SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 262 >>

بَاب فِي الْحَائِضِ لَا تَقْضِي الصَّلَاةَ

104. Hayızlı  Kadın Namazını Kaza Etmez

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ أَبِي قِلَابَةَ عَنْ مُعَاذَةَ أَنَّ امْرَأَةً سَأَلَتْ عَائِشَةَ أَتَقْضِي الْحَائِضُ الصَّلَاةَ فَقَالَتْ أَحَرُورِيَّةٌ أَنْتِ لَقَدْ كُنَّا نَحِيضُ عِنْدَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَلَا نَقْضِي وَلَا نُؤْمَرُ بِالْقَضَاءِ

 

Muaze (radiyallahu anha) demiştir ki; Bir kadın Aişe (r.anha)'ya; "Hayızlı kadın (namazını) kaza eder mi?" diye sordu. Hz. Aişe: "Yoksa sen Haruri'misin? Bilesin ki, biz Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında (zamanında) hayız olur, (hayız günlerindeki namazları) kaza etmez ve kaza etmekle de emrolunmazdık" karşılığını verdi.

 

 

Diğer tahric: Buhari, hayz; Müslim, Hayz; Nesai, hayz, siyam; İbn Mace, Tahare ;Darimî, vudu'; Ahmed b. Hanbel, VI, 32, 94, 97, 120, 143, 185, 231.

 

AÇIKLAMA:     Hz. Aişeye soru soranın kim olduğu kesin olarak beili değildir. Ebu Davud ve Müslim'deki Eyyub'un rivayetlerinde ve Buhari'deki Hemmam'ın rivayetinde bu kadının ismi açıklanmamıştır. Yalnız Müslim'in Şu'be tarikiyle Yezid'den yaptığı rivayetten, soruyu soranın bizzat Muaze olduğu anlaşılmaktadır. Sorunun Hz. Aişe'ye bir defa Muaze, başka bir kez de bir başka kadın tarafından sorulmuş olması da mümkündür.

 

Hadisteki "Haruriler"den maksat Haricilerdir. Onlar ay hali olan kadının hayız müddetince kılamadığı namazları, temizlendikten sonra kaza etmesinin gerektiğini kabul ederler.

 

Hz. Aişe (r.anha), bu soruyu soran kadının halinden hayız halinde iken kılamadığı namazların sonradan kaza edilmeyeceği hükmünü yadırgadığını anlamış ve "sen Harici misin yoksa?"diye sormuştur. Müslim'in Asım tarikiyle Muaze'den yaptığı rivayete göre soruyu soran bizzat Muaze'dir ve Hz. Aişe'ye, "hayır ben Haruri değilim, hükmünü öğrenmek için sordum" cevabını vermiştir.

 

Namaz ibadeti, bedeni olma bakımından oruca benzemektedir. Hayızlı olan kadınların orucu kaza etmeleri gerekir. Zira oruç ibadeti yılda bir kere olduğundan kazasında güçlük yoktur, aybaşı hali ise, her ay tekerrür etmesinden dolayı günlük ibadet olan namazın birikmesine, böylece de ibadette güçlük doğmasına sebebtir. İslam bu güçlüğü kaldırmıştır.

 

Hanefi mezhebine göre Aybaşı haliyle ilgili bazı hükümler: Adet gören bir kadın, namaz kılamaz, şükür secdesi yapamaz, oruç tutamaz, Kur'an-ı Kerim'den bir ayet de olsa okuyamaz. Ancak dua ayetlerini dua maksadı ile okuyabilir. Kur'an-ı Kerim'e veya Kur'an-ı Kerim'den bir ayet veya bir ayetten daha az bir bölüm yazılmış bir şeye el süremez. Esah olan kavle göre Kur'an meali hakkında da hüküm böyledir. Camiye giremez. Kabe'yi tavaf edemez, kocasıyla cinsi münasebette bulunamaz. Kocası, kendisinin diz kapağı ile göbek arasından çıplak olarak istifade edemez. Hayızlının Allah'ı zikretmesi, tesbih okuması, kabir ziyaret etmesi, yiyip içmesi ise caizdir.

 

Selef ulemasından bazıları, hayızlı kadının namaz vakti girdiğinde, abdest alıp, kıbleye dönerek Allah'ı zikretmekle meşgul olmasının müstehap olduğunu söylemişlerdir. Ebu Cafer de bu görüştedir. Bazıları da bunun bir emir olup terkinin mekruh olduğunu söyler.

 

Nevevi, cumhura göre hayızlı kadın için ne namaz vakitlerinde, ne de başka bir zamanda abdest, tesbih ve zikrin olmadığını söyler. İbn Cerir, Evzai, Malik, Sevri, Ebu Hanife ve talebeleri ve Ebu Sevr'in de aynı görüşte olduklarını kaydeder. Ancak bundan maksat tesbih ve zikrin emredümediğidir. Emredilmemiş olması zikir ve tesbihin caiz oluşuna mani değildir. Nitekim Dürrü'l-Muhtar'da hayızlının zikredebileceği, tesbih okuyabileceği kaydedilir.