SAHİH-İ MÜSLİM |
SALAT |
109- YOLCULARIN NAMAZI
VE NAMAZIN KISALTILMASI BABI
İlim adamları yolculukta
namazın kısaltılması hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Şafii, Malik b. Enes ve
ilim adamlarının çoğunluğu namazı kısaltarak kılmak da, tam olarak kılmak da
caiz olmakla birlikte kısaltmak daha faziletlidir, demiştir. Mezhebimizde başka
bir görüşe göre ise tam kılmak daha faziletlidir. Bir diğer görüşe göre ise her
ikisi arasında fark yoktur. Sahih ve meşhur olan ise, kısaltarak kılmanın daha
faziletli olduğudur.
Ebu Hanife ve pek çok
fukaha şöyle demektedir: Kısaltarak kılmak vaciptir, tamamlamak caiz değildir.
Bu kanaat sahipleri bu hadisin ve Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in da, ashab-ı
kiram'ın da fiili uygulamalarının çoğunluğunun hep namazı kısaltarak kılmaları
olduğunu delil gösterirler.
Şafii ve ona uygun
kanaat belirtenler ise Müslim'in Sahihinde ve başka kaynaklarda meşhur birtakım
hadisleri delil göstermişlerdir. Buna göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte sahabe-i kiram yolculuk yapmakla birlikte kimileri
namazını kısaltır, kimileri tamamlar, kimileri oruçlu olur, kimileri oruçlu
olmazlar. Bununla birlikte biri diğerini ayıplamazdı. Ayrıca Osman r.anh'ın da
Aişe r.anha'nın ve başkalarının da namazlarını tam kıldıklarını,
kısaltmadıklarını delil göstermişlerdir. Ayrıca aziz ve celil olan Allah'ın:
"Namazı kısaltarak kılmanızda sizin için bir vebal yoktur." (Nisa,
101) buyruğunun zahirinden anlaşılan da budur. Bu buyruk vebalin kaldırılmasını
ve bunun mübah olmasını gerektirmektedir.
"Namaz iki rekat
olarak farz kılındı" anlamında gelecek hadisin anlamı ise bu kadarı ile
yetinmek isteyen kimseler için iki rekat olarak farz kılındı sonra ikamet
halinde olanın kılacağı namaza kesin emir olmak üzere iki rekat daha ilave
edildi, sefer namazı ise kısaltmak caiz olmak üzere olduğu gibi bırakıldı ama
tamamlamanın caiz olduğunun delilleri de sabit olduğuna göre onları kabul etmek
ve şeriatın delillerini bir arada telif etmek icab etmiştir.
1568- Bize Yahya b.
Yahya tahdis edip dedi ki: Malik'e Salih b.
Keysan'dan diye
naklettiği rivayeti okudum. O Urve b. ez-Zubeyr'den, o Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in zevcesi Aişe'den şöyle dediğini nakletti: Namaz (önceleri) ikamet
halinde de, sefer halinde de ikişer rekat, ikişer rekat olarak farz kılındı
sonra sefer namazı olduğu gibi bırakıldı, ikamet halinde kılınan namaza ilave
yapıldı."
Diğer tahric: Buhari,
350; Ebu Davud, 1198; Nesai, 454
1569- Bana Ebu't-Tahir
ve Harmele b. Yahya da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb, Yunus'tan tahdis
etti. O İbn Şihab'dan şöyle dediğini nakletti: Urve b. ez-Zubeyr'in bana tahdis
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Aişe r.anha şöyle
dedi: Allah namazı farz kıldığı zaman (ilk olarak) ikişer rekat olarak farz
kıldı sonra ikamet halinde onu tamamladı. Böylelikle yolculuk namazı ilk farz
hali ile bırakılmış oldu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
1570- Bana Ali b. Haşrem
de tahdis etti. Bize İbn Uyeyne, ezZühri'den haber verdi, o Urve'den, o
Aişe'den rivayet ettiğine göre namaz ilk ikişer rekat olarak farz kılındı sonra
sefer namazı olduğu gibi bırakıldı, ikamet halindeki namaz tamamlandı.
Zühri dedi ki: Bunun
üzerine Urve'ye: Peki Aişe neden yolculukta namazını tam kılıyor dedim. O: O da
Osman'ın yaptığı tevil gibi tevilde bulundu, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
1090; Nesai, 452
AÇIKLAMA: (1568)
"Namaz ikamet halinde ikişer rekat, ikişer rekat farz kılındı..."
İlim adamlarının yolculukta
namazı kasretmek ile ilgili farklı görüşlerine dair açıklama az önce geçti.
(1570) Bunun üzerine
Urve'ye: "O halde neden Aişe yolculukta namazını tam kılıyor dedim ...
" İlim adamları her ikisinin bu husustaki tevillerinin ne şekilde olduğu
hususunda farklı görüşlere sahiptir. Muhakkiklerin benimsedikleri doğru (sahih)
açıklamaya göre her ikisi de namazı kısaitmayı da caiz görmüşlerdir,
tamamlamayı da. Böylelikle her ikisi iki caizden birisi olan tamamlamayı
almışlardır.
Bir görüşe göre de Osman
müminlerin imamı, Aişe de onların annesidir.
Bu sebeple onlar (nerede
olurlarsa olsunlar) kendi evlerinde gibidirler. Ancak muhakkikler bunu her
ikisine göre bu şekilde davranmak Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in daha
çok hakkı olduğunu söyleyerek çürütmüşlerdir. Ebu Bekr ve Ömer -Allah ikisinden
de razı olsun- için de bu böyledir.
Bir diğer açıklar:naya
göre de bunun sebebi Osman r.a.'ın Mekke'den evlenmiş olması idi fakat
muhakkikler bunu da Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zevceleri ile
birlikte yolculuk yapmış olmakla birlikte namazını kısaltarak kıldığını
söyleyerek çürütmüşlerdir ..
Bir diğer görüşe göre
böyle yapmasının sebebi beraberinde bulunan bedevilerin namazın mukimken de,
yolcu iken de iki rekat farz olduğunu sanmalarını önlemekti. Ancak bunu böyle
anlama ihtimali Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in döneminde de vardı.
Halbuki Osman r.a. zamanında namazın durumu öncekinden çok daha ileri derecede
şöhret kazanmış ve bilinir olmuştu, diyerek çürütmüşlerdir.
Bir diğer açıklamaya
göre bunun sebebi Osman r.anh'ın hac ettikten sonra Mekke'de ikamet etmeyi
niyet etmiş olmasıdır. Bunu da Mekke'de ikamet etmek muhacir olanlara üç günden
fazla haramdır diyerek çürütmüşlerdir.
Diğer bir açıklama ise
Osman'ın Mina'da bir arazisinin bulunması buna sebepti. Bunu da, böyle bir
durum namazı tamamlamayı ve ikamet ediyor olmayı gerektirmez, diyerek
çürütmüşlerdir, doğrusu birinci açıklamadır.
Diğer taraftan Şafii,
Malik, Ebu Hanife, Ahmed ve cumhurun görüşüne göre mübah olan her türlü
yolculukta namazı kısaltarak kılmak caizdir. Seleften bazıları ise yolculuğun
korkulan bir sefer olması şartını koşmuşlardır. Bazıları ise bunun hac, umre ya
da gaza yolculuğu olmasını, diğer bir kısmı ise Allah'a itaat olan bir yolculuk
olmasını şart koşmuşlardır.
Şafii, Malik, Ahmed ve
çoğunluğun kanaatine göre masiyet kastıyla yapılan yolculuktanamazı kısaltmak
caiz değildir. Ebu Hanife ve Sevri ise caizdir, demişlerdir.
Diğer taraftan Şafii,
Malik ve mezheplerine mensup ilim adamları Leys, Evzai, hadis ashabı fukahası
ve başkaları da şöyle diyor: Namazı kısaltarak kılmak ancak orta yollu iki
merhale uzunluğundaki bir yolculukta caiz olur. Bu da kırk sekiz Haşimi mil
eder. Mil, altı bin zira, bir zira ise orta halli enine yirmi dört parmak, bir
parmak orta halli enine altı arpadır.
