SAHİH-İ MÜSLİM |
ZEKAT |
36- İNSANLARDAN
DİLENMENİN HOŞ GÖRÜLEN BİR ŞEY OLMADIĞI BABI
2393- Bize Ebu Bekr b.
Ebi Şeybe de tahdis etti, bize Abdu'l-A'la b. Abdu'l-A'fa, Ma'mer'den tahdis
etti, o ez-Zühr'i'nin kardeşi Abdullah b. Müslim'den, o Hamza b. Abdullah'dan,
o babasından rivayet ettiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dilencilik sizden bazılarının yakasını, yüzü üzerinde bir parça et
kalmamış halde Allah'ın huzuruna çıkacak duruma düşürünceye kadar
bırakmayacaktır" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari,
1474; Nesai, 2584
2394- Bana Amr en-Nakid
de tahdis etti, bana İsmail b. İbrahim tahdis etti, bize Ma'mer, ez-Zühri'nin
kardeşinden bu isnad ile aynısını rivayet etmekte birlikte "bir
parça" lafzını zikretmedi.
2395- Bana Ebu't-Tahir
de tahdis etti, bize Abdullah b. Vehb haber verdi, bana Leys, Ubeydullah b. Ebu
Cafer'den haber verdi, o Hamza b. Abdullah b. Ömer'den rivayet ettiğine göre
babasını şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kişi kıyamet gününde yüzü üzerinde bir parça et kalmamış hale gelinceye
kadar insanlardan dilenmeye devam eder" buyurdu.
2396- Bize Ebu Kureyb ve
Vasıl b. Abdu'l-P;la tahdis edip dedi ki. Bize İbn Fudayl, Umare b.
el-Ka'ka'dan tahdis etti, o Ebu Zür'a'dan, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini
rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim daha çok mal
sahibi olsun diye insanların mallarını dilenip isterse şüphesiz 0, bir kor ateş
istemektedir. Artık ister bunu az yapsın ister çok yapsın" buyurdu.
Diğer tahric: İbn
Mace, 1838
AÇIKLAMA: (2393)
"Dilenmek sizden birinizin ... bırakmaz",
bir parça anlamındaki "muz' a" lafzı mim harfi ötreli, ze harfi sakin
olup parça demektir.
Kadi İyaz dedi ki:
Denildiğine göre bu kıyamet gününde Allah nezdinde yüzsüz, değersiz ve zelil
olarak gelecektir anlamındadır. Bir diğer açıklamaya göre de hadisin anlamı
zahiri üzeredir. Böyle bir kimse yüzü üzerinde et bulunmaksızın kemik hali ile
haşredilecektir. Bu da onun yüzsüzlük ederek isteyip dilenmesi esnasındaki
günahına bir ceza ve bir alamet olacaktır. Nitekim diğer hadislerde de
masiyetlerin işlendiği organlarda bir takım cezaların sözkonusu olacağını
belirtmektedir.
Bu ceza bir zorunluluk
olmadan yasaklanmış bir şekilde dilencilik eden ve malını böylece çoğaltmaya
çalışan kimseler hakkındadır. Nitekim diğer rivayette de: "Kim malını
çoğaltmak için dilenirse ... " buyurulmaktadır. Allah en iyi bilendir.
(2396) "Kim
insanlardan malını çoğaltmak için mallarını isterse (dilen irse) ... "
Kadi İyaz dedi ki: Bu, böyle bir kimse cehennem ateşi ile cezalandırılacaktır
demektir. Hadisin zahirinden anlaşılan anlam üzere olma ihtimali de vardır.
Yani onun aldığı kendisi ile dağlanacağı kor ateş olur. Tıpkı zekat vermeyen
kimse hakkında sabit olduğu gibi.
2397- Bana Hennad b.
es-Serrt tahdis etti, bize Ebu'I-Ahvas, Beyan Ebu Bişr'den tahdis etti, o Kays
b. Ebu Hazim'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i şöyle buyururken dinledim: "Sizden
birinizin sabahleyin gidip sırtı üzerine odun getirmesi ve onu tasadduk etmesi
yahut da onun sayesinde insanlara muhtaç olmaktan kurtulması, kendisi için bir
kimseden bir şeyler dilenmesinden -o istediğini versin ya da vermesin- daha
hayırlıdır. Ayrıca üstteki el, alttaki elden daha üstündür. Geçindirmekle
yükümlü olduklarından başla."
Diğer tahric: Tirmizi,
670
2398- Bana Muhammed b.
Hatim tahdis etti, bize Yahya b. Said, İsmail'den tahdis etti, bana Kays b. Ebu
Hazim tahdis edip dedi ki: Ebu Hureyre'ye gitmiştik. O dedi ki: Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a yemin olsun ki birinizin
2399- Bana Ebu't-Tahir
ve Yunus b. Abdu'l-A'la da tahdis edip dedi ki: Bize İbn Vehb haber verdi, bana
Amr b. el-Haris, İbn Şihab'dan haber verdi, o Abdurrahman b. Avf'ın azadlısı
Ebu Ubeyd'den rivayet ettiğine göre Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Andolsun
birinizin bir demet odun alıp onu sırtı üzerinde taşıyıp satması, kendisine
versin yahut vermesin bir adamdan bir şeyler dilenmesinden onun için daha
hayırlıdır."
Diğer tahric: Buhari,
2074, 2374; Nesai 2583
AÇIKLAMA: (2397) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Birinizin sabahleyin gidip sırtı
üzerinde odun taşıyıp onu tasadduk etmesi... " buyruğu ile sadaka vermek
ve kişinin el emeğinden yemesi nevat (ölü) arazide yetişmiş odun, ot gibi mübah
olan şeylerden kazanç elde etmesi teşvik edilmektedir. Odun taşımak anlamındaki
lafız asıl nüshalarda ha ile tı arasında "te" harfi getirilmeksizin
"feyahtibe" şekli her iki yerde de böyle gelmiştir ve doğrudur.
Nüshalarda da bu şekliyle böyledir.
"Ve bu yolla
insanlara muhtaç olmaktan kurtulması" lafzında "min" edatı
kullanılmıştır. Bazı nadir nüshalarda ise "aninnas" diye an lafzı ile
kullanılmıştır. Her ikisi de sahihtir, birincisi ikincisine göre yorumlanır.
2400- Bana Abdullah b.
Abdurrahman ed-Darimi ve Seleme b. Şebib de tahdis etti. Seleme: Bize Mervan
-ki o b. Muhammed edOımaşki'dir- tahdisetti dedi. Mervan ise bize haber verdi
dedi. (Mervan dedi ki): Bize Said -ki o b. Abdülaziz'dir- Rabia b. Yezid'den
tahdis etti, o Ebu İdris el-Havlani'den, o Ebu Müslim el-Havlani'den şöyle
dediğini tahdis etti:
Bana el-Habib el-Emin
tahdis etti, o benim için çok habib (sevgili) dir. Ama o bana göre çok da
emindir ki bu zat Avf b. Malik el-Eşcai olup dedi ki: Biz Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in huzurunda dokuz, sekiz ya da yedi kişi idik.
Allah Resulü: "Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bey'at etmez
misiniz?" buyurdu. Halbuki kısa bir süre önce bey'at etmiştik. Biz: Ey
Allah'ın Resulü! Sana bey' at etmiştik ya, dedik.
Sonra tekrar:
"Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bey'at etmez misiniz?"
buyurdu. Biz: Ey Allah'ın Resulü! Sana bey' at ettik ya, dedik. Sonra:
"Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) 'e bey' at etmez misiniz?" buyurdu. Bunun
üzerine biz de ellerimizi uzattık ve: Ey Allah'ın Resulü! Sana bey'at ettik
gitti. Ama ne üzerine sana bey' at ediyoruz dedik.
O: "Allah'a, O'na
hiçbir şeyi ortak koşmamak üzere ibadet etmeniz, beş vakit namazı kılmanız ve
itaat etmeniz -bu arada gizlice bir söz söyledi- ve insanlardan bir şey
istememeniz üzerine (bey'at ediniz)" buyurdu. İşte ben o bey'ati yapan
kişilerden birisinin kamçısının yere düştüğünü, Bununla birlikte hiçkimseden o
kamçıyı kendisine uzatmasını istemediğini gördüm.
AÇIKLAMA: "Ebu
İdris el-Havlfmı, Ebu Müslim el-Havlani'den." Ebu İdris'in adı Abidullah
b. Abdullah, Ebu Müslim'in adı ise; Abdullah b. Suveb'dir. Bin Sevab olduğu da
söylenir, b. Esveb ve b. Abdullah, b. Avf, b. MüsIim olduğu da söylenir. Adının
Yakub b. Avf olduğu dahi söylenmiştir. Zühd, açıkça görülen kerametleri ile gözkamaştırıcı
güzel yanları ile meşhur birisi idi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
zamanında müslüman olmuştu. Esved el-Ansı onu ateşe attığı halde yanmamış,
Bunun üzerine onu kendi haline bırakmıştı. Hicret edip Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi, kendisi yolda iken Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) vefat etti. Medine'ye geldiğinde Ebu Bekir es-Sıddık, Ömer ve
onların dışında ashab-ı kiramın (r.anhum) büyükleri ile karşılaştı. Doğru ve
bilinen bilgi budur. Bu hususta ilim adamları arasında ihtilaf yoktur.
es-Sem'ani'nin el-Ensab
adı eserinde Muaviye zamanında müslüman olduğunu söylemesi ise muhaddis, tarih,
megazi ve siyer alimleri ile onların dışındaki diğer ilim ehlinin ittifakı ile
yanlıştır. Allah en iyi bilendir.
"Andolsun ben o
kimseleri gördüm. Onlardan birisinin kamçısı düşüyordu da ... " bu
ifadelerden genel kapsamlı ifadeleri delil almanın mümkün olduğu
anlaşılmaktadır. Çünkü onlara bir şey istemek (dilemek, dilenmek) yasaklandığı
halde onlar bu dilemeyi genel anlamına göre aldılar. Ayrıca bundan kendisine
istemek ve dilemek denilebilecek her bir şeyden - önemsiz dahi olsa- uzak
kalmanın teşvik edildiği de anlaşılmaktadır. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
37- DİLENMEK KİME
HELALDİR BABI