SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 232 >>

بَاب فِي الْجُنُبِ يَدْخُلُ الْمَسْجِدَ

92. Cünup Olan Kimsenin Mescid (Camiy)e Girmesi

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَاحِدِ بْنُ زِيَادٍ حَدَّثَنَا الْأَفْلَتُ بْنُ خَلِيفَةَ قَالَ حَدَّثَتْنِي جَسْرَةُ بِنْتُ دَجَاجَةَ قَالَتْ سَمِعْتُ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا تَقُولُ جَاءَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَوُجُوهُ بُيُوتِ أَصْحَابِهِ شَارِعَةٌ فِي الْمَسْجِدِ فَقَالَ وَجِّهُوا هَذِهِ الْبُيُوتَ عَنْ الْمَسْجِدِ ثُمَّ دَخَلَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَلَمْ يَصْنَعْ الْقَوْمُ شَيْئًا رَجَاءَ أَنْ تَنْزِلَ فِيهِمْ رُخْصَةٌ فَخَرَجَ إِلَيْهِمْ بَعْدُ فَقَالَ وَجِّهُوا هَذِهِ الْبُيُوتَ عَنْ الْمَسْجِدِ فَإِنِّي لَا أُحِلُّ الْمَسْجِدَ لِحَائِضٍ وَلَا جُنُبٍ قَالَ أَبُو دَاوُد هُوَ فُلَيْتٌ الْعَامِرِيُّ

 

Aişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet edilmiştir; Ashab-i Kiramın evlerinin kapıları Mescide açılmış bir halde iken, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (Mescide) gelip; "Şu evlerin yönlerini (kapılarını) mescidden çeviriniz" buyurdu ve(hucre-i saadetine) girdi.

 

Ashab, kendileri hakkında bir ruhsat inmesini umarak bir şey yapmadılar (evlerin kapılarını çevirmediler.) Bir müddet sonra Resulullah aleyhisselam onlar (ın yanına) tekrar çıktı ve; "Şu evlerin (kapılarını) çeviriniz. Çünkü ben, mescidi hayız ve cüntıp (olan)lara helal görmüyorum" buyurdu.

 

Ebu Davud dedi ki; ıı(Seneddeki) O (Eflet b. Halife), Füleyt el-Amiri'dir.”

 

 

AÇIKLAMA:     Zahirilerden İbn Hazm, senetteki "Eflet'in meçhul olduğunu ileri sürerek bu hadisin zayıf olduğunu söylemiştir. Buna karşılık; Şevkani, ibn Kattan, ibn Huzeyme ve İbn Seyyid'in Nas sahih olduğunu söylemişlerdir.

 

Hattabi şöyle der; "Eflet'in meçhul bir ravi olduğunu ileri sürerek bu hadis için zayıf demişlerdir, ama bu isabetli değildir. Çünkü, İbn Hıbban ona "sika" Ebu Hatim de "Şeyh" demiştir. Ahmed b. Hanbel, (.........) ifadesini kullanmış, Süfyan es-Sevri ve Abdulvahid b. Ziyad da kendisinden hadis rivayet etmişlerdir. Onun hakkında, Kaşifte; "saduk" Bedru'l-Münir'de "Meşhur, Sika" denilmiştir..."

 

Cünup olanın camiye girmesinin caiz olup olmadığı hususu ihtilaflıdır.

 

Müzeni, Davud ve ibn Münzir'e göre, özürlü veya özürsüz, abdest alarak ya da almadan, camide oturmak veya caminin içinden geçip gitmek caizdir. Bunlar, bundan evvelki babda geçen "Müslüman pis olmaz" hadisine dayanırlar. Ancak müsluman'ın necis olmaması, onun camide kalmasının caiz olmasını gerektirmez. Bu konuya has hadisler bulunmaktadır.

 

İshak b. Rahuye, Süfyan es-Sevri ve Malikilerin çoğunluğuna göre, cünubun, caminin içinde durması da, geçip gitmesi de caiz değildir. Ancak zaruret halinde abdest alarak içinden geçebilir. Bazı Malikilere göre, teyemmüm etmelidir.

 

Hanbelilere göre: Zaruret olsun olmasın, abdesti oimasa bile geçip gitmesi, abdest almak şartıyla da içinde kalması caizdir.

 

Şafiiler; mescidde durmadan geçip gitme hususunda Hanbelilerin görüşündedirler. Delilleri şu ayeti kerimedir.

 

"Ey İman edenler, siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye ve cünup iken de -yolcu olmanız müstesna- gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın..."[Nisa 43]

 

Şafiiler (geçip gitmenin) ancak namaz kılınan yerlerde olabileceğini, bunun sefere mahsus olduğunu söylemeye delil bulunmadığını söylerler. Üstelik "Musafir" kelimesi ayette tekrarlandığı için sefer manasına kullanılmış olsaydı tekrar olacaktır. Kur'an-ı Kerimde ise bunun olmadığı açıktır, derler.

 

Sa'id ve ibn Ebi Şeybe'nin Cabir'den İbn Münzir'in de Zeyd b. Eşlem'den rivayet ettikleri hadisler de Şafiilerin delillerindendir. Cünübün, camide durması ise Şafiilere göre de haramdır.  

 

Hanefilere göre; Cünübün, oyalanmadan, geçip gitmek için dahi olsa mescide girmesi haramdır. Ancak evinin kapısı mescide açılıp da değiştirme imkanı olmayışı gibi zaruret hallerinde haram olmaz. Eğer mescidde iken cünüp olur da beklemeden çıkabilirse, teyemmüm edip çıkar. Çıkamazsa, teyemmüm edip bekler. Cünüp olduğunu bilmeden camiye girer de camide iken cünup olduğunu hatırlarsa, hemen dışarı çıkar, Çıkamayacaksa teyemmüm edip bekler. Fakat, namaz kılamaz, Kur'an-ı Kerim okuyamaz.

 

Hanefiler; üzerinde durduğumuz hadis ile, Tirmizi'nin rivayet ettiği, "...Ya Ali şu mescidde cünup olarak (bulunman) seninle benden başka hiçbir kimseye helal olmaz" Hadisidir. Üzerinde durduğumuz hadis hakkında bazı şeyler söyİenmişse de, Açıklama kısmının başında hadisin sahih olduğunu söyleyenlerin çoğunlukta olduğu beyan edilmiştir.

 

Hanefiler, Şafiilerin delil kabul ettikleri ayeti onlar gibi anlamamışlar, ( -namaz) kelimesinin başına  ( -yerleri) kelimesinin muzaf olarak takdir edilmesine itiraz ederek şöyle demişlerdir: "Kelimenin başına muzaf takdir etmek, aslın hılafındadır. Buna göre; "Siz sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaz yerlerine yaklaşmayınız" kısmına da muzaf takdir etmek gerekirdi. O zaman mana;"Sarhoşken ne söyleyeceğinizi bilinceye kadar namaz yerlerine yaklaşmayınız." olur ki bu mümkün değildir. Zaten bunu kimse söylememiştir.

 

Seferin tekrarı mes'elesine gelince, bu, cenabet hali ile hastalık halinin, hükümde eşit olduğuna işaret içindir."

 

Hanefiler ayeti kerimeyi şu şekilde anlamışlardır; "...Cünupken namaza yaklaşmayınız, ancak cünup, seferde olur da su bulamaz veya kullanmaya muktedir olmazsa müstesna." Hz. Ali, ibn Abbas, Mücahid ve Sa'id b. Cübeyr de Hanefilerle aynı görüştedirler.

 

Hayız ve nifas halindeki kadın için de Hanefilerin görüşü ayıdır. Yani, bunlar da mescide giremezler. Malikiler de aynı görüştedir. Tabii zaruret hali bu hükmün dışındadır.

 

Şafii ve Hanbelilere göre; Cünup için olduğu gibi ay hali ve lohusa için de, mescidi kirletmeyeceklerinden emin iseler, içinden geçmeleri caizdir. İçeride durmaları, Şafiilere göre caiz değil, Hanbelilere göre kan'ın kesilmesi ve abdest almış olmaları şartıyla caizdir.

 

Mescidin içinde ihtilam olan bir kimsenin derhal dışarıya çıkması lazımdır. Kapıların kapalı olması gibi bir sebepten dolayı içerde kalması ise zarurete binaen caizdir. Caminin iki kapısı varsa, kendisine yakın olandan çıkmalıdır.

 

Mescidde, abdestsiz olarak durmak ittifakla caizdir. Sebepsiz yere abdestsiz duruyorsa mekruh olduğunu söyleyenler de olmuştur.

 

Mescidde uyumanın hükmü hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir.

 

Said b. Müseyyeb, Hasen el-Basri, Ata, Muhammed b. Şirin ve Şafiilere göre, kerahatsiz caizdir. Ancak, namaz kılanlara yeri daraltır veya onların gönlüne vesvese vermesine sebep olursa, caiz değildir, haram olur.

 

İmam Malik, "Evi olanın mescidde gecelemesini veya gündüz uyumasını doğru bulmam" demiştir. İmam Ahmed'le İshak da bu görüştedir.

 

İbn Mes'ud; Tavus, Mücahid ve Evzai, mescidde uyumayı mekruh görmüşlerdir.

 

Hanefilerden Ayni, "İbn Müseyyeb ve Süleyman b. Yesar'a camide uyumanın hükmü soruldu. "Bunu nasıl sorarsınız, Ehl-i Suffa mescidde uyurlardı, onların meskeni mesciddi"   dediler" demiştir.