SAHİH-İ MÜSLİM |
CENAZE |
31- KABRİN
DÜZELTİLMESİNİN EMREDİLDİĞİ BABI
2239-92/1- Bana Ebu't-Tahir Ahmed b. Amr da tahdis etti, bize İbn
Vehb tahdis etti, bana Amr b. el-Haris haber verdi (H.) Bana Harun b. Said
el-Eyli de tahdis etti, bize İbn Vehb tahdis etti, bana Amr b. el-Haris
-Ebu'tTahir'den rivayette- haber verdiğine göre Ebu Ali el-Hemdani kendisine
tahdis etti -Harun'un rivayetinde ise- Sümame b. Şufey' kendisine tahdis edip
dedi ki: Biz Fedale ile birlikte Rum topraklarından olan Rudis (Rodos)'da
bulunuyorduk. Bir arkadaşımız vefat etti. Fedale b. Ubeyd kabrinin dümdüz
edilmesini emrettikten sonra: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i
kab irlerin dümdüz edilmesini emrederken dinledim, dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3219; Nesai, 2029
2240- Bize Yahya' b.
Yahya, Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve Züheyr b.
Harb tahdis etti. Yahya
bize Veki' Süfyan'dan haber verdi derken diğer ikisi tahdis etti dedi. O Süfyan'dan, o Ebu Sabiften, o Ebu Vail'den, o Ebu'lHeyyac
el-Esedi'den şöyle dediğini rivayet etti: Ali b. Ebu Talib (r.anh) bana:
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in beni yerine getirmek üzere
gönderdiği bir görevle, seni de göndereyim mi? (Bana görevimi), tanınmaz hale
getirmedik hiçbir heykel bırakma, yerle dümdüz etmedik yükseltilmiş hiç bir kab
ir bırakma (emriyle dile getirmişti), dedi.
Diğer tahric: Ebu
Davud, 3218; Tirmizi, 1049; Nesai, 2030
2241- Bunu bana Ebu Bekr
b. Hallad el-Bahil! de tahdis etti, bize Yahya - ki
el-Kattan' dır- tahdis etti, bize Süfyan tahdis etti. Bana Habib bu isnad ile
tahdis edip: Tamamen imha etmedik hiç bir suret (bırakmamak üzere) dedi.
AÇIKLAMA: (2239)
"Ebu Ali el-Hemdanı kendisine tahdis etti." Harun'un rivayetinde ise
"Sümame b. Şufey' tahdis etti"denilmektedir. Çünkü Ebu Ali ile Sümame
b. Şufey' aynı kimselerdir "Hemdanı" nisbetinde ise mim harfi
sakindir.
"Fedale ile
birlikte Rum diyarında Rudis de idik." Rudis re harfi ötreli arkasından
sakin (med harfi) bir vav, sonra kesreli dal, sonra da sin harfi iledir. Biz
Müslim'in Sahih'inde bu ismi böylece zabdettiğimiz gibi Kadi İyaz da
el-Meşarik'de çoğunluktan böylece nakletmiş olmakla birlikte bazılarından re
harfini fethalı, bazılarından dal harfini fethalı, bazılarından da şin (Rudiş
diye) nakletmiş bulunmaktadırlar. Ebu Davud'un Sünen'indeki rivayeti ise '(dal
yerine) zel ve sin harfi (Ruzis) şeklindedir. Ayrıca Ebu Davud: Bu Rum
topraklarında biradadır, demiştir.
Kadi İyaz (-Allah ondan
razı olsun) dedi ki: Müslim Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
kefenlenmesini ve gömülmesini söz konusu etmekle birlikte onun yıkanmasını ve
cenaze namazının kılınmasını söz konusu etmemiştir. Yıkandığı hususunda görüş
ayrılığı olmamakla birlikte cenaze namazının kılınıp kılınmadığı hususunda
görüş ayrılığı vardır. Hiç kimsenin kesinlikle onun namazını kılmadığı
söylenmiştir. Buna göre insanlar bölük bölük içeri giriyor, dua edip ayrılıp
gidiyorlardı. Bu kanaatte olanlar Bunun sebebi hususunda farklı görüşlere
sahiptirler. Bir açıklamaya göre Bunun sebebi onun sahip olduğu faziletli
konumudur. Onun ayrıca kendisine namaz kılınmasına ihtiyacı yoktur. Ancak bu
açıklama onun yıkanması ile çürütülür. Bir diğer açıklamaya göre Bunun sebebi
henüz bir imam'ın (başkanın) bulunmayışı idi. Bu da yanlıştır. Çünkü farz
ibadetlerin imameti hiç bir şekilde askıya alınamaz. Ayrıca Ebu Bekr'e bey'at
de onun defnedilmesinden önce gerçekleşmiş idi. Ebu Bekir Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) defnedilmeden önce müslümanlara imam olmuştu. Cumhurun
benimsediği sahih olan kanaat ise birer birer onun cenaze namazını kıldıkları şeklindedir.
Bir grup girip herkes tek başına namaz kıldıktan sonra çıkıyor sonra bir başka
grup giriyor onlarda aynı şekilde namaz kılıyorlardı. Erkeklerden sonra
kadınlar girdi sonra da çocuklar girdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
defnedilme işini pazartesi gününden salı gündüzünün son vakitleri olan salıyı
çArşambaya bağlayan geceye kadar geciktirmelerinin sebebi ise bey' at işi ile
uğraşılmasından dolayıdır. Böylelikle müminlerin Resulüllah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'in techizi ve defni gibi herhangi bir hususta anlaşmazlığa düşmeleri
halinde görüşüne başvurup emrine uyacakları bir imam olması için bey'at işi ile
uğraşılıyordu. Böylelikle (imamsızlık) anlaşmazlığa ve görüş ayrılığına
götürmesin. İşte bu iş en önemli işti. Allah en iyi bilendir.
(2239) "Dümdüz
edilmesini em rettiği n i... " diğer rivayette (2240) "düze/tmedik
yükseltilmiş bir kabir bırakmamak üzere "denilmektedir. Buradan anlaşılan
hüküm de şudur: Sünnet olan kabrin yerden fazla yükseltilmemesi ve onun deve hörgücü
halinde tümsek yapılmamasıdır. Aksine bir karış kadar yükseltilip düzeltilir.
Şafii ve ona muvafakat edenlerin görüşü budur. Kadi İyaz da ilim adamlarının
çoğunluğundan onlara göre daha faziletli olanın kabirlerin deve hörgücü gibi
tümsek yapılmasıdır. İmam Malik'in görüşü de budur.
"Tamamen imha
etmedik hiç bir suret (bırakmamak üzere) ... " Burada da canlı varlıkların
suretlerinin değiştirilmesinin emredildiği hükmü anlaşılmaktadır.
"Ebul
Heyyac"ın adı Hayyan b. Husayn'dir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
32- KABRİN ALÇI
İLE SIVANMASININ VE ÜZERİNE BİNA YAPILMASININ YASAKLANDIĞI BABI