SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
23- TEMETTU HACCININ
CAİZ OLDUĞU BABI
2953-15811- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis etti. İbnu'l-Müsenna dedi ki. Bize
Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Katade'den şöyle dediğini tahdis
etti: Abdullah b. Şakik dedi ki: Osman, mut'ayı yasaklıyor, Ali ise onu
emrediyordu. Osman Ali'ye bir söz söyledi. Sonra Ali: Ama sen de biliyorsun ki
biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Temettu yapmıştık
dedi. Osman: Evet, ama biz (o zaman) korkuyorduk, dedi.
Bunu bana Yahya b. Habib
el-Harisi de tahdis etti. Bize Halid -yani b. el-Haris- tahdis etti, bize Şu'be
bu isnad ile aynısını haber verdi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: "Osman
(radıyallahu anh) mut'ayı yasaklıyor, Ali ise onu emrediyordu."
Tercih olunan Osman
(radıyallahu anh)'ın yasakladığı mut'anın, haccda bilinen Temettu olduğudur.
Ömer ve Osman da Temettu haccını haram kılmak manasına değil, tenzihi manada
yasaklıyorlardı. Temettu haccını yasaklayışlarının sebebi ise, İfrad haccının
daha fazilteli oluşudur. Ömer ve Osman İfrad haccı yapmayı emrediyorlardı.
Çünkü daha faziletlidir. Temettu haccını da enzihi manada yasaklıyorlardı.
Çünkü onlar (mü'minlerin emiri olarak) her biri yönettiği raiyenin iyiliğini
gözetmekle emrolunmuşlardı. İfrad haccını emretmeyi de onların iyiliği için
işlerden görüyorlardı. Allah en iyi bilendir.
"Sonra Ali dedi ki:
Sen de biliyorsun ki biz Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
Temettu yaptık, dedi. Osman, evet ama biz (o zaman) korkuyorduk, dedi."
Ecel (lam harfi sakin
olarak), evet demektir.
"Biz
korkuyorduk" sözü ile muhtemelen Mekke fethedilmeden önce hicretin yedinci
yılında Umretu'l-kaza zamanında korkuyorduk, demek istemiştir. Ama o sene
gerçek manada bir Temettu haccı olmamıştı. Yalnızca bir umre yapılmıştı.
2954-159/2-13 Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve Muhammed b. Beşşar da tahdis edip dediler ki: Bize
Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Amr b. Murre'den tahdis etti, o Said
b. el-Müseyyeb'den şöyle dediğini rivayet etti: Ali ve Osman (radıyallahu
anhuma) Asfan'da bir araya geldiler. Osman mut'ayı (Temettu haccını) ya da
umreyi yasaklıyordu. Ali: Sen Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yapmış olduğu bir işi yasaklamakla ne yapmak istiyorsun? dedi. Osman: Bizi
rahat bırak, dedi. Ali: Seni bırakamam dedi. Ali (radıyallahu anh)'ın kanaati
bu olduğundan ötürü, o her ikisini birlikte yapmak için ihrama girdi.
Diğer tahric: Buhari,
1569 -bu manada muhtasar olarak-; Nesai, 2723 -buna yakın-
AÇIKLAMA: "Osman:
Bizi rahat bırak, dedi. Ali: Ben seni bırakamam, dedi. Ali bu kanaatte
olduğundan ötürü, her ikisini niyet ederek ihrama girdi." Bunda ilmin
yayılması, açıklanması, yöneticiler ile ve başkaları ile ilmin tahkiki uğrunda
tartışma hükmü, bu hususta müslümana samimiyetle nasihat vermenin vacip olduğu
hükümleri anlaşılmaktadır. İşte Ali (radıyallahu anh)'ın: Ben seni bırakamam
sözünün anlamı budur.
Ali (radıyallahu anh)'ın
her ikisini niyet ederek ihrama girmesine gelince, Kıran haccını tercih edenler
bunu delil gösterebilir. Fakat İfrad haccını tercih edenler buna şu şekilde
cevap verirler: Ali (radıyallahu anh)'ın her ikisini niyet ederek ihrama
girmesi, bunların caiz olduğunu açıklamak içindir. İnsanlar ya da onların
bazıları, Kıran haccı da Temettu haccı da caiz değildir, muayyen olarak sadece
İfrad haccı yapılabilir diye sanmasınlar diyedir. Allah en iyi bilendir.
2955-160/3- Bize Said b.
Mansur, Ebu Bekr b. Ebu Şeybe ve Ebu Kureyb tahdis edip dediler ki: Bize Ebu
Muaviye, A'meş'den tahdis etti, o İbrahim et-Teymi'den, o babasından, o Ebu Zer
(radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Haccda mut'a (Temettu)
Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'ın ashabına özeldi.
Diğer tahric: Nesai,
2808 -2811; İbn Mace, 2985
2956-161/4- Bize Ebu
Bekr b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Abdurrahmar. b. Mehdi, Süfyan'dan tahdis
etti, o Ayyaş el-Amiri'den, o İbrahim et-Teymı'den, o babasından, o Ebu Zer
(radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: O bize verilmiş bir
ruhsattı. Kastettiği mut'a (Temettu haccı)dır.
2957-162/5- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti, bize Cerir, Fudayl'dan tahdis etti, o Zübeyd'den, o
İbrahim et-Teymi'den, o babasından şöyle dediğini rivayet etti: Ebu Zer (r.a.)
dedi ki: İki mut'a ancak özel olarak bize uygundur. Kastettiği ise kadınlarla
mut'a (nikahı) ile hacc mut'ası (Temettu haccı) dır.
2958-163/6- Bize Kuteybe
tahdis etti, bize Cerir, Beyan'dan tahdis etti, Abdurrahman b. Ebi Şa'sa'dan
şöyle dediğini rivayet etti: İbrahim en-Nehai ve İbrahim et-Teymi'ye gidip: Ben
bu sene hacc ile umreyi birlikte yapmak istiyorum, dedim. İbrahim en-Nahai: Ama
senin baban böyle bir şeyi istemezdi, dedi. Kuteybe dedi ki: Bize Cerir,
Beyan'dan tahdis etti, İbrahim et-Teymi'den, o babasından rivayet ettiğine göre
Ebu Zer (r.a.) Rebesede iken ona uğramıştı. Ona bunu söyleyince Ebu Zer: O
ancak bize özeldi. Size değildi, dedi.
AÇIKLAMA: (2955)
"Ebu Zer (r.a.) dedi ki: Haccda mut'a, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in ashabına özeldi.'' Diğer rivayette (2956) "Bu, bize ait bir
ruhsattı" demektedir. Kastettiği ise haccdaki mut'a (Temettu haccı) dır.
Diğer rivayette Ebu Zer dedi ki: "İki mut'a ancak özel olarak bize olur.
Yani kadınlarla mut'a (nikahı) ile hac mut'ası (nı kastediyordu)." Diğer
rivayette ise: "Bu bize özeldi, size değil."
İlim adamlarının
dediklerine göre bütün bu rivayetlerin anlamı haccı fesh edip umreye
dönüştürmek, o sene ashab-ı kirama özeldi. Bu da veda haccında olmuştu. Bundan
sonra bu caiz değildir. Yoksa Ebu Zer'in maksadı mutlak olarak Temettu haccının
batıl olduğunu söylemek değildir. Aksine onun kastettiği, az önce belirttiğimiz
gibi haccı fesh etmektir. Bunun hikmeti ise, cahiliye dönemindeki hacc
aylarında umrenin yapılamayacağı şeklindeki uygulamayı ortadan kaldırmaktI.
Bütün bunlara dair açıklamalar bundan önceki babta geçmiş bulunmaktadır. Allah
en iyi bilendir.
"İki mut'a ancak
özel olarak bize uygundur" sözünün anlamı ise bu iki mut'a (mut'a nikahı
ile Temettu haccı) sadece bize özel olarak bizim bunları yaptığımız zamanda
uygun düşmüştü. Bundan sonra ise bunlar, kıyamet gününe kadar haramdırlar.
2959-164/7- Bize Said b.
Mansur ve İbn Ebu Ömer de birlikte elFezari'den tahdis etti. Said dedi ki: Bize
Mervan b. Muaviye tahdis etti, bize Süleyman et-Teymı, Guneym b. Kays'dan şöyle
dediğini haber verdi: Sa'd b. Ebu Vakkas (radıyallahu anh)'a mut'a hakkında
soru sordum. O: Biz bunu yaptık, bu ise o günlerde Uruş'da -yani Mekke
evlerinde- kafir idi dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
2960-..../8- Bunu bize
Ebu Bekir b. Ebi Şeybe de tahdis etti, Yahya b. Said, Süleyman et-Teymi'den bu
isnad ile tahdis etti ve rivayetinde: Yani Muaviye, dedi.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
2961- .. ./9- Bize Amr
en-Nakid tahdis etti, bize Ebu Ahmed ez-Zubeyri tahdis etti bize Süfyan tahdis
etti. (H.) Bana Muhammed b. Ebu Halef de tahdis etti, bize Ravf b. Ubade tahdis
etti, bize Şu'be tahdis etti, hepsi Süleyman et-Teymı'den bu isnad ile önceki
ikisinin hadisi ile aynen rivayet etti. Süfyan'ın hadisinde ise haccdaki mut'a
(hakkında) şeklindedir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
AÇIKLAMA: (2959)
Sa'd b. Ebu Vakkas'a mut'aya dair soru sordum ... -Yani Mekke evlerinde-; ...
