SAHİH-İ MÜSLİM |
BAYRAM |
BAYRAMLARDA HUTBEDEN
ÖNCE NAMAZ HAKKINDA BİR BAB
2049- Bize Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe de tahdis etti, bize Abde b. Süleyman ve Ebu Usame, Ubeydullah'dan tahdis etti, o Nafi'den, o İbn Ömer'den rivayet
ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekir ve Ömer bayram
namazlarını hutbeden önce kılarlardı.
Diğer tahric: Abde bin Süleyman'ın
rivayet ettiği hadisi Nesai, 1563;
Ebu Usame'nin rivayet ettiği hadisi Buhari,
963; Tirmizi, 531; İbn Mace, 1276
2050- Bize Yahya b. Eyyub, Kuteybe ve İbn Hucr tahdis
edip dediler ki: Bize İsmail b. Cafer, Davud b. Kays'dan tahdis etti, o Iyaz b. Abdullah b. Sa'd'dan, o Ebu Said el-Hudri'den
rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kurban bayramı ve ramazan bayramı
günleri dışarı çıkar, önce namaz kılmakla başlardı. Namazını kılıp selam verdikten sonra ayağa kalkıp yüzünü
insanlara dönerdi. Cemaat ise namaz kıldıkları yerde oturur halde bulunurlardı.
Eğer herhangi bir askeri birlik gönderme ihtiyacı varsa bunu insanlara
hatırlatırdı. Ya da bundan başka herhangi bir ihtiyacı varsa cemaate onu
(yerine getirmelerini) emir buyurur ve: "Sadaka verin, sadaka verin,
sadaka verin" derdi. En çok sadaka verenler kadınlar olurdu. Sonra da
ayrılıp giderdi. Bu hal Mervan b. el-Hakem dönemine
kadar böylece devam etti. Mervan ile el-ele tutuşarak
dışarı çıktım. Nihayet namazgaha geldik. Orada Kesir
b. es-Salt'ın çamur ve kerpiçden
bir minber bina ettiğini gördüm. Bir de baktım ki Mervan
eli ile beni çekiştiriyor. Sanki beni minbere doğru çekmek istiyordu. Ben ise
onu namaza doğru çekiştiriyordum. Onun bu halini görünce: İşe namazIa başlamak nerede kaldı, dedim. O: Hayır ey Ebu Said! Senin o bildiğin terk
edildi, dedi. Ben: Asla, nefsim elinde olana yemin ederim ki siz benim
bildiğimden daha hayırlısını yapamazsınız, dedim.
-(Ebu
Said) bu sözlerini üç defa tekrar ettikten sonra
ayrılıp gitti.
AÇIKLAMA: (2050)
"Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kurban bayramı ve ramazan bayramı
günü çıkar namaz kılmakla işe başlardı." Bu bayram namazı için namazgaha
çıkmanın müstehap olduğunu ve böyle yapmanın bayram
namazını mescitte kılmaktan daha faziletli olduğunu söyleyenlerin lehine bir
delildir. Pek çok yerde insanların uygulamaları da bu şekildedir. Mekke'liler ise bunu ilk dönemden itibaren ancak mescitte
kılarlar. Mezheb alimlerimizin de bu hususta iki
görüşü vardır. Bu görüşlerin birisine göre sahrada bayram namazını kılmak -bu
hadisten ötürü- daha faziletlidir. İkinci ve çoğunluğunca daha sahih kabul
edilen görüşe göre ise mescit -dar gelmesi hali dışındadaha
faziletlidir. Derler ki: Mekke'lilerin mescitte namaz
kılmaları genişliğinden dolayıdır. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in namazgaha çıkması ise mescidin
dar gelmesinden ötürüdür. İşte bu, mescidin yeterli genişlikte olması halinde
daha faziletli olduğuna delildir.
"Mervan ile el-ele dışarı çıktım" rivayetteki "muhasir" kelimesini el-ele birlikte yürümek olarak
açıklamışlardır.
"Mervan'ın eli ile beni çekiştirdiğini, minbere doğru sürüklediğini
ben de onu namaza doğru sürüklediğimi gördüm."
Bu ifadelerden;
1. Bayram namazı
hutbesinin namazdan sonra olduğu,
2. -Münkerine
karşı çıkılan kişi yönetici dahi olsa- iyiliği emredip münkerden
nehyetme gereği hükmü anlaşıldığı gibi;
3. Yöneticiye karşı
marufu emredip, münkeri reddetmenin imkanı bulunan
kimse için el-ile olacağı ve el-ile yapma imkanı varken onu bırakıp sadece dil
ile yetinilmeyeceği de anlaşılmaktadır.
"Namaz ile başlamak
nerede kaldı?" Burada namaz ile başlamak ge, rekmez mi anlamında da zaptedilmiş
olmakla birlikte her ikisi de sahihtir.
Ama böyle bir yerde
birincisi (nerede kaldı, şekli) daha güzeldir. Çünkü o bu ifadesini, yaptığına
karşı tepki göstermek için zikretmiştir.
"Benim bildiğimden
daha hayırlısını yapamazsınız." Durum gerçekten onun dediği gibidir. Çünkü
onun bildiği şey, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yoludur. Onun dışında bir yol, nasıl ondan daha
hayırlı olabilir?
"Sonra gitti."
Kadi İyaz dedi ki: Minber
tarafından namazın kılındığı tarafa gitti, demektir. Yoksa namazgahdan
ayrılıp gitti ve onunla birlikte namaz kılmadı, demek değildir. Hatta Buhari'nin rivayetinde onunla birlikte namaz kıldığı ve
namazdan sonra bu hususta onunla konuştuğu belirtilmektedir. İşte bu da
hutbeden sonra namazın sahih olduğuna delildir. Eğer bu şekilde sahih olmasaydı
onunla birlikte namazı kılmazdı.
Mezheb alimlerimizin ittifak ettiklerine göre eğer bir kimse
hutbeyi öne alacak olursa namazı sahih olur, fakat sünneti terk etmiş, fazileti
de kaçırmış olur. Durum cuma namazındaki hutbeden farklıdır. Çünkü cuma
namazının sahih olması için cuma hutbesinin namazdan önce olması şarttır. Çünkü
cuma namazı hutbesi vacip, bayram namazı hutbesi ise mendubdur.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: