakilde bulunmuştur. Nevevi sözlerine şöyle devam etmiştir:

 

"Öyle zannediyorum ki, el-Beğavi'nin bu mevzuda yegane dayanağı Ahmed İbn Hanbel'in "Başının arkasını ve boynunun ensesesini meshetti." şeklindeki hadisidir. Bu hadis ise zayıftır. Zira ravileri arasında Leys vardır." Mevzumuzu teşkil eden hadisi şerifle ilgili olarak Şevkani Neylul-evtar isimli eserinde şunları söylemektedir: "Bu hadisi İbn Seyyidinnas Tirmizi Şerhi'nde Beyhaki'ye nisbet ederek; Beyhaki bu rivayetinde boynun meshedilmesine dair güzel bir ilaveyi de nakletmiştir" diyor .Bu büyük hafız (yani İbn Seyyidinnas) boynun meshedilmesi hakkında güzel tabirini kullanıyor.

 

"Makdisi de; Leys hakkında çeşitli söylentilerin bulunduğunu söylemiş ancak, bu söylentilerin değeri olmadığını hatta Müslim gibi titiz hadis alimlerinin Leys'den rivayette bulunduklarını ifade etmiştir."

 

"Netice olarak imam Nevevi'ye göre: Boynu meshetmek sünnet değil bid'attır. Kıyamet gününde boyuna yapılan meshin cehenneme sürüklemek için boyuna takılacak olan bukağılardan koruyacağına dair Ebu Ubeyd'in Kitabu't-Tuhur da Musa b. Talha kanalıyla rivayet ettiği hadisin aslı yoktur. Hafız İbn Hacer ise; bu merfu hükmünde mevkuf bir hadisdir. Zira bu gibi sözleri insan kendi re'yiyle söyleyemez, demektedir.”

 

Ebu Nuaym, İsbehan Tarihi'nde: İbn Ömer (r.a.)'in her abdest'ten sonra boynunu meshedip: "Rasulullah (s.a.v.); kim boynunu abdestten sonra meshederse kıyamet gününde boynana bukağı takılmıyacaktır; derdi" dediğini nakletmektedir. Lakin bu rivayetin senedinde bulunan Muhammed b. Amr, zaiftir. Keza aym haberi İbn Faris de nakletmiş ve "İnşallah bu bir hadisdir" demiştir.

 

Yine Neylu'l-evtar'da Muhammed b. el-Hanefiyye vasıtasıyla Ali (r.a.)'den nakledilen uzun bir hadiste Nebi (s.a.v.)'in abdestten sonra boynunu meshederek Hz. Ali’(r.a.)e;

 

"Sen de böyle yap" dediği rivayet edilmektedir. Bütün bu nakillerden sonra Şafii alimlerinden Nevevi merhumun boynu meshetmenin bidat ve bu mevzuda rivayet edilen hadisin uydurma olduğuna ilişkin sözlerini bazı alimler bir cür'et olarak vasıflandırmışlardır. Bundan daha garibi "Şafii alimleri ve İmam Şafii boynun meshedileceğine dair bir şey söylememiştir" demesidir. Halbuki Şafii alimlerinden Ruyani "el-Bahr" isimli eserinde "Bize göre sünnettir" demiştir.

 

Menhel sahibi Mahmud Muhammed Hattab-el-Sübki ise, üzerinde durduğumuz hadisin izahına dair bu açıklamaları da verdikten sonra, boynu meshetmekle ilgili haberin bir delil niteliği taşımadığını söylemektedir. İbn Kayyım de Zad-ül-mead isimli eserinde boynun meshedilmesiyle ilgili olarak Rasulullah (s.a.v.)'den kesinlikle sahih bir hadis bulunmadığını savunur. Başın tüm olarak meshedilmesi ise Hanbeli ve Malikilere göre farz, Hanefi ve Şafiilere göre sünnettir. Ancak, başı meshin farz olan miktarı Şafiilere göre bir kıl, Hanefilere göre ise başın dörtte biridir.

 

İmam Şa'rani, boynun meshedilmesiyle ilgili olarak, şöyle diyor: "Boynu meshetmek İmam Ebu Hanife, imam Ahmed ve Şafiilerin bazısına göre müstehab ise de imam Şafii ile imam Malik'e göre müstehab değildir."

 

İmam Ahmed'in bu hadisin senedini tenkid etmesi, ravilerin meşhur olan künye veya isimlerinin verilmeyip meşhur olmayan künyelerinin verilmiş olmasındandır. Bu gibi künyelerin verilmesi genellikle itimad edilmeyen ravilerin kimliklerini saklayarak kusurlarının anlaşılmasını önlemek gayretinden doğar ki bu tedlis şekillerinden biridir.