Ebu Hanife ve KMeliler
dedi ki: Üç merhaleden daha kısa mesafede namaz kısaltılarak kılınmaz. Osman,
İbn Mesud ve Huzeyfe'den de bu görüş rivayet edilmiştir.
Davud (ez-Zahiri) ve
zahir ehli uzun olsun, kısa olsun seferde namazı kısaltmak caizdir. Sefer
isterse üç millik olsun yine de namazını kısaltarak kılar, demişlerdir.
1571- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe, Ebu Kureyb, Zuheyr b. Harb ve İshak b. İbrahim de tahdis etti. İshak
bize Abdullah b. İdris haber verdi derken, diğerleri tahdis etti, dedi. O İbn
Cureyc'den, o İbn Ebu Ammar'dan, o Abdullah b. Babeyh'den, o Ya'la b.
Umeyye'den şöyle dediğini nakletti:
Ömer b. el-Hattab'a:
"Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman eğer kafirlerin size bir fenalık
yapmasından korkarsanız namazı kısaltmanızda üzerinize bir vebal yoktur. "
(Nisa, 101) (buyruğunu okuyoruz) insanlar da artık güvene kavuşmuş
bulunmaktadır, dedim. O: Senin şaştığın şeye ben de şaştım, bunun için
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e buna dair soru sordum. O: "Allah'ın
size tasadduk ettiği bir sadakadır. Siz de onun sadakasını kabul ediniZ"
buyurdu.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 199, 1200 -buna yakın-; Tirmizi, 3034; Nesai, 1432; İbn Mace, 1605
1572- Bize Muhammed b.
Ebu Bekr el-Mukaddemi de tahdis etti ...
Abdullah b. Babeyh,
Ya'la b. Umeyye'den şöyle dediğini nakletti: Ömer b. el-Hattab'a ... dedim
deyip, hadisi İbn İdris'in hadisi ile aynen rivayet etti.
AÇIKLAMA: "Abdullah
b. Babeyh'den" Bunun (babasının adının) Babah olduğu da, Babi olduğu da
söylenmiştir.
"Senin şaştığına
ben de şaştım ... sadakasını kabul edin." Bazı asıl nüshalarda "ma
acibte" bazılarında da "mimma acibte" şaştığın şey şeklindedir.
Meşhur ve maruf olan da budur.
Hadisten anlaşılan
hükümlere gelince:
1- Allah bize tasadduk
etti, Allah'ım, bize tasadduk eyle, demek caizdir.
Bunu seleften bazıları
hoş görmemiş ise de bu açıkça bir yanlışlıktır. Bunu el-Ezkar adlı eserimin
sonlarında açıkladım.
2- Korku hali olmadan da
namazı kısaltmak caizdir.
3- Fazileti daha alt
mertebede olan bir kimse, fazileti daha yukarıda olan bir kimsenin kendisi
açısından açıklanması zor bir iş yaptığını görecek olursa bu yaptığına dair ona
soru sorar. Allah en iyi bilendir.
1573- Bize Yahya b.
Yahya, Said b. Mansur, Ebu'r-Rabi' ve Kuteybe b. Said tahdis etti. Yahya: Bize
Ebu Avane haber verdi derken, diğerleri tahdis etti dedi. O Bukeyr b.
el-Ahnes'den, o Mücahid'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini nakletti: Allah
namazı Nebinizin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dili üzere ikamet halinde dört
rekat, sefer halinde iki rekat, korku halinde de bir rekat olarak farz
kılmıştır.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1247; Nesai, 455, 1440, 1441, 1531; İbn Mace, 1068 -muhtasar-
1574- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe ve Amr en-Nakid birlikte Kasım b. Malik'ten tahdis etti. Amr dedi ki:
Bize Kasım b. Malik el-Müzeni tahdis etti, bize Eyyub b. Aiz et-Tat, Bukeyr b.
el-Ahnes'den tahdis etti. O Mücahid'den, o İbn Abbas'tan şöyle dediğini
nakletti: Muhakkak Allah namazı Nebinizin dili üzere yolcunun üzerine iki
rekat, mukimin üzerine dört rekat, korku halinde ise bir rekat olarak farz
kılmıştır.
