SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 401 >>

DEVAM: 4. Öğle Namazının Vakti

 

حَدَّثَنَا أَبُو الْوَلِيدِ الطَّيَالِسِيُّ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنِي أَبُو الْحَسَنِ قَالَ أَبُو دَاوُد أَبُو الْحَسَنِ هُوَ مُهَاجِرٌ قَالَ سَمِعْتُ زَيْدَ بْنَ وَهْبٍ يَقُولُ سَمِعْتُ أَبَا ذَرٍّ يَقُولُ كُنَّا مَعَ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَأَرَادَ الْمُؤَذِّنُ أَنْ يُؤَذِّنَ الظُّهْرَ فَقَالَ أَبْرِدْ ثُمَّ أَرَادَ أَنْ يُؤَذِّنَ فَقَالَ أَبْرِدْ مَرَّتَيْنِ أَوْ ثَلَاثًا حَتَّى رَأَيْنَا فَيْءَ التُّلُولِ ثُمَّ قَالَ إِنَّ شِدَّةَ الْحَرِّ مِنْ فَيْحِ جَهَنَّمَ فَإِذَا اشْتَدَّ الْحَرُّ فَأَبْرِدُوا بِالصَّلَاةِ

 

Ebu Zer (r.a.) şöyle demiştir: Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraberdik. Müezzin öğle ezanını okumak istedi. Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); “Serinliğe bırak" buyurdu.

 

Biraz sonra müezzin yine ezanı okumak istedi. Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biz tepeciklerin gölgesini görünceye kadar iki veya üç defa; “Serinliğe bırak, şüphesiz sıcağın şiddeti cehennemin kükremesindendir. Sıcak şiddetlendiği zaman namazı serinliğe bırakınız" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Buhari, mevakît; ezan; Müslim, mesacid; Tirmizî, mevakît; Nesai, mevakît; Ahmed b. Hanbel, II, 29, 238, 256, 266, 285, 318.

 

AÇIKLAMA:     أَبْرِدْ  "İbrad", Hattabi'nin bildirdiğine göre, "sıcağın öğle vaktindeki şiddetinin kırılmasıdır. Çünkü öğle vaktindeki şiddetli sıcağa nisbetle sıcağın biraz kırılması soğumak sayılır. Öğle namazını serinliğe bırakmaktan maksat, akşam serinliğine bırakmak değildir. Çünkü bu şekildeki bir anlayış bütün imamların görüşlerinden dışa çıkmayi gerektirir.

 

Kadı Iyad'ın beyanına göre, ashabın tepeciklerin gölgelerini görmeleri, namazı geciktirme surelerinin uzunluğunu gösterir. Zira küçük tepelerin gölgesi, ancak güneş iyice yıkılıp gölge uzadıktan sonra mümkün olabilir. Dik olarak dikilmiş şeylerin gölgesi ise, gölgenin en kısa olduğu anlarda bile görülebilir.

 

Ulema öğle namazını serinliğe bırakmanın süresinde görüş birliğinde değildirler. Bazıları gölge zeval gölgesinden sonra bir Zira, bazıları boy'un bir katı, üçte biri, bazıları da yarısı oluncaya kadar te'hir edilir demişlerdir.

 

Namazı bu şekilde geciktirmenin meşru oluşunun illeti, Efendimizin tabiriyle "sıcağın şiddetinin, cehennem'in kükremesi" olduğundan dolayıdır. Ulema, Cehennem'in kükremesi  hususunda iki değişik görüş beyan etmiştir:

 

1. Bu bir teşbih ve temsildir. Yani öğle vaktinin sıcağı cehennemin kükremesi gibi şiddetli olur.

 

2. Bu söz hakiki manasında kullanılmıştır. Öğle vaktindeki şiddetli sıcak cehennem'in kükremesinin tesiri iledir. Nevevi, bu görüşü savunanlardandır.

 

Öğle namazının ortalık serinleyinceye kadar te'hir edilmesinin hikmetinin ne olduğunda da ihtilaf edilmiştir. Bir kısım ulemaya göre, geciktirme meşakkati defetmek içindir. Çünkü sıcak, huşua manidir. Diğer bazılarına göre sıcağın şiddetlendiği bu vaktin, azabın yayılma vakti olmasıdır. Bu görüşü destekler mahiyette hadis de vardır.

 

Ancak burada şöyle bir soru hatıra gelebilir: Namaz rahmete sebeptir, onu kılmak azabın define vesiledir. Dolayısıyla böyle bir zamanda namazı terk etmek değil de, azabı def için namaz kılmak daha muvafık olmaz mı? Hz. Peygamber niçin bu vakitte namazı terketmeyi emretmiştir?

 

Bu soruya Ebu'l-Feth el-Ya'muri şu cevabı vermiştir: Ta'lil şeriat sahibi tarafından gelmişse manası anlaşılmasa bile kabulü gerekir. Burada namazı serinliğe bırakmaktaki hikmeti bizzat Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber vermiştir. Öyleyse nedenini araştırmak lüzumsuzdur.

 

Hadisin zahiri öğle namazını serinletmenin vacip olduğuna delalet eder. Kadı Iyad'ın bildirdiğine göre ulemanın bazıları bu görüştedir.

 

Cumhura göre buradaki emir, nedb'e hamledilir (yani adab'tan olan bir sünnettir). Sıcak günlerde namazı serin vakte kadar te'hir menduptur. Hanefilerden Hidaye sahibi el-Merğinani; "Öğle namazını yaz günlerinde serinliğe bırakmak, kışın ise, ilk vakitte kılmak müstehabtır" der. Cumhurun görüşü de budur.

 

Nesai'nin Enes'ten rivayet ettiği: "Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sıcak olduğu zaman öğleyi serin vakte bırakır, serin günlerde de acele ederdi" mealindeki hadis bu görüşü takviye etmektedir.

 

Üzerinde durduğumuz hükmün sadece cemaate mi mahsus, yoksa münferid kılanlara da şamil mi olduğu konusu ihtilaflıdır. Hadisin zahirine göre cemaatle, münferid kılan arasında fark yoktur. Ahmed, İshak, İbn Munzir ve Kufe'liler bu görüşü benimsemişlerdir.

 

Malikilerin çoğunluğu münferid için namazı ilk vaktinde kılmanın efdal olduğunu söylerler.

 

İmam Şafii'ye göre bu hüküm, sıcak bölgelere ve cemaat mescide uzaktan geldiği durumlara mahsustur. Toplu halde olurlarsa veya camiye gölgeden gelme imkanları varsa, ilk vaktinde kılmak efdaldir. Ancak hadisin zahiri bu anlayışa pek müsait değildir.

 

Bu ve bundan evvelki babdaki hadislerin şerhinde de yeri geldikçe temas edildiği gibi, bu hadisin ifade ettiği hükmün tam zıddını ifade eden ve öğle namazını ilk vaktinde kılmayı tavsiye eden hadisler de vardır. Hadisler arasındaki bu ihtilafı te'lif veya te'vil bakımından ulema çok ve çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. Daha önce bunların bir kısmına işaret edildiği için burada birşey eklemeye lüzum görülmemiştir.

 

HADİS'TEN ÇIKAN BAZI HÜKÜMLER:

 

1. Sıcağın şiddetli olduğu günlerde öğle namazı ezanını ortalık serinleyimceye kadar geciktirmek meşrudur.

2. Bir soruya cevap veren kişi o cevabın hikmetini de beyan etmelidir.