SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 582 >>

بَاب مَنْ أَحَقُّ بِالْإِمَامَةِ

60. İmamlığa Kim Daha Layıktır

 

حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنِي إِسْمَعِيلُ بْنُ رَجَاءٍ سَمِعْتُ أَوْسَ بْنَ ضَمْعَجٍ يُحَدِّثُ عَنْ أَبِي مَسْعُودٍ الْبَدْرِيِّ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَؤُمُّ الْقَوْمَ أَقْرَؤُهُمْ لِكِتَابِ اللَّهِ وَأَقْدَمُهُمْ قِرَاءَةً فَإِنْ كَانُوا فِي الْقِرَاءَةِ سَوَاءً فَلْيَؤُمَّهُمْ أَقْدَمُهُمْ هِجْرَةً فَإِنْ كَانُوا فِي الْهِجْرَةِ سَوَاءً فَلْيَؤُمَّهُمْ أَكْبَرُهُمْ سِنًّا وَلَا يُؤَمُّ الرَّجُلُ فِي بَيْتِهِ وَلَا فِي سُلْطَانِهِ وَلَا يُجْلَسُ عَلَى تَكْرِمَتِهِ إِلَّا بِإِذْنِهِ قَالَ شُعْبَةُ فَقُلْتُ لِإِسْمَعِيلَ مَا تَكْرِمَتُهُ قَالَ فِرَاشُهُ

 

Ebu Mes'ud el-Bedri (r.a.)'den; demiştir ki: ''Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cemaate Allah'ın Kitabını en iyi okuyanları ve okumada en kıdemlileri imam olur. Eğer okumada müsavi iseler, hicret bakımından en kıdemlileri, eğer hicrette de eşitseler, yaşça en büyükleri onlara imam olsun. Kişiye evinde ve idaresi altında bulunan yerde (makamında) imam olunmaz, evinde tekrimesi üzerinde oturulumaz, izni olursa başka."

 

Şu'be dedi ki: Ben İsmaile "kişinin tekrimesi nedir?" diye sordum. O da, "yatağıdır" dedi.

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan; Müslim, mesacid; Tirmizi, salat, edeb, mevakit; Nesai, imame; kıble; ibn Mace, ezan ikame; Ahmed b. Hanbel.HI, 48, 51, 84, 163, 475; IV, 118. 121. 122; V, 71, 272; Hakim el-Müstedrek, I, 243.

 

AÇIKLAMA:     Bu hadis-i şerifte imamlığa layık olmanın en başta gelen ölçüsü olarak belirtilen "Allah'ın Kitabını en iyi okumak" cümlesinin manası, Kur'an-ı Kerimi tecvid kaidelerine göre en güzel okumak demektir. "Okumada en kıdemli olmak" cümlesinin manası ise, "Kur'an-ı Kerimi daha çok ezberlemiş olmak" demektir. Bu hadis-i şerifi Buhari'den başka bütün Kütüb-ü Sitte sahıbieri, "İmamet" bahsinde rivayet etmişlerdir. Nesai'de "hicrette eşitseler, sünneti en iyi bilenler ... " kaydı bulunmaktadır. Hakim ise el-Müstedrek'te, "Sünneti en iyi bilenler" yerine "en fakih olanlar" cümlesini rivayet etmiştir.

 

"Hicret bakımından en kıdemli olmak" cümlesinin manası, Mekke fethedilmeden önceki zamanlarda Mekke'den Medine'ye daha önce göç etmiş olmaktır. Bu dönemlerde Mekke küfr diyarı olduğundan bir an önce, İslam diyarı olan Medine'ye göç edenler ilim ve irfan bakımından daha gelişmiş olduklarından göç etmeyenlere nisbetle imamlığa daha layık görülmüşlerdir. Ancak Mekke fethedildiktene sonra orası da İslam diyarı olduğundan Resul-i Ekrem Efendimiz; Artık Mekke de Medine gibi şereflidir. Bundan sonra Medine'ye göç etmeye gerek yoktur, anlamında (....) "Fetihten sonra hicret yoktur" buyurmuşlardır. Tahric: Buhari, sayd 10; cihad 1,27,194; menakıbü'l-ensar 45, meğazl 53; Müslim, imare 86; Tirmizı, siyer 33; Nesai, beyat 15; İbn Mace, keffarat 12; Darimi, siyer 69; Ahmed b. Hanbel, I, 226, 266,316,355; II, 215; III, 22,401,431,468,469; V, 81,187; VI, 466.

