SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 43 >>

بَاب فِي الِاسْتِنْجَاءِ بِالْمَاءِ

23. Su İle İstinca

 

حَدَّثَنَا وَهْبُ بْنُ بَقِيَّةَ عَنْ خَالِدٍ يَعْنِي الْوَاسِطِيَّ عَنْ خَالِدٍ يَعْنِي الْحَذَّاءَ عَنْ عَطَاءِ بْنِ أَبِي مَيْمُونَةَ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ دَخَلَ حَائِطًا وَمَعَهُ غُلَامٌ مَعَهُ مِيضَأَةٌ وَهُوَ أَصْغَرُنَا فَوَضَعَهَا عِنْدَ السِّدْرَةِ فَقَضَى حَاجَتَهُ فَخَرَجَ عَلَيْنَا وَقَدْ اسْتَنْجَى بِالْمَاءِ

 

Enes b. Malik (r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ibrik taşıyan bir çocukla birlikte duvarla çevrili bir bahçeye girdi. Bu çocuk bizim en küçüğümüzdü. ibriği Sidre ağacının yanına koydu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de abdest bozduktan sonra su ile taharetlenerek bizim yanımıza geldi.

 

 

Diğer tahric: Müslim, tahare; Buhari, vudu'

 

AÇIKLAMA:     Müellif aynı konuyu daha evvel "İdrardan temizlenme" (Bab 11) “Taharetienme” (bab 22) başlıkları altında işlediği  halde, üçüncü defa aynı konuya "su ile taharetlenme" başlığı altında tekrar dönmüştür. Bu başlıklar arasında görünüşte bir fark yokken acaba bu tekrara neden lüzum görmüştür? sorusu akla gelebilir. İyi dikkat edilirse görülür ki, birinci başlıkta insanın idrar'dan vücudunu ve elbisesini korumasının lüzum ve ehemmiyeti üzerinde titizlikle durulmuştur. Bunun neticesinde insanın kafasında taharetin su ile yapılmasının farz olduğu zannı hasıl oluyor. İşte bu yanlış kanaati silmek, mutlaka su ile taharetlenmenin farz olmadığını açıklığa kavuşturmak için ikinci başlığa yer veriyor.                           '

 

İkinci başlıkta su ile taharetlenmenin farz olmadığı açıklanınca, bu sefer acaba su ile tahareti terk ederek sadece taşla taharetlenmek sünnet midir, diye bir başka soru akla gelebilir. İşte bu yanlış kanaati de silmek için müellif üçüncü kere konuya dönmüş. Dübürde kalan pisliğin dirhem miktarını geçmemesi halinde sadece taşla taharetlenmenin caiz, sadece su ile taharetlenmenin de müstehab olduğunu delillendirmiştir.

 

Ayrıca bu üçüncü başlıkla suyun bir gıda olduğu için taharette kullanılmaması lazım geldiğini iddia edenlerin delilleri de red edilmek istenmiştir. Çünkü, su temiz ve temizleyici olarak yaratılmıştır. Temizleyicilik vasfı olmayan diğer içecekler ve hürmete layık gıda maddeleri su ile mukayese edilemezler. Aksi taktirde su ile hiçbir temizlik yapılmaması lazım gelir ki bu ümmetten hiç bir alim böyle bir görüş ortaya atmamıştır. Her ne kadar İbn Ebi Şeybe, Huzeyfe İbnu'l-Yeman ile İbn Ömer ve ibnu'z-Zübeyr'in su ile istinca etmediklerini rivayet etmişse de şu hadis-i şerifler Hz. Nebi'nin su ile istinca ettiğini ifade etmektedirler:

 

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerif ileride gelecek olan (53) numaralı hadis ile    a.) Tirmizi, edeb 14; b.) Müslim, Tahare 56; c.) Nesai, Ziyne 1; d.) İbn Mace, tahare 8; e.) Ahmed b. Hanbel, VI 138. de yer alan hadisler aynı mealdedir.

 

İbn Hacer'e göre Hadis-i Şerifte Hz. Nebi'e ibrik taşıdığından bahsedilen çocuğun Abdullah İbn Mes'ud olması mümkün görülmektedir. Çünkü yaşlı kimselerden mecazen çocuk diye bahsedilmiş olabilir. Nitekim "Aramızda iki nalin sahibi yok mu?" [Buhari, vudu'] rivayeti de bu zatın Abdullah İbn Mes'ud olması ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Çünkü iki na'lin sahibi sözü Hz. Abdullah için kullanılırdı.

 

Ancak mevzumuzu teşkil eden hadiste bulunan "Bu çocuk bizim en küçüğümüzdü" sözü bu ihtimali ortadan kaldırmaktır. Çünkü Buhari'nin rivayet ettiği bir hadis-i şerifte Hz. Enes bu çocuğun kendilerinden, yani Ensardan olduğunu ifade etmektedir. Bu bakımdan söz konusu çocuktan  maksat Hz. Ebu Hureyre'dir. Nitekim 45 numaralı hadis-i şerif bu gerçeği ortaya koymaktadır. Hz. Ebu Hureyre İslam'a geç girdiği için kendisinden çocuk diye söz edilmiş olabilir. [Aynî, Umdetu'l-Kaari]