1575- Bize Muhammed b.
el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b. Cafer tahdis
etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki: Katade'yi Musa b. Seleme el-Huzeli'den
şöyle dediğini tahdis ederken dinledim: İbn Abbas'a Mekke'de iken imam ile
birlikte namaz kılmayacak olursam nasıl namaz kılayım, sordum. O: Ebu'l-Kasım
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sünneti olmak üzere iki rekat kıl, dedi.
Diğer tahric: Nesai,
1442, 1443
1576- Bunu bize Muhammed
b. Minhal ed-Darir de tahdis etti. Bize Yezid b. Zurey' tahdis etti, bize Said
b. Ebu Arube tahdis etti (H). Bize Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bize
Muaz b. Hişam tahdis etti, bize babam tahdis etti. Hepsi Katade'den bu isnat
ile buna yakın olarak rivayet etti.
AÇIKLAMA: (1573)
"İbn Abbas dedi ki: Aziz ve Celil Allah namazı Nebinizin lisanı üzere ...
farz kıldı." Seleften bir kesim bu hadisin zahiri ile amel etmişlerdir. Hasen,
Dahhak ve İshak b. Rahuye (Rahaveyh) bunlar arasındadır.
Şafii, Malik ve cumhur
ise şöyle demiştir: Korku namazı rekat sayısı bakımından güven halindeki namaz
gibidir. Korku namazı eğer mukim iken kılınacak olursa dört rekat kılmak icap
eder, eğer yolculuk halinde kılınacak olursa iki rekat kılmak gerekir. Hiçbir
durumda tek bir rekat ile yetinmek caiz olmaz.
Bu görüş sahipleri İbn
Abbas'tan gelen bu hadisi bundan kasıt imam ile bir rekat, bir de kişinin tek
başına kılacağı bir rekat diye yorumlamışlardır. Nitekim Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ile ashabının korku halinde iken kıldıklan namaza dair gelen
sahih hadislerde de böyledir. Böyle bir tevil deliller arasında bir telifin
yapılması için kaçınılmazdır. Allah en iyi bilendir.
1577- Bize Abdullah b.
Mesleme b. Ka'neb de tahdis etti. Bize İsa b. Hafs b. Asım b. Ömer b. el-Hattab
babasından şöyle dediğini tahdis etti:
Mekke yolunda İbn Ömer
ile arkadaşlık ettim. (O dedi ki): Bize
Diğer tahric: Buhari,
1101 -muhtasar-, 1102 -muhtasar-; Ebu Davud, 1223; Nesai, 1457 -muhtasar-; İbn
Mace, 1071
1578- Bize Kuteybe b.
Said tahdis etti. Bize Yezid -yani b. Zurey'Ömer b. Muhammed'den tahdis etti. O
Hafs b. Asım'dan şöyle dediğini nakletti: Bir hastalığa yakalanmıştım. İbn Ömer
beni ziyarete geldi. Ben de ona yolculukta nafile namaz kılmaya dair soru
sordum. O: Ben ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte seferde
arkadaşlık ettim. Onun nafile namaz kıldığını görmedim. Şayet ben nafile
(revatib sünnet) kılacak olsaydım -bunun yerine- namazımı tamamlardım. Esasen
yüce Allah da: ''Andolsun Resulullah'da sizin için uyulacak güzel bir örnek
vardır." (Ahzab, 21) buyurmaktadır.
AÇIKLAMA: (1577)
"Eşyasının yanına gitti." Yani konakladığı yere gitti.
"Eğer nafile
(sünnet) kılsaydım, namazımı tamamlardım." Burada "müsebbih"
nafile namaz kılan anlamındadır. Yine burada "subha" nafile namaz
demektir.
"Eğer nafile namaz
kılsaydım namazımı tamamlardım" sözü de şu demektir: Şayet nafile kılmayı
tercih eden birisi olsaydım şüphesiz farzımı dört rekat olarak tamamlamayı daha
çok severdim ama ben bunlardan birisinin yapılacağı kanaatinde değilim. Aksine
sünnet, namazı kısaltarak kılmak ve nafile kılmamaktır. Nafileden kastı ise
farzlarla birlikte kılınan revatib sünnetlerdir.
