SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 500 >>

DEVAM: 28. Ezanın Nasıl Okunacağı

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا الْحَارِثُ بْنُ عُبَيْدٍ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَبْدِ الْمَلِكِ بْنِ أَبِي مَحْذُورَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ جَدِّهِ قَالَ قُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ عَلِّمْنِي سُنَّةَ الْأَذَانِ قَالَ فَمَسَحَ مُقَدَّمَ رَأْسِي وَقَالَ تَقُولُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ تَرْفَعُ بِهَا صَوْتَكَ ثُمَّ تَقُولُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ تَخْفِضُ بِهَا صَوْتَكَ ثُمَّ تَرْفَعُ صَوْتَكَ بِالشَّهَادَةِ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ أَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللَّهِ حَيَّ عَلَى الصَّلَاةِ حَيَّ عَلَى الصَّلَاةِ حَيَّ عَلَى الْفَلَاحِ حَيَّ عَلَى الْفَلَاحِ فَإِنْ كَانَ صَلَاةُ الصُّبْحِ قُلْتَ الصَّلَاةُ خَيْرٌ مِنْ النَّوْمِ الصَّلَاةُ خَيْرٌ مِنْ النَّوْمِ اللَّهُ أَكْبَرُ اللَّهُ أَكْبَرُ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ

 

Ebu Mahzure (r.a.)'den, demiştir ki:Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)’e; Bana ezanın okunuş usulünü öğret, dedim. Başımı okşadı ve şöyle buyurdu: "Sesini yükselterek, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu Ekber dersin. Sonra şöyle buyurdu: Sesini alçaltarak, Eşhedü en la ilahe illellah, eşhedu en la ilahe illallah, eşhedü enne Muhammeden Resulullah, eşhedü enne Muhammeden Resulullah dersin. Sonra da sesini yükseltir ve eşhedü en Ia ilahe illellah, eşhedü en lailahe illellah; eşhedü enne Muhammeden Resulullah, eşhedü enne Muhammeden Resulullah dersin.

 

Hayye ale's-salah. hayye ale's-salah; hayye ale'l-felah, hayye ale'l-felah (dersin), eğer sabah ezanı ise, es-salatü hayrun mine'n-nevm, es-Salatu hayrun mine'n-nevm" dersin (ve) Allahu ekber, Allalıu ekber, La ilahe illellah" (diye bitirirsin)

 

 

Diğer tahric: Ahmed b. Hanbel, III, 408, 409.

 

AÇIKLAMA:     Hadis-i şerifte geçen, Resul-i Ekrem'in Ebu Mahzüre'nin başını okşamasının hikmeti, mübarek ellerindeki bereketin, Ebu Mahzüre'ye de intikal ederek telkin edilen ezanı kolayca öğrenmesine vesile olmasıdır, denebilir.

 

Bu hadisenin tafsilatını İbn Mace ve Beyhakî'nin rivayetlerine göre hadisin ravisi Abdullah b. Muhayrîz şöyle nakletmekte­dir: "Ben Şam'a gitmek üzere hazırlanırken Ebu Mahzure'ye; ey amcacı­ğım; ben Şam yolculuğuna çıkıyorum, senden nasıl müezzinlik yaptığını bana anlatmanı rica ediyorum, dedim. O da bana şunları anlattı.

 

"Ben bir toplulukla beraber yolculuğa çıkmıştım. Yolun bir noktasına varınca Resulullah'ın müezzini namaza davet için Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in ya­nında ezan okumaya başladı. Biz de sırtımız müezzine dönuk olarak ezana kulak verdik. Onunla alay ederek bağıra çağıra ezanı taklid etmeye başla­dık. Resul-i Ekrem (S.A.V.) bizi işitip yanına çağırdı. O işittiğim sesler hangi­nizden geliyordu? diye sordu. Yanımdakiler de hepsi birden benî gösteriverdiler. Resul-i Ekrem hepsini serbest bıraktı fakat beni bırakmadı. Sonra da "Kalk ezan oku" dedi.'Ben de kalktım ama o ana kadar benim için dünyada en hoşlanmadığım, Resulullah (S.A.V.) ve bir de ezan okumaktı.

