SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 397 >>

بَاب فِي وَقْتِ صَلَاةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَكَيْفَ كَانَ يُصَلِّيهَا

3. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Namaz Kıldığı Vakit Ve Namazı Kılış Şekli

 

حَدَّثَنَا مُسْلِمُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ عَنْ سَعْدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ عَمْرٍو وَهُوَ ابْنُ الْحَسَنِ بْنِ عَلِيِّ بْنِ أَبِي طَالِبٍ قَالَ سَأَلْنَا جَابِرًا عَنْ وَقْتِ صَلَاةِ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ كَانَ يُصَلِّي الظُّهْرَ بِالْهَاجِرَةِ وَالْعَصْرَ وَالشَّمْسُ حَيَّةٌ وَالْمَغْرِبَ إِذَا غَرَبَتْ الشَّمْسُ وَالْعِشَاءَ إِذَا كَثُرَ النَّاسُ عَجَّلَ وَإِذَا قَلُّوا أَخَّرَ وَالصُّبْحَ بِغَلَسٍ

 

Hz. Hüseyin'in oğlu olan Muhammed b. Amr'dan, demiştir ki: Cabir'e Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in namaz kıldığı vakitleri sorduk, şu cevabı verdi: Öğleyi zeval vaktinden sonra, ikindiyi güneş canlı (parlak) iken, akşamı güneş battığı zaman kılardı. Yatsıyı, cemaat kalabalık olduğunda acele eder, az olduğunda da te'hir ederdi. Sabah namazını da alaca karanlıkta kılardı.

 

 

Diğer tahric: Buhari, mevakit; Müslim, mesacid; Nesai, mevakit

 

AÇIKLAMA:     Hadiste geçen Hacira kelimesi zeval vaktinden sonra güneşin hararetinin şiddetli olduğu zamandır. Bu kelime hecr veya hicret kökünden alınmıştır. Bu vakitte insanlar sıcağın şiddetinden dolayı çalışmayı terkettikleri için bu ad verilmiştir.

 

"canlı" kelimesinden maksat da güneşin hararetinin devam etmesi veya renginin parlaklığını muhafazası hali demektir.

 

Bu hadisin Müslim'deki rivayetinden anlaşıldığına göre, Hz. Cabir'e sorulan bu soru Haccac'ın Medine'ye geldiğinde namaz vakitlerini geciktirmesi üzerine vaki olmuştur.

 

Bu hadis Hz. Peygamberin öğle namazını ilk vaktinde kıldığına işaret etmektedir. Aynı manayı ifade eden başka hadisler olduğu gibi, Ebu Zer, Ebu Said, Ebu Hureyre ve Ebu Musa'dan rivayet edilen ve yaz aylarında öğleyi ortalık serinleyinceye kadar te'hir etmeyi tavsiye eden hadisler de vardır Muğire b. Şu'be'nin rivayet ettiği: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize öğleyi zevalden sonra kıldırdı" hadisi ile "muhakkak sıcağın şiddeti Cehennem'in kaynamasındandır. Namazı serine bırakınız" mealindeki hadis de bu cümledendir.

 

Muğire'nin rivayeti Hz. Peygamberin öğleyi zeval vaktinden hemen sonra kılmaya itina ettiğine dair rivayetlerin neshedildiğini göstermektedir.

 

Fahr-i Kainat Efendimiz yatsı namazını da cemaatin durumuna göre bazan ilk vaktinde, bazan da geciktirerek kılardı. Efendimizin bu farklı tatbikatı ulema arasında efdal vaktinin tayini hususunda ihtilaflara yol açmıştır. İbn Dakiki'l-iyd ihtilaflar konusunda şunları söyler: "Yatsı hakkında ulema ihtilaf etmişlerdir. Bir grup onun takdimini efdal görmüştür. Şafii mezhebinin zahiri budur. Bir grub da te'hirini efdal bulur. Bir kısmı ise, cemaat toplanmışsa acele etmeyi, toplanmamışsa te'hiri daha faziletli kabul etmiştir. Bu, Malikilerden bir kavildir. Bir başka grup ise, Ramazanda ve kışın yatsıyı te'hir etmenin diğer zamanlarda erken kılmanın daha efdal olduğu görüşünü benimsemişlerdir."

 

Bu konuda Hanefilerin görüşü 393. hadisin şerhinde beyan edilmiştir.