DEVAM: 40. Sarmısak
Yemek
حَدَّثَنَا
شَيْبَانُ
بْنُ
فَرُّوخَ
حَدَّثَنَا
أبُو هِلَالٍ
حَدَّثَنَا
حُمَيْدُ بْنُ
هِلَالٍ عَنْ
أَبِي
بُرْدَةَ
عَنْ الْمُغِيرَةِ
بْنِ
شُعْبَةَ
قَالَ
أَكَلْتُ ثُومًا
فَأَتَيْتُ
مُصَلَّى
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
وَقَدْ
سُبِقْتُ بِرَكْعَةٍ
فَلَمَّا
دَخَلْتُ
الْمَسْجِدَ وَجَدَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
رِيحَ
الثُّومِ
فَلَمَّا قَضَى
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
صَلَاتَهُ
قَالَ مَنْ
أَكَلَ مِنْ
هَذِهِ
الشَّجَرَةِ
فَلَا
يَقْرَبَنَّا
حَتَّى
يَذْهَبَ رِيحُهَا
أَوْ رِيحُهُ
فَلَمَّا
قُضِيَتْ الصَّلَاةُ
جِئْتُ إِلَى
رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَقُلْتُ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
وَاللَّهِ
لَتُعْطِيَنِّي
يَدَكَ قَالَ
فَأَدْخَلْتُ
يَدَهُ فِي
كُمِّ قَمِيصِي
إِلَى
صَدْرِي
فَإِذَا
أَنَا
مَعْصُوبُ
الصَّدْرِ
قَالَ إِنَّ
لَكَ عُذْرًا
Muğîre b. Şu'be'den
rivayet olunmuştur: Bir gün sarımsak yiyip (namaz kılmak üzere) Nebi
(s.a.v.)'in mescidine varmıştım, (Ben) mescide girince Nebi (s.a.v.) (herhalde
benden) bir koku hissetti(ki), namazını bitirince; "Her kim şu (sarmısak
ismi verilen) bitkiyi yerse kokusu (kendisinden iyice) gidinceye kadar
(mescidimize) yaklaşmasın" buyurdu.
Namazı tamamlayınca
yanına varıp; Ey Allah'ın Rasûlü, Allah için elini bana vereceksin, dedim.
(Elini lütfedip bana verdi, ben de) elini (tutup) yenimin arasından göğsüme
götürdüm. O sırada ben göğsü sarılı idim. (Göğsümün sarılı olduğunu anlayınca);
"Senin özrün var" buyurdu.
İzah; 3829 da.