 

Kalktım yanına yaklaştım bana ezanın nasıl okunacağını şu şekilde öğretti: .... de, sonra tekrar bana dedi ki: "Bir de sesini yükselterek şöyle de: sonra ezan bitince beni çağırdı ve içi-gümüş dolu bir kese verdi ve, elini başı­mın ön tarafına koydu ve yüzüme, göğsüme doğru gezdirdi, ta göbeğime ka­dar getirdi ve "Allah seni mübarek kılsın, Allah seni mübarek kılsın" diye dua etti. Ben de, "Ya Resulallah beni Mekke'ye müezzin tayin etsen" de­dim. Resulü Ekrem'e karşı duyduğum kın ve nefret hislerim sevgi ve saygıya dönüşüverdi. Doğru Mekke"ye Resul-i Ekrem'in valisi Attab b. Esîd'in ya­nına geldim. Onun yanında Resul-i Ekrem (S.A.V.)'in emriyle ezan okudum.[bk. Tirmİzî, salat; Nesaî, ezan; İbn Mace, ezan]

 

İmam Tahavî'nin Şerhu Meani'l-Asar'da beyan ettiğine göre Resul-i Ekrem (s.a.v.)in Ebu Mahzure'ye şehadetleri önce hafif sesle okuttuktan son­ra bir de yüksek sesle okutmasının sebebi:Ebu Mahzure'nin şehadetleri okur­ken sesini Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in istediği gibi yükseltmemesidir. Bu sebebledir ki Resul-i Ekrem; "Yüksek sesle şehadetleri bir daha tekrarla" buyurmuş­tur. Bu inceliğe dikkat etmeyenler ezandaki tercî'i (yani şehadetlerin yüksek sesle tekrarlanarak dört kere okunmasını) ezanın aslından zannetmişlerdir.

 

Bazıları da bu tekrarın sebebi Resul-i Ekrem (S.A.V.)in yeni müslüman olan Ebu Mahzure'ye şehadeti iyice öğretmek istemesidir. Yoksa ezanın aslından şehadetlerin dört kere tekrarı (terci) yoktur.

 

İbnu'l-Cevzî ise Tahkîk isimli eserinde Ebu Mahzure (r.a.) yeni müslü­man olduğundan ezandan nefret eden arkadaşlarına ezanı öğretmesi için ken­disinin iyice şehadetleri öğrenmesi gayesiyle bu tekrarlar yapılmıştır demektedir. Zeylaî de diyor ki: "Şu üç söz mana itibariyle biribirine yakın­dır. Fakat Ebu Davud'un rivayet ettiği şu hadis, bunların üçünü de redde­der. Çünkü hadis-i şerifte ezanın kendisine öğretilmesini isteyen Ebu Mahzure (r.a.)'e Resulüllah (s.a.v.) ezanın nasıl okunacağını öğretirken bu tekrarları yapmıştır. Yani bu tekrarları, ezanın aslını teşkil eden bir unsur olarak öğ­retmiştir. Hadis-i şerifteki "Allahu ekber..." dersin" sözünden maksat "ezanı böyle okumalısın anlamında" emirdir.

 

Tercî'in hükmü 499 numaralı hadisin izahında geçti. Ancak burada ter-cî'in nasıl yapılacağı üzerinde mezheplerin görüşüne işaret etmek istiyoruz. Kitabü'l-Fıkh ale'l-Mezahibi'l-Arab'da şöyle denilmektedir.[bk. Abdurrahman el-Cezîrî, Kitabu'l-fıkh aile'l-mezahibi'I-erba'a»!, 312 (Beyrut).]

 

"Şafiîler ve Malikîler, eşhedu en la ilahe ilallah, eşhedü en la ilahe illal­lah, eşhedu enne Muhammeden Resulüllah, eşhedu enne Muhammeden Resulullah kelimelerini önce işitilebilecek kadar alçak bir sesle söyledikten sonra yüksek sesle okurlar. Ancak Malikîler önce okunan kısık seslere tercî' di­yorlarsa da Şafiîler sonra tekrarlanan yüksek seslere tercî' diyorlar."

 

Sabah namazı için okunan ezanlar'dan sonraki  "Namaz uykudan hayırlıdır" cümlesi ilave edilir. Bunun manası AHyyu'l-Karî'ye göre, "Namazdaki zevk, uykunun zevkinden daha üstün ve hayırlıdır" elemektir. Hz. Bilal (r.a.) sabah namazı vaktinin girdiğini haber vermek için Hz. Aişe'nin hücresine vardığında Cenab-ı Risalet penah'ın uykuda olduğunu Öğrenince bu mübarek lafızları telaffuz etmiş, Resul-i Ekrem de Hz. Aişe'den (r.anha) bunu duyunca ziyadesiyle mem­nun olmuş ve her sabah ezanında "hayye ale'l-f elan "dan sonra bu cümle­nin iki kere tekrarlanmasını tavsiye etmiştir. Dört mezhebe göre de sabah ezanında bu cümleleri okumak sünnettir. Buna tesvîb denir.