SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 574 >>

بَاب فِي الْجَمْعِ فِي الْمَسْجِدِ مَرَّتَيْنِ

55. Bir Mescidde İki Defa Cemaat Yapılmas

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ حَدَّثَنَا وُهَيْبٌ عَنْ سُلَيْمَانَ الْأَسْوَدِ عَنْ أَبِي الْمُتَوَكِّلِ عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَبْصَرَ رَجُلًا يُصَلِّي وَحْدَهُ فَقَالَ أَلَا رَجُلٌ يَتَصَدَّقُ عَلَى هَذَا فَيُصَلِّيَ مَعَهُ

 

Ebu Said el-Hudrî'den; rivayet edilmiştir; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tek başına namaz kılan bir adam gördü ve şöyle buyurdu: "Şu adam'a onunla beraber namaz kılarak tasaddukta bulunacak (iyilik edecek) kimse yok mu?"

 

 

Diğer tahric: Tırmizî, mevakît; Ahmed b. Hanbel, III, 45; Darakutnî, Sünen.

 

AÇIKLAMA:     Tirmızî deki rivayet aynı manayadır. Ayrıca Tirmizî'nin rivayetinde "Bir adam kalktı ve onunla namaz kıldı" Ahmed'ın rivaye­tinde "Oradakilerden bir adam kalktı ve onunla beraber namaz kıldı" ziyadeleri vardır. Şevkanî bu zatın Hz. Ebu Bekr olduğunu söyler.

 

Hadis-i şerifte zikredilen adamın kim olduğu belli değildir.Bu sahabînin kıldığı namaz, Ahmed b. Hanbel ve Darakutnî'nin rivayetlerinden anlaşıldığına göre öğle namazıdır.

 

Resulullah (s.a.v.) tek başına namaz kılan bu sahabî ile beraber namaz kılmayı "sadaka" olarak isimlendirmiştir. Çünkü onunla namaz kılan kişi >bir iyilik yapmış olacaktır. Buharî'nin Cabir'den, Müslim'in de Huzeyfe' den yaptıkları bir rivayette Resulullah (s.a.v.) "Her iyilik sadakadır" buyurmuştur.

 

Bu bab, adından da anlaşılacağı gibi bir mescidde aynı vakitte birden fazla cemaatin yapılması ile ilgilidir. Mesele, mezhebler arasında oldukça ih­tilaflı ve üzerinde çok konuşulan bir meseledir.

 

Hulasası şudur: Tirmizî bu hadis-i şerifi verdikten sonra şöyle der: "Cemaatle namaz kılınan bir camide tekrar cemaat yapılmasında beis yoktur, ki bu sahabî ve tabiî alimlerinin bir çoklarının da görüşüdür."

 

Nitekim bu hadisin zahiri de buna delalet etmektedir. İbn Mes'ud, Enes, İshak, İbnü'l-Munzir, Davud, Ahmed b. Hanbel ve İbn Hazm bu görüşte­dir. Ancak Hanbelîlere göre sadece Mescid-i Haram'la, Mescid-i Nebevî'de aynı vakitte cemaatin tekrarı mekruh, diğer mescidlerde mubahtır.

 

Malikilere göre camide muayen bir imam varsa bu imamın namazı kıl­dırmasından sonra ikinci bir cemaat yapılması mekruhtur. Çünkü bu ilk ce­maatin azalmasına sebeb olur.

 

Şafiilere göre caminin muayyen bir imamı yoksa, cami ister iki tarafın­da kapı olup insanların içinden gelip geçtiği bir cami olsun, ister böyle ol­masın, cemaatin tekrar edilmesi mekruh değildir. Caminin tayin edilmiş bir îmamı varsa ve cami insanların içinden gelip geçtiği cinsten bir cami değilse, o zaman aynı vakit için cemaatin tekrarı mekruhtur.

 

Nevevî'nin beyanına göre caminin muayyen bir imamı varsa ve cami, için­den herkesin gelip geçtiği bir cami ise, imamın gelme vakti geçmediği müd­detçe, bir başkasının cemaatin önüne geçerek namaz kıldırması da mekruhtur.

 

Bu konuda Hanefî mezhebi ulemasının görüşlerini de şu şekilde özetle­yebiliriz: Buharı şarihi Aynî şöyle der: Bir mescidde o mahalle halkından başkaları (caminin devamlı cemaati dışındakiler) ezan okuyup kamet getire­rek namazı cemaatle kılsalar, o mahalle halkı (caminin devamlı cemaati)nin tekrar cemaat yaparak namaz kılmalarında beis yoktur. Bir camide o cami­nin devamlı cemaati veya bu cemaatten bazıları ezan okuyup kamet ederek namazı cemaatle kılsalar sonradan gelenlerin tekrar cemaat yapmaları mek­ruhtur."

 

Dürru’l-Muhtar'da, yukarıda Aynî'den nakledilen hususlara ilave ola­rak, cami, içinden herkesin gelip geçtiği biçimde bir cami olursa veya muayyen bir imamı ve müezzini yoksa aynı vakit için cemaatin tekrarının bu kerahetin dışında olduğu kaydedilmektedir. Kafî'deki "caiz değildir", Mecma'daki "mubah olmaz" ve Camiü's-Sağîr Şerh'indeki "o bidattir" ifade­lerine istinad ederek tahrimen mekruh olduğu da söylenir.

 

Münye'de ise, caminin vasfı ayırd edilmeden "Camide tayin edilmiş bir imam ve müezzin varsa, cemaatin tekrarı mekruh, yoksa mekruh değildir" denilmektedir.

 

Eğer mahalle mescidinde cemaatle kılınan namaz ezansız olarak kılınmışsa cemaatin tekrarı ittifakla mekruh değildir.

 

İkinci defa cemaat yapılmasının mekruh görülüşünün hikmeti yukarı­da işaret edildiği gibi cemaatin azalmasına meydan vermemektir.

 

Ebu Yusuf’tan, ikinci cemaat çoksa mekruh, ama üç dört kişi gibi az olduğunda mekruh değildir, şeklinde bir rivayet vardır.

 

Camide cemaatle namaz kılınırken o cemaata dahil olmayıp ikinci bir cemaat kurma bütün ulemanın ittifakıyla caiz değildir.

 

Eğer ikinci cemaat birinci cemaat şeklinde olmazsa mekruh değildir. Aksi takdirde mekruhtur. Sahih olan da budur. İkinci imamın mihrabdan uzak bir yerde durmasiyla birinci cemaatin duruş şeklinden farklılık meyda­na gelmiş olur. Tatarhani'ye de Velvaliciye'den naklen; "Biz de bununla amel ederiz" denmektedir. ibn abidin, Haşiyetu Reddi'l-Muhtar, (ist. 1984 tıpkı baskısı) I, 553.