SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
28- HACC NİYETİ İLE
İHRAMA GİRDİKTEN SONRA MEKKE'YE GELENİN YAPMASI GEREKEN TAