SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 235 >>

DEVAM: 93. Cünub Olduğunu Unutarak Cemaate Namaz Kıldıran (ın Durumu)

 

حَدَّثَنَا عَمْرُو بْنُ عُثْمَانَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ حَدَّثَنَا الزُّبَيْدِيُّ ح و حَدَّثَنَا عَيَّاشُ بْنُ الْأَزْرَقِ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ يُونُسَ ح و حَدَّثَنَا مَخْلَدُ بْنُ خَالِدٍ حَدَّثَنَا إِبْرَاهِيمُ بْنُ خَالِدٍ إِمَامُ مَسْجِدِ صَنْعَاءَ حَدَّثَنَا رَبَاحٌ عَنْ مَعْمَرٍ ح و حَدَّثَنَا مُؤَمَّلُ بْنُ الْفَضْلِ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ عَنْ الْأَوْزَاعِيِّ كُلُّهُمْ عَنْ الزُّهْرِيِّ عَنْ أَبِي سَلَمَةَ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ أُقِيمَتْ الصَّلَاةُ وَصَفَّ النَّاسُ صُفُوفَهُمْ فَخَرَجَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ حَتَّى إِذَا قَامَ فِي مَقَامِهِ ذَكَرَ أَنَّهُ لَمْ يَغْتَسِلْ فَقَالَ لِلنَّاسِ مَكَانَكُمْ ثُمَّ رَجَعَ إِلَى بَيْتِهِ فَخَرَجَ عَلَيْنَا يَنْطُفُ رَأْسُهُ وَقَدْ اغْتَسَلَ وَنَحْنُ صُفُوفٌ وَهَذَا لَفْظُ ابْنُ حَرْبٍ وَقَالَ عَيَّاشٌ فِي حَدِيثِهِ فَلَمْ نَزَلْ قِيَامًا نَنْتَظِرُهُ حَتَّى خَرَجَ عَلَيْنَا وَقَدْ اغْتَسَلَ

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den şöyle demiştir: Namaz'a kamet edildi ve cemaat saflardaki yerini aldı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (odasından) çıktı. (Mihrabtaki) yerine durduğunda gusletmediğini hatırlayıp, cemaate (eli ile işaret ederek veya sözle) "Yerinizden ayrılmayın" buyurdu ve evine gitti. (Biraz sonra) biz saflarda (durur) iken, yıkanmış olarak başından sular damlar bir vaziyette aramıza geldi.

 

(Hadisin zikredilen) bu kısmı, ibn Harb'in lafzıdır. Ayyaş ise, rivayetinde: "Biz onu yıkanmış olduğu halde yanımıza gelinceye kadar ayakta beklemeye devam ettik." sözüne yer vermiştir.

 

 

Diğer tahric: Buhari, vudu'; gusl, mevakît, ezan, temennî; Müslim, hayz, mesacid; Nesai, mevakit; Îbn Mace, tahare, İkame; Ahmed b. Hanbel

 

AÇIKLAMA:     Bu Hadisten, Nebi aleyhisselam'ın namaza kamet edilip saflar düzeltildikten sonra hane-i saadetlerinden çıktığı anlaşılmaktadır. Müslim'in, Ebu Hureyre'den yaptığı, "Namaza kamet edildi, biz kalktık ve Rasuhıllah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelmeden önce safları düzelttik." şeklindedir. Müslim'in Cabir b. Semure'den yaptığı rivayette ise, "Bilal, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıncaya kadar kamet etmezdi" şeklindedir. Buhari ve Ebu Davud'un başka bir rivayetinde de Efendimizin; "Namaza kamet edildiği zaman, beni görünceye kadar ayağa kaikmayınız" buyurduğu ifade edilmektedir.

 

Görüldüğü gibi, bu rivayetlerin ikisinden Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) mescide girmeden ayağa kalkıp onu ayakta bekledikleri anlaşılmakta; diğer ikisi ise bunun aksini ifade etmektedir. Böylece ilk anda Hadisler arasında bir tearuz göze çarpmaktadır. Ancak Resulullah camiye girdiğinde Ashab-u Kiramı ayakta görmesi ve bunun caiz olabileceği hususunda ikrarda bulunmamaları ve onlara acıyarak, "beni görmeden kalkmayınız" buyurmalarına sebeb olmuştur. Sonraları Resulullah gelmeden ayağa kalkmazlardı. Yani genel durumları bu idi. Bu yorumla  aradaki tearuz giderilmiş olmaktadır.

 

Üzerinde durduğumuz Hadis bundan evvelki Hadisin Eyyub ibn Avn ve Hişam'dan gelen rivayeti ile de bir tenakuz arz etmektedir. Çünkü onda, Efendimizin cemaata oturmalarını emrettiği ifade edildiği halde, bunda ayakta "oldukları şekilde" durmalarını emrettiği ve onların da durduğu beyan ediliyor. Bezlu'I-Mechud sahibi bu tearuzu şu şekilde te'lif yoluna gitmiştir: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in cemaata işaretini bazılarının mescidden dışarıya çıkmama, bazılarının bulundukları hali bozmama, bazılarının da oturma şeklinde anlamış olmaları mümkündür. Bazı rivayetlerde "işaret etti", bazılarında da "dedi" şeklinde olan farklılığı şöyle cem’ edebiliriz: "Dedi" şeklinde rivayet edenlerin işareti bu şekilde yorumlamış olmaları mümkündür. Ayrıca Efendimizin söz ile işareti birleştirmesi, bazılarının hem sözü duyup hem de işareti görmüş olması, bazılarının ise, sözü duymayıp sadece işareti görmüş olmaları da muhtemeldir."

 

Ayrıca bu iki rivayetin birini diğerine tercih ederek tearuzu gidermek de mümkündür. Şöyle ki, Ayyaş'ın rivayeti "onu ayakta beklemeye devam ettik" şeklindedir. Aynı zamanda muttasıl bir rivayettir. Eyyub İbn Avn ve Hişam'm Muhammed b. Sirin'den "eliyle (oturun!)" şeklindeki rivayet ise, mürsel bir rivayettir. "Muttasıl rivayet mürsel rivayet üzerine tercih edilir" kaidesince, Ayyaş'ın rivayetini tercih ederek tearuz giderilmiş olur.