SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 489 >>

بَاب فِي الْمَوَاضِعِ الَّتِي لَا تَجُوزُ فِيهَا الصَّلَاةُ

24. Namaz Kılınması Caiz Olmayan Yerler

 

حَدَّثَنَا عُثْمَانُ بْنُ أَبِي شَيْبَةَ حَدَّثَنَا جَرِيرٌ عَنْ الْأَعْمَشِ عَنْ مُجَاهِدٍ عَنْ عُبَيْدِ بْنِ عُمَيْرٍ عَنْ أَبِي ذَرٍّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ جُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ طَهُورًا وَمَسْجِدًا

 

Ebu Zer (r.a.)'den, demiştir ki; "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bana yer yüzü temizleyici ve mescid (namazgah) kılındı"

 

 

Diğer tahric: Buhari, teyemmüm, salat, enbiya; Tirmizi, salat; Nesai, ğusl, mesacid ; İbn Mace, tahare; Darimi, siyer

 

AÇIKLAMA:     Ebu Zerr’in rivayet ettiği bu hadis Buhari'de, Beyhaki'de, Müslim'de, Nesai'de ve İbn Mace'de değişik lafızlarla Hz. Cabir'den rivayet edilen yalnız Resulullaha ve ümmetine has olan beş husu­siyetten biridir.

 

"Öncekilerden hiç birine verilmeyen beş şey bana verilmiştir..." diye başlayıp devam eden hadisin bir bölümüdür.

 

Yer yüzünün temiz olan her yerinde namaz kılma, normal ibadet yap­ma diğer semavi dinlerde yoktur. Onlar ibadetlerini kiliselerde veya havra­larda yapmaları gerekir. İslam'da ise, Cenab-ı Hakk'ın bu ümmete bir lütfü olarak temiz olan her yerde namaza durulabileceği ve temizleyici olarak te­yemmüm edilebileceği beyan buyurulmaktadır.

 

Hadis-i şerif, mutlak manada, teyemmüm için toprağı şart koşmayan, bilakis yer yüzünün kireç, kum vs. gibi diğer maddeleri ile de teyemmümü caiz gören Hanefi mezhebinin delilidir. Bu meselenin tafsilatı teyemmümle ilgili hadislerin şerhinde beyan edilmiştir.

 

Hattabi bu hadisin mücmel ve mübhem olduğunu, bu mübhemiyetin Müslim'deki (523 numara ) Huzeyfe'den nakledilen "Bize yer yüzü mescid, toprağı da temizleyici kılındı" hadisi ile tafsil edildiğini söylemiş, hadiste mü-fessirin mücmel üzerine tercih edileceğini kaydederek teyemmümün sadece toprakla caiz olduğunu söyleyen Şafiilerin görüşünü takviye cihetine gitmiştir.

 

Bezlü'l-Mechud sahibi, Hattabi'nin bu mütalaasına karşı çıkarak şöyle demektedir: "Huzeyfe hadisi, topraktan başka hiç bir şeyle teyemmümün caiz ol­madığına delil olamaz. Çünkü bu teyemmümün sadece toprakla olduğuna delalet etmez. Üstelik biz, Huzeyfe hadisinin, Ebu Zerr hadisini tefsir ettiği görüşüne katılmıyoruz. Bilakis diyoruz ki, Ebu Zer hadisinde kapalı bir ta­raf yoktur. Mesele mutlak mukayyet meselesidir. Teyemmüm konusunda esas delil Kur'an-ı Kerim'deki lafzıdır ve (sa'id) mutlak olarak "yeryüzü  " manasındadır. Kur'an'ın bu mutlak lafzını haber-i vahid ile kayıtlayarak "teyemmüm sa­dece toprakla caizdir" demek mümkün değildir.[Bezlu'I-mechud, III, 336.]

 

Hadis-i şerifin geri kalan bölümünde, yeryüzünün tamamının müslümanlar için namazgah olduğu bildirilmektedir. Bu, Hattabi'nin de ifade et­tiği gibi, Cenab-ı Hakk'ın İslam ümmetine bir ihsanıdır. Zira, önceki ümmetler, ibadet edebilmek için kilise veya havraya gitmek mecburiyetinde idiler. Müslümanlar ise, namazlarını her istedikleri yerde kılabilirler.

 

Bu hadiste "yer yüzünün tamamı namazgah kılındı" denilirken, mut­lak olarak ifade edilmiş, herhangi bir istisnada bulunulmamıştır. Halbuki bazı hadislerde, pis oldukları için veya başka mülahazalarla kabristan, kül­lük, deve ağılı, hamam vs. gibi yerlerde namaz kılınması men edilmiştir. O halde hüküm olarak, yer yüzü bazı istisnaları olmakla beraber müslümanlar için genelde namazgah kılınmıştır.

 

Hz. Nebi "Bana yer ı yüzü..." derken bu hükmün sadece kendi^ sine ait olduğunu kastetmemiştir. İfadede bir hazf vardır. Harf-i atıf ile ma­tuf hazf edilmiştir. Cümlenin tamamı, ""yer yüzü, bana ve ümmetime..." şeklindedir. Zaten hadisin diğer rivayetleri bu hususu açıkça dile getirmek­tedirler.