İlim adamları yolculukta
mutlak nafile namazların müstehab olduğunu ittifakla kabul etmekle birlikte,
revatib nafilelerin müstehab olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. İbn Ömer ve
başkaları mekruh olduğunu söylerken, Şafii, Şafii mezhebine mensup alimler ve
cumhur müstehab görmüşlerdir.
Delili ise revatib
sünnetlerin mendub oluşunu ifade eden mutlak hadislerdir. Ayrıca Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin fethedildiği günü kuşluk namazı
kıldığına dair hadis ile güneş doğuncaya kadar uyudukları sırada
Belki de Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ratib sünnetleri kendi konakladığı yerde kılar,
İbn Ömer de onun kıldığını görmemiş olabilir çünkü nafilenin evde kılınması
daha faziletlidir. Belki de ratib sünnetlerin kılınmamasının caiz olduğuna
dikkat çekmek üzere bazı vakitlerde onları kılmamış olabilir.
Ratib sünnetlerin
kılınmayacağına dair delil gösterenlerin eğer bu ratib sünnetlerin kılınması
meşru olsaydı farzı tamamlamak daha uygun olurdu şeklindeki delillerinin cevabı
da şudur: Farz namazı kılmak kesindir, kaçınılmazdır. Eğer tam olarak kılınması
meşru olsaydı şüphesiz tam olarak kılmak kesin olurdu. Nafile namaz ise
mükellef kimsenin tercihine bırakılmıştır. Ona rıfk ile muamele etmek meşru
olmakla birlikte seçimin onun tercihine bırakılmasını gerektirir. Dilerse o
namazı kılar ve sevabını elde eder, arzu ederse terk eder, bundan dolayı da ona
bir sorumluluk gerekmez.
Yine Hafs b. kım'ın, İbn
Ömer'den diye rivayet ettiği hadiste "sonra Osman ile arkadaşlık ettim, o
da Allah ruhunu kabzedinceye kadar iki rekattan fazla kılmadı" hadisine
gelince, Müslim bundan sonra İbn Ömer'in rivayet ettiği (1588) hadiste: Osman
ile birlikte de halifeliğinin ilk yıllarında bu şekilde kıldım sonra tamamladı
dediğini, diğer rivayette (1592) sekiz ya da altı yıl dediğini zikretmektedir.
Meşhur olan da budur. Osman halifeliğinin altıncı yılından sonra namazını tam
olarak kılmaya başlamıştır.
İlim adamları bu
rivayeti şöylece yorumlamışlardır: Maksat, Osman r.anh'ın Mina dışında yüce
Allah ruhunu kabzedinceye kadar iki rekattan fazla kılmadığıdır. Halifeliğinin
ilk dönemlerinden sonra namazını tamamladığına dair meşhur rivayetler ise onun
yalnızca Mina'da namazını tam kıldığı şeklinde yorumlanır. Zaten İmran b.
el-Husayn de rivayetinde Osman r.anh'ın namazını tam kılmasının yalnızca
Mina'da olduğunu söyleyerek açıklamıştır. Aynı şekilde Müslim'in bundan sonra
zikredeceği hadislerin zahiri de böyledir.
Şunu da bilelim ki,
Mekke ehli ve Mekke civarındaki yerlerden gelmemiş bulunan hacılar için Arafat,
Müzdelife ve Mina'da namazı kısaltarak kılmak meşrudur ama Mekkeliler ile
namazın kısaltılması mesafesinden daha yakın kimseler için meşru değildir.
Şafii'nin, Ebu Hanife'nin ve çoğunluğun görüşü budur.
Malik dedi ki: Mekke,
Mina, Müzdelife ve Arafat ahalisi de namazlarını kısaltarak kılarlar çünkü ona
göre bu yerlerde namazı kısaltınanın illeti hac ibadetidir. Cumhura göre ise
bunun illeti yolculuktur. Allah en iyi bilendir.
1579- Bize Halef b.
Hişam, Ebu'r-Rabi ez-Zehrani ve Kuteybe b. Said tahdis edip dedi ki: Bize
Hammad -ki b. Zeyd' dir- tahdis etti (H). Bana Zuheyr b. Harb ve Yakub b.
İbrahim de tahdis edip dedi ki: Bize İsmail tahdis etti, ikisi Eyyub'dan, o Ebu
Kılabe'den, o Enes'ten rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)
Diğer tahric: Buhari,
1547 -uzunca-, 1548, 1551 -uzunca-, 1712, 1714, 1715 -uzunca-, 2591, 2986; Ebu
Davud, 1796, 2793; Nesai, 476
1580- Bize Said b.
Mansur tahdis etti. .. Enes b. Malik dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte
Diğer tahric: Buhari,
1089, 1546 -uzunca-; Ebu Davud, 1202, 1773 -uzunca-; Tirmizi, 546; Nesai, 468
1581- Bunu bize Ebu Bekr
b. Ebi Şeybe ve Muhammed b. Beşşar da tahdis etti. İkisi Gunder'den rivayet
etti. Ebu Bekr dedi ki: Bize Muhammed b. Cafer Gunder Şu'be'den tahdis etti. O
Yahya b. Yezid el-Hunat'den şöyle dediğini nakletti: Enes b. Malik'e namazı kısaltarak
kılmaya dair soru sordum. O: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç mil
yahut üç fersah -şüphe eden Şu'be'dir- uzaklıktaki bir yere çıkacak olursa iki
rekat olarak kılardı, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 1201
AÇIKLAMA: (1079)
"Öğle namazını Medine'de dört rekatdarak. .. kıldı." Medine ile
Zulhuleyfe arası altı mildir. Yedi olduğu da söylenir. İşte bu uzun olsun, kısa
olsun namazı kısaltarak kılmanın caiz olduğunu kabul eden Zahiri mezhebi
mensuplarının gösterdikleri delillerdendir.
Cumhur da şöyle
demektedir: İki merhaleye ulaşmayan 'bir yolculukta namazı kısaltmak caiz
değildir. Ebu Hanife ve bir kesim ise namazı kısaltarakkılmanın şartı üç
merhaledir demişler ve bu hususta ashab-ı kiram'dan gelen birtakım eserlere
(rivayetlere) dayanmışlardır. Bu hadiste ise Zahiri mezhep mensuplarının lehine
bir delil yokturçünkü bundan maksat Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Veda
Haccında Mekke'ye yolculuk yaptığı esnada
Namazı kısaltmaya
nereden başlanacağına gelince, beldesinin yapılarından yahut kavminin
çadırlarından -eğer çadırda yaşayan kimselerden iseler- ayrıldığı zaman
kısaltması caizdir. Bu husustaki görüşün özeti budur. Buna dair 'etraflı
açıklamalar ise fıkıh kitaplarında meşhurdur. Bizim mezhebimiz ve genel olarak
ilim adamlarının mezhebi bu şekildedir. Ancak İmam Malik'ten gelen zayıf bir
rivayete göre o (yolcu) yerinden üç mili aşmadığı sürece namazını kısaltmaya
başlamaz. Ata'dan ve İbn Mesud'un ashabından (arkadaşlarından) bir topluluktan
nakledildiği üzere o(nların her biri) yolculuk yapmak istedi mi daha
beldesinden çıkmadan önce namazını kısaltırdı. Mücahid'den gelen rivayete göre
ise o yolculuğa çıktığı gün
Bütün bu rivayetler
sünnetle selef ve halefin İcmaı ile bağdaşmamaktadır.
(1581) "Yahya b.
Yezid el-Hunai, Huna b. Malik b. Fehm'e mensuptur.
Bu açıklamayı Sem' anı
yapmıştır."