" diğer rivayette (2960) "yani Muaviye'yi kastediyordu" diğer
rivayette ise (2961) "haccda mut'a" şeklindedir.
"Uruş" ayn ve re
harfleri ötrelidir. Rivayette açıkladığı gibi Mekke evlerine denilir. Ebu Ubeyd
dedi ki: Mekke evlerine "uruş" denilmesinin sebebi dikine konulup
üzerlerine gölgelik yerleştirilen çubuk ve değneklerden yapılmasından
dolayıdır. Bu evlere aynı zamanda "uruş" da denilir. Tekili arş'dır.
Fels'in çoğulunun fulUs
gelmesi gibi. Çoğulunu "uruş" diye getirenlere göre tekili:
"arlş" olur. Kalıb'in çoğulunun kulub (kuyu, kuyular) gelmesi gibi.
Bir başka hadiste de
Ömer (radıyallahu anh) Mekke'nin uruşunu (yani evlerini) gördü mü telbiyeyi
keserdi demektedir.
"Bu ise o gün
urUşda (Mekke evlerinde) kafir idi" sözleri ile Muaviye b. Ebi Süfyan'a
işaret etmektedir. Burada kafirliğinden kasıt iki husustur. Birincisi
el-Mazeri'nin ve başkalarının dediği gibi o, o sırada Mekke evlerinde ikamet
etmekteydi, şeklindedir. Sa'leb dedi ki: Bir kimse hep köylerde, kasabalarda
kalacak olup oradan ayrılmayacak olursa iktefera denilir. Yine rivayette Ömer
(r.a.)'ın: Küfur ehli (köylerde yaşayanlar) kubur ehlidir (kabirlerde yaşayan
kimselerdir). Kastettiği ise şehirlerden ve ilim adamlarından uzak olan
köylerdir. İkinci açıklamaya göre ise kasıt yüce Allah'ı inkardır. Kasıt ise
şudur: Biz Temettu yaptığımız zaman o günlerde kendisi Mekke'de ikamet ediyor
ve cahiliye dini üzere kafir birisi idi. Kadı İyaz'ın ve başkalarının tercih
ettiği açıklama bu olduğu gibi doğru ve tercihe değer olan da budur.
Burada mut'adan kasıt
hicretin yedinci yılında yapılan umredir ki bu da Umretu'l-kaza diye bilinir. O
zaman da Muaviye kafir idi. Çünkü Muaviye Mekke'nin fethedildiği yıldan sonra
sekizinci yılda müslüman oldu. Onun kaza umresinden sonra yedinci yılda
müslüman olduğu da söylenir. Doğru olan birincisidir.
Bunun dışındaki Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yaptığı umrelerde ise Muaviye kafir de
değildi, Mekke de ikamet etmiyordu. Aksine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte idi.
Kadı Iyaz dedi ki:
Bazıları ise Bunun ayn harfi fethalı re harfi sakin olarak "kafirun bil
Arş" diye okumuşlardır. Bununla da kasıt rahmanın ArŞı olur. (O zaman
Rahman'ın Arşını inkar ediyordu demek olur) Kadı Iyaz dedi ki: Bu bir
tashiftir.
Bu hadiste haccda
mut'anın (Temettu haccının) caiz olduğu anlaşılmaktadır.
2962-165/10- Bana Zuheyr
b. Harb da tahdis etti, bizetsmail b. İbrahim tahdis etti, bize el-Cureyri,
Ebu'l-A'la’DAN tahdis etti, o Mutarrif'den şöyle dediğini rivayet etti: İmran
b. Husayn bana: Ben sana bugün Allah'ın kendisi ile bugünden sonra seni
yararlandıracak bir hadis nakledeceğim. Şunu bil ki, Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yakınlarından bir kesime Zülhicce'nin on gününde umre
yaptırmıştır. Buna dair neshedici bir ayet inmediği gibi o vefat edinceye kadar
da bunu nehyetmedi. Bundan sonra her kişi kendisinin istediği şekilde bir görüş
ortaya koydu, dedi,
Diğer tahric: İbn
Mace, 2978
2963-166/11- Bunu bize
İshak b, İbrahim ve Muhammed b. Hatim de tahdis etti, ikisi Veki'den rivayet
etti, bize Süfyan el-Cureyri'den bu isnad ile tahdis etti. İbn Hatim de
rivayetinde dedi ki: Bir adam kendi görüşü ile dilediğini ortaya attı. Bununla
Ömer'i kastediyordu.