 

Yine bu hadis Mekke'den Medine'ye hicretin sona erdiğini haber vermektedir. Küfür diyarından İslam diyarına olan hicretler ise, kıyamete kadar devam edecektir. Bu bakımdan küfür diyarından İslam diyarına daha önce göç edenler, daha sonra göç edenlere nisbetle imamlığa daha layık sayılacaklardır. İslam alimlerinin büyük çoğunluğu bu görüştedir.

 

İbn Melek ise, Mekke'nin fethinden sonra ancak günahları terk anlamına gelen manevi hicretin söz konusu olabileceğini, yoksa bir diyarı terk ederek başka bir diyara yerleşmenin söz konusu olamayacağını savunmuştur.

 

Netice olarak bu mevzuda mezheb imamlarının görüşleri şöyledir:

 

Hanefilere göre: Bir toplum içerisinde imamlığa en layık olanlar sünneti en iyi bilenleridir. Eğer bu noktada müsavi olurlarsa, Allah'ın Kitabını en iyi okuyanları, bunda da müsavi olurlarsa, en ziyade vera ve takva sahibi olanları, bunda da müsavi olurlarsa en yaşlı olanları imam olur.

 

Her ne kadar hadiste ilk aranacak vasıfın Kur'an-ı Kerim'i en iyi okumak olduğuna işaret buyurulmuşsa da ashab-ı kiram zamanında en iyi Kur'an okuyanlar aynı zamanda dinin ahkamını en iyi bilenlerdi. Sonraları hal değişmiştir. Onun için Hanefiyye uleması sünneti yani ahkamı en iyi bilenin imamlığa en layık olduğunu söylemişlerdir.  [bak: 588.hadis]

 

Bununla beraber imam Ebu Yusuf'dan bir rivayete göre en iyi Kur'an okuyan imamlığa en layık olan kimsedir.

 

Şafiiler ile Malikilere göre, hükümdar veya onun vekili olan vali ve benzeri kimselerin, kendilerinden daha layığı bulunduğu halde imam olmaları bendubtur. O yoksa ev sahibine gelir, o da layık değilse cemaat aralarından en fakih olanını seçerler. Çünkü namazda lazım olan kıraat miktarı malum ve mahduttur. Onu herkes bilir. Fıkıh meseleleri ise, herkesin bileceği şekilde mahdud değildir. Bazan namazda öyle hal arız olur ki onun hali yolunu ancak fıkhi meseleleri iyi bilen kimse bulabilir. Bundan dolayıdır ki Peygamber (s.a.v.) namazda imam olmak üzere ashabı arasından Ebu Bekr (r.a.)'ı seçmiştir.

 

Halbuki ashab içerisinde Hz. Ebu Bekr (r.a.)'den daha güzel Kur'an-ı Kerim okuyanlar bulunduğunu bizzat Resulullah (s.a.v.) beyan etmiştir.

 

Nevevi'nin beyanına göre, Şafiilerden bazıları vera' sahibini, fakihe en iyi Kur'an okuyana tercih etmişlerdir. Çünkü imamlıkta gözetilen gaye herkesten ziyade vara ve takva sahibi kimselerle gerçekleşebilir.

 

Vera' ile takva arasında fark vardır. Takva: Haram olan şeylerden sakınmaktır. Vera ise, haramın da ötesinde şüpheli olan şeylerden bile sakınmaktır.

 

Hanbelilere göre: imamlığa en layık olan, fıkhı en iyi bilen sonra Kur'an'ı en iyi okuyandır.Bu hususta müsavi olurlarsa, hicret bakımından kıdemli olan tercih edilir.

"Bir kimseye evinde ve idaresi altında bulunan yerde imam olunamayacağı" cümlesi üzerinde ulema şu görüşleri ileri sürmüşlerdir: "Ev sahibi, bir meclisin hakimi ve mescidin imamı, imamlık hususunda başkalarına tercih edilir. isterse başkaları fıkıh kıraat, vera vs. bakımIardan ondan daha üstün olsunlar. Ev sahibi dilerse imam olur, dilerse imamlığa başkasını geçirir. Bu hususta yetki kendisinindir.

 

Ancak bu meselede her mezhebin kendilerine göre ayrıntılı görüşleri vardır. Bunları fıkıh kitabIarından öğrenmek mümkündür .