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) üç mil yahut üç fersahlık bir mesafeye (yolculuk
yapmak üzere) çıkarsa iki rekat kılardı." Bu, şartın böyle olduğu
anlamında değildir. İhtiyaca göre böyle olmuştur çünkü onun seferlerinden
açıkça anlaşılan şudur: O, uzun bir yolculuğa çıkacağı zaman, yolculukta
kısaltarak kılacağı bir namazın vakti girdiği halde yola çıkıp, Medine'nin
yakınında iken onu kısaltmayarak tam kıldığı görülmemiştir. Aksine okısaltarak
kılacağı namazın girmesine uzunca bir vakit varken yolculuğa çıkar ve namaz
vakti üç mil ya da daha fazla ya da buna yakın bir mesafe uzaklaşmışken vakit
girer, o da o zaman namazını kılardı.
Kur'an-ı Kerim'in
zahirinden anlaşılanlarla birlikte mutlak olarak gelmiş hadisler şehirden
çıktığı zamandan itibaren namazı kısaltmanın caiz olduğu hususunda birbirini
pekiştirmektedir çünkü o vakit kişiye misafir adı verilir. Allah en iyi
bilendir.
1582- Bize Zuheyr b.
Harb ve Muhammed b. Beşşar birlikte İbn Mehdi'den tahdis ettiler. Zuheyr dedi
ki: Bize Abdurrahman b. Mehdi tahdis etti, bize Şu' be, Yezid b. Humeyr'den
tahdis etti. O Habib b. Ubeyd'den, o Cubeyr b. Nufeyr'den şöyle dediğini
nakletti: Şurahbil b. es-Sımt ile birlikte on yedi ya da onse kiz mil
uzaklıktaki bir köye çıkıp gittim. İki rekat olarak namaz kılınca ona
(sebebini) sordum. O da: Ben Ömer'i Zulhuleyfe'de iki rekat kılarken gördüm.
Ona (sebebini) sorunca, o da: Ben ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'i yaparken gördüğümü n aynısını yapıyorum, dedi.
Diğer tahric: Nesai,
1436
1583- Bize Muhammed b.
el-Müsenna tahdis etti, bize Muhammed b. Cafer tahdis etti. Bize Şu'be bu isnat
ile tahdis etti ve İbn es-Sımt demekle birlikte Şurahbil adını zikretmedi.
Ayrıca o Hıms'ın Dumin denilen on sekiz mil uzaklıktaki bir araziye gitmişti,
dedi.
1584- Bize Yahya b.
Yahya et-Temimi tahdis etti. Bize Huşeym, Yahya b. Ebu İshak'dan haber verdi. O
Enes b. Malik'ten şöyle dediğini nakletti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile birlikte Medine'den çıkıp Mekke'ye gittik. Dönünceye kadar ikişer
rekat, ikişer rekat (namazlan) kıldık. Ben: Mekke'de kaç gün kaldı, dedim. O:
On gün, dedi.
Diğer tahric: Buhari,
1081, 4297 -muhtasar-; Ebu Davud, 1293; Tirmizi, 548; Nesai, 1437; İbn Mace,
1077
1585- Bunu bize Kuteybe de
tahdis etti. Bize Ebu Avane tahdis etti (H). Bunu bize Ebu Kureyb de tahdis
etti. Bize İbn Uleyye tahdis etti. Hepsi Yahya b. Ebu İshak'tan, o Enes'ten, o
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye Huşeym'in hadisi ile aynen rivayet
etti.
1586- Bize Ubeydullah b.
Muaz da tahdis etti ... Yahya b. Ebu İshak: Enes b. Malik'i: Medine'den hacca
gitmek üzere çıktı, derken dinledim, dedi sonra hadisi aynen rivayet etti.
1587- Bize İbn Numeyr
tahdis etti, bize babam tahdis etti (H). Bize Ebu Kureyb de tahdis etti, bize
Ebu Usame tahdis etti. Birlikte es-Sevri'den, o Yahya b. Ebu İshak'tan diye
rivayet etti. O Enes'ten, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den diye
aynısını rivayet etti ama haccı zikretmedi.
