SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 466 >>

DEVAM: 18. Mescide Girerken Okunacak Dua Ve  Zikirler

 

حَدَّثَنَا إِسْمَعِيلُ بْنُ بِشْرِ بْنِ مَنْصُورٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ مَهْدِيٍّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الْمُبَارَكِ عَنْ حَيْوَةَ بْنِ شُرَيْحٍ قَالَ لَقِيتُ عُقْبَةَ بْنَ مُسْلِمٍ فَقُلْتُ لَهُ بَلَغَنِي أَنَّكَ حَدَّثْتَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرِو بْنِ الْعَاصِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَنَّهُ كَانَ إِذَا دَخَلَ الْمَسْجِدَ قَالَ أَعُوذُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ وَبِوَجْهِهِ الْكَرِيمِ وَسُلْطَانِهِ الْقَدِيمِ مِنْ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ قَالَ أَقَطْ قُلْتُ نَعَمْ قَالَ فَإِذَا قَالَ ذَلِكَ قَالَ الشَّيْطَانُ حُفِظَ مِنِّي سَائِرَ الْيَوْمِ

 

Hayve b. Şüreyh dedi ki; Ukbe b. Müslim ile karşılaştım ve O’na: "Duydum ki, sen Abdullah b. Amr b. el-As'tan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İn mescide girerken: "Lanetlenmiş şeytandan, ulu Allah'a, O'nun kerim zatına ve kadim kuvvet ve galebesine sığınırım” diye dua ettiğini rivayet etmişsin, öyle mi?,dedim.

 

Hepsi bu kadar mı? dedi. Evet, dedim. Dedi ki: Mescide giren bunu söyleyince şeytan: "Günün geri kalan kısmında da benden emin oldu" der.

 

 

Hadisi sadece Ebu Dayud rivayet etmiştir.

 

AÇIKLAMA:     Son cümle birinci'nin failinin Ukbe olduğu göz önune alınarak terceme edilmiştir. Failin Hz. Nebi'e raci olması da muhtemeldir. Bu durumda bir hazf söz konusudur. O zaman mana; "Ukbe, hayır hadis bitmedi, tamamı şudur: Resulullah (s.a.v.); mescide giren bunu söyleyince şeytan, günün geri kalanında da benden eminoldu der, buyurdu" şeklinde olur.

 

Hadis-i şerifte "zatına" diye terceme ettiğimiz "vech" kelimesi  müteşabih lafızlardandır. Bu gibi lafızlara hicri 5. asra kadar ki alimler mana vermemişler, "Allah mahlukattan hiç bir şeye benzemediği için, biz bu gibi kelimelere mana vermeyiz, olduğu gibi inanır kabul ederiz" demişlerdir. Bunlardan sonra gelen alimler ise bütün müteşabihleri te'vil et­mişler ve "vech"den muradın, Kur'an lügatinin muktezasınca zat olduğunu söylemişlerdir.

 

"Lanetlenmiş şeytandan" diye türkçeleştirdiğimiz terkibteki  kelimesi, Allah'ın kapısından kovulmuş, taşlanmış,  lanetlenmiş demektir. Menhel sahibi, burada kast edilenin "Lanet ve sema alevleri ile taşlanmış" manasında olduğunu söyler.

 

Şeytan, tercih edilen görüşe göre "Haktan uzak oldu" manasına gelen  fiilinden türemiştir. İbn Abbas'ın dediğine göre, "insan cin ve hay­vandan, azgın olanlara şeytan denilir. Hususi manası ile: Hz. Adem'e tazim secdesi yapmaktan imtina ederek Allah'ın emrine isyan eden ve Allah'ın hu­zurundan kovulan varlıktır. Aslının, cin mi, melek mi olduğu ihtilaflıdır. Nesefi'nin beyanına göre, Hz. Ali, İbn Abbas ve İbn Mes'ud şeytanın melek olduğunu söylemişlerdir. Hasan el-Basri ve Katade cin olduğunu söyleyen­lerdendir.Cahız'dan meleklerin ve cinlerin aynı cinsten oldukları görüşü nak­ledilmiştir. Her görüş sahibinin kendilerine göre delilleri vardır. Ancak Kehf (18) 50. ayette şeytanın cinlerden olduğu açıkça belirtilmiştir.

 

Bazı Hükümler

 

1. Peygamber (s.a.v.) ümmetine öğretmek için şeytandan Allah'a sığınırdı. Yoksa masum olan, Allah tarafından terbiye ve kontrol edilen bir Nebi'ye şeytanın tasallutu düşünülemez.

 

2. Şeytanın insanoğluna tasallutu vakidir. Bundan emin olmak için Allah'a sığınmak, ondan yardım dilenmelidir.

 

3. Faydalı olan şeyleri temin ve yararlı olan şeyleri defetmekte merci Allah tealadıı.