SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 524 >>

DEVAM: 36. Müezzini Duyan Kişinin Söyleyecekleri

 

حَدَّثَنَا ابْنُ السَّرْحِ وَمُحَمَّدُ بْنُ سَلَمَةَ قَالَا حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ عَنْ حُيَيٍّ عَنْ أَبِي عَبْدِ الرَّحْمَنِ يَعْنِي الْحُبُلِيَّ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عَمْرٍو أَنَّ رَجُلًا قَالَ يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّ الْمُؤَذِّنِينَ يَفْضُلُونَنَا فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قُلْ كَمَا يَقُولُونَ فَإِذَا انْتَهَيْتَ فَسَلْ تُعْطَهْ

 

Abdullah b. Amr'den rivayet edildiğine göre, Bir adam; Ya Resulullah (s.a.v.) müezzinler faziletçe bizi geçtiler, deyince; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) da şöyle buyurmuştur: "Onların (ezan okurken) söylediklerini sen de söyle (ezanın) sonuna erdiğinde de iste, istediğin verilir"

 

 

Diğer tahric: Ahmed b. Hanbel I, 172.

 

AÇIKLAMA:     Ashab-ı Kiramın Resul-i Ekrem (S.A.V.)e "müezzinler fazilet ve sevab bakımından bizi geçti" demeleri, müezzinliğin Allah yanındaki mertebesini çok iyi bilmelerindendir. Resul-i Ekrem (S.A.V.)'in de onlara müezzinlerin söylediği cümleleri aynen tekrarlamalarını ve sonun­da da dua etmelerini tavsiye buyurması ise, hem onlara ezana icabet sevabı kazandırmak, hem de icabetteki büyük ecir ve sevabı haber vererek gönülle­rini hoş etmek içindir. Yoksa aslında kıyamet gününde müezzinlerin eriştiği yüksek mevkiye erişmek herkese nasib olmayan büyük bir nimettir. Nitekim Müslim'in ve İbn Hibban'ın rivayet ettiği bir hadis-i şerif de şu mealdedir: "Müezzinler kıyamet günü insanlar arasında boyu en uzun olanlarıdır"[Müslim, salat] Bu hadis-i şerife bazı mutasavvıflar şöyle mana vermişlerdir: Nasıl ki dün­yada insan, kendi dışında bulunan fizik kanunlarına tabi ise, ahirette de insan imanının veya inançsızlığının şekillendirdiği kendi iç dünyasının şartlarına tabidir. İşte bu sebeble dünyada bir ışık yandığı zaman o ışığın ulaştığı her yüz o ışıkla aydınlanır. Ahirette ise, kafir üzerine beyaz bir elbise giyse küfrünün zulmetiyle bir anda o elbise kömür gibi simsiyah kesilir, kalbi iman nuruyla aydınlanmış mü'min ise, tamamen bunun tersidir. Dışındaki zulmet, içindeki nuraniyetle aydınlığa dönüşür.

 

İşte ümmetlerin kıyametin dehşetinden döktüğü ecel terleri diz kapak­larına çıktığı ve diz kapağından aşağısı görünmediği için de boyları kısaldığı halde, müezzinler bu ter denizinden etkilenmezler ve herkesten daha uzun görünürler. Halbuki dünya şartlarına göre gelen bir selden herkes aynı derecede etkilenir.

 

Taberanî'nin Evsafında rivayet ettiği bir hadis-i şerifte de Resulullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur: "Allah (c.c.)'ın en sevgili kullarının, namaz vakitlerini tesbit edip de ezan okumak için ay ve güneşi takib edib duran müezzinler olduğuna dair yemin etsem yeminimde isabet etmiş olurum."[el-Heysemî, Mecma'uz-zevaid, 326.]

 

Yine Taberanî'nin el-Mu'cemu'l-Kebîr'inde rivayet ettiği bir hadis-i şe­rifte de Efendimiz şöyle buyuruyor: "Üç kişi vardır ki bunlar kıyamet gü­nünde misk yığınlarının üzerinde bulunurlar, herkesin kıyametin dehşeti karşısında korkuyla kendinden geçtiği anda bunlar rahattırlar : (1) Allah'ın rızasından ayrılmayan ve Allah katında bulunan sevaba nail olmak için Kur'an öğrenen kimse, (2) Allah'ın rızasına ve Allah katında bulunan sevaba nail olmak için hergün beş vakit ezan okuyan kişi, (3) Dünyadaki köleliği kendi­sini Rabbine itaattan alıkoymayan köle"

 

Yine Buhari Tarih'inde ve Taberanî'nin Evsafında İbn-i Abbas'tan ri­vayet edilen şu hadis-i şerif müezzinin hakiki değerini ortaya koymaktadır. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e birisi gelerek: Bana bir yol göster ki Cennete girmeme vesile olsun, dedi, Resulullah da: "Müezzin ol" buyurdular. O zat yapamam deyince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "İmam ol" Ona da muktedir değilim, cevabına karşılık Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Birinci safta namaz kılanlardan ol" buyurdu.