2964-167/12- Bana
Ubeydullah b. Muaz da tahdis etti, bize babam tahdis etti, bize Şu'be, Humeyd
b. Hilal'den tahdis etti, o Muttarif'den şöyle dediğini rivayet etti: İmran b.
Husayn bana dedi ki: Ben sana bir hadis nakledeceğim. Umulur ki Allah onunla
seni faydalandırır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hacc ve bir
umreyi bir arada yaptı. Sonra vefat edinceye kadar bunu yasaklamadı. Bu hususta
bunu haram kılan Kur'an'dan bir buyruk da nazil olmadı ve ben dağlanıncaya
kadar bana selam veriliyordu. (Dağlanınca) terk olundu. Sonra dağlanmayı terk
ettim, o hal geri geldi.
Diğer tahric: Nesai,
2725 -muhtasar olarak-
2965- .. ./13- Bunu bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar tahdis edip dediler ki: Bize Muhammed b.
Cafer tahdis etti, bize Şu'be, Humeyd b. Hilal'den şöyle dediğini tahdis etti:
Mutarrif'i şöyle derken dinledim: İmran b. Husayn bana dedi deyip Muaz'ın
hadisinin aynısını rivayet etti.
2966-168/14- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn Beşşar da tahdis etti, İbnu'l-Müsenna dedi ki:
Bize Muhammed b. Cafer, Şu'be'den tahdis etti, o Katade'den, o Mutarrif'den
şöyle dediğini rivayet etti: İmran b. Husayn vefatı ile neticelenen
hastalığında bana haber gönderip şöyle dedi: Ben sana bir takım hadisler
naklediyordum. Umarım onlarla benden sonra Allah seni yararlandırır. Eğer
yaşayacak olursam bunları benim adıma saklı tut ve eğer ölürsem dilersen
bunları anlatabilirsin. Şüphesiz bana selam verildi. Şunu da bil ki, Allah'ın
Nebi'si haccı ve umreyi bir arada yaptı. Sonra bu hususta Allah'ın kitabında
bir hüküm inmediği gibi Allah'ın Nebi'si (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bunu
yasaklamadı. Bir adam da bu hususta kendi görüşüne göre dilediğini söyledi.
Diğer tahric: Nesai,
2726 -muhtasar olarak-
2967-169/15- Bize İshak
b. İbrahim tahdis etti, bize İsa b. Yunus tahdis etti, bize Said b. Ebu Arube,
Katade'den tahdis etti, o Mutarrif b. Abdullah b. eş-Şıhhir'den, o İmran b.
el-Husayn (radıyallahu anh)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Bil ki, Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hacc ve umreyi birlikte yaptı. Sonra onun
hakkında ne kitap indi ne de Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları
bize yasakladı. Bir adam kendi görüşüne göre bu hususta dilediğini söyledi.
2968-170/16- Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis etti, bana Abdüssamed tahdis etti, bize Hemmam
tahdis etti, bize Katade, Mutarrif'den tahdis etti, olmran b. Husayn (r.a.)'dan
şöyle dediğini rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
Temettu haccı yaptık. Bu hususta Kur'an’dan da bir şey inmedi, bir adam da
kendi görüşüne göre dilediğini söyledi.
Diğer tahric: Buhari,
1571
2969-171/17- Bunu bana
Haccac b. eş-Şair de tahdis etti, bize Ubeydullah b. Abdülmecid tahdis etti,
bize İsmail b. Müslim tahdis etti, bana Muhammed b. Vasi, Mutarrif b. Abdullah
b. eş-Şıhhir'den tahdis etti, olmran b. Husayn (r.a.)'dan bu hadisi rivayet
edip: Allah'ın Nebi'si de Temettu (haccı) yaptı. Biz de onunla birlikte Temettu
(haccı) yaptık, dedi.