AÇIKLAMA: (1582)
"Bize Şu'be, Yezid b. Humeyr'den tahdis etti. .. Ben ancak Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in nasıl yaptığını gördüysem, aynısını
yapıyorum." Bu hadiste birbirinden rivayet nakleden tabiinden dört kişi
vardır. Bunlar da Yezid b. Humeyr ve ondan sonra gelenlerdir. Bunun benzeri pek
çok senet daha önce geçti. İleride de yüce Allah'ın izniyle geri kalanları yeri
gelince açıklanacaktır.
Yezid b. Humeyr isminde
hı harfi ötrelidir, Nufeyr'in ise nun harfi ötreli, fe harfi fethalıdır.
es-Sımt isminin sin harfi kesrelidir. Sin harfi fethalı, mim harfi ise kesreli
olarak (es-Semit) diye de söylenir.
Bu hadis, Zahiri
mezhebine mensup kimselerin lehine delil diye zannedilebilir. Halbuki hiçbir
durumda onların görüşlerine bir delaleti yoktur çünkü bu hadisteki ifade Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Ömer r.a'ın Zulhuleyfe'de namazlarını
kısaltarak kıldıkları belirtilmektedir. Bu hadiste onların yolculuklarının son
noktasının orası olduğu ifadesi yoktur.
Şurahbil'in "on
yedi yahut on sekiz milde namazını kısalttı" ifadesinde de delil olacak
bir taraf yoktur çünkü o tabiinden birisidir. Cumhura aykırı bir iş yapmıştır
yahut onun yaptığı seferin bir bölümünün o kadar olduğu, seferinin vardığı son
nokta olmadığı şeklinde yorumlanır. Böyle bir tevil(in doğruluğu) açıkça
ortadadır, bu tevil ile onun Ömer r.anh'ın uygulamasını ve onun da bunu Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den naklini delil göstermesi sahih olur. Allah en
iyi bilendir.
(1583) "Hıms'a
bağlı Dumın denilen bir yere gitti." DOmın dal harfi ötrelidir, fethalı
(Devmın) olarak da söylenir. Bunlar meşhur iki görüştür. Vav harfi sakin
(harekesiz) ve mim de kesrelidir.
Hıms ismi munsarıf
değildir. Üç harfli ve orta harfi sakin bir isim olmakla birlikte böyledir
çünkü Arapça olmayan bir isimdir. Bu durumda Arapça olmamak (ucme), özel isim
ve müenneslik özellikleri bu isimde bir arada toplanmış olmaktadır. Mah, cevr
ve benzeri isimlerde olduğu gibi.
(1584) "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Medine'den Mekke'ye gitmek üzere çıktık. ..
on gün, dedi." Bu hadisin anlamı Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yalnız Mekke'de değil, Mekke ve civarında bu kadar kaldığı şeklindedir.
Kastedilen de Veda Haccındaki yolculuğudur çünkü Mekke'ye (Zilhiccenin)
dördüncü günü gelmiş, orada beşinci, altıncı ve yedinci günü kaldıktan sonra
sekizinci günü Mekke'den Mina'ya gitmek üzere çıkmış, Arafat'a dokuzuncu günü
gitmiş,anuncu günde Mina'ya geri dönmüş, Mina'da on bir ve on ikinci günler
kalmış,anüçüncü gün de Mekke'ye gitmiş, Mekke'den de Medine'ye gitmek üzere
ondördüncü günü çıkmıştır. Böylelikle onun Mekke ve çevresinde kaldığı süre on
gündür. Bütün bu zaman zarfında namazlarını kısaltarak kılardı.
Bu hadiste yolcunun bir
şehre girdiği ve çıktığı iki gün dışında dört gün ikamet etmeyi niyet etmesi halinde
namazını kısaltarak kılacağına ve üç günün ikamet sayılmadığına delil vardır
çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhacirlerle birlikte Mekke'de üç gün
ikamet etmişlerdir. İşte bu üç günün şer'i bir ikamet olmadığına, girdikleri ve
çıktıkları günlerin ikametten sayılmayacağına delildir. Şafii ve ilim
adamlarının cumhuru bunu kabul etmişlerdir. Bununla birlikte selefin bu mesele
hakkında yaygın olarak bilinen görüş ayrılıkları vardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
110- MİNA'DA
NAMAZı KISALTMAK BABI