Diğer tahric: Nesai,
2727, 2738
2970-172/18- Bize Hamid
b. Ömer el-Bekravi ve Muhammed b. Ebu Bekir b. el-Mukaddemi tahdis edip dediler
ki: Bize Bişr b. el-Mufaddal tahdis etti, bize İmran b. Müslim, Ebu Reca'dan
şöyle dediğini tahdis etti: İmran b. Husayn dedi ki: Mut'a -hacc mut'asını
kastediyor- ayeti Allah'ın kitabında nazil olduğu gibi Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) de bize onu emretti. Sonra hacc mut'ası ayetini nesheden bir
ayet inmediği gibi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de vefat edinceye
kadar onu yasaklamadı. Daha sonra bir adam kendi görüşüne dayanarak dilediğini
söyledi.
2971-173/19- Bunu
banaMuhammed b. Hatim de tahdis etti, bize Yahya b. Said, İmran el-Kasir'den
tahdis etti, bize Ebu Reca, İmran b. Husayn'den aynısını rivayet etti ancak o
rivayetinde şöyle dedi: Bunu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte yaptık ama: Bize onu emretti demedi.
AÇIKLAMA: (2962)
"İmran b. Husayn'dan rivayete göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yakınlarından bir taifeye Zülhicce'nin ilk on gününde umre yaptırdı. ..
" Diğer rivayette (2964) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hacc ve umreyi birlikte yaptı..." Diğer rivayette (2966) de buna yakın
hadisi rivayet etti sonra da: "Bir adam da -Ömer b. el-Hattab (radıyallahu
anh)'ı kastediyor- kendi görüşüne dayanarak dilediğini söyledi. Diğer rivayette
(2968) "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte Temettu
haccı yaptık. .. " öbür rivayette (2969) "o da Temettu yaptı, biz de
onunla birlikte Temettu yaptık" öbür rivayette (2970) "Allah'ın
kitabında mut'a ayeti -yani hacc mut'ası ayeti- nazil oldu, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) de bize onu emretti" denilmektedir.
Bütün bu rivayetlerin
ittifakla anlattığı şudur: İmran (radıyallahu anh)'ın kastettiği umre ile hacca
kadar Temettu etmenin (Temettu haccı yapmanın) caiz olduğudur. Aynı şekilde
Kıran da böyledir.
Ayrıca bu hadiste Ömer
b. el-Hattab (radıyallahu anh)'ın Temettu haccını engellemesine açık bir
şekilde tepkisi de vardır. Ömer (radıyallahu anh)'ın bu uygulaması daha önce de
açıkladığımız gibi Temettuyu büsbütün iptal etmek isteğinde değildi. Aksine
İfrad haccını ona tercih etmekten ibaretti. (2964) "Ben dağlanıncaya kadar
bana selam veriliyordu ... " Bana selam veriliyordu dedikten sonra "terkolundum"
demesi ile bana selam verilmesi kesildi de-
mektir. Sonra dağlanmayı
terk edince tekrar bana selam verilmeye başlandı. Hadisin manası şudur: İmran
b. el-Husayn (radıyallahu anh)'ın basurları vardı. Bu zor hallere sabrediyordu.
Melekler de ona selam veriyorlardı. Dağlanınca meleklerin ona selamı kesildi.
Sonra dağlanmayı bıraktı, meleklerin ona selamı tekrar başladı.
(2966) "İmran b.
Husayn vefatı ile neticelenen hastalığında bana birisini gönderdi..." Şunu
da bil ki Allah'ın Nebi'si hacc ve umreyi bir arada yapt!." Bu hadisteki
"eğer yaşarsam benim adıma saklı tut" sözleri ile kastettiği
meleklerin selamını başkalarına bildirmesidir. Çünkü o hayatta iken kendisi ile
ilgili bu hususun yayılmasından hoşlanmamışt!. Çünkü hayatta iken bundan dolayı
fitneye maruz kalabilirdi. Ölümden sonrasında ise böyle değildir.
"Umarım ki Allah
onlarla seni yararlandırır" yani o hadislerle amel edersin, başkasına da
öğretirsin. "Hadisler" lafzını çoğul olarak kullanmasının zahirinıden
anlaşıldığı üzere bunlar üç ve daha fazlasıdır. Fakat bu hadislerden sadece bir
tanesini zikretmektedir ki bu hadis de hacc ile umreyi birlikte yapma
hadisidir. Meleklerin kendisine selam verdiklerini haber vermesi ise hadis
değildir. Bu durumda geri kalan hadisler rivayette zikredilmemiş olmaktadır.
(2970) "Bize Hamid
b. Ömer el-Bekrav! tahdis etti." Babasının dedesinin dedesi olan sahabi
Ebu Bekre'ye (radıyallahu anh) mensubtur. Adı Hamid b. Ömer b. Hafs b. Ömer b.
Ubeydullah b. Ebu Bekre es-Sakafi (r.a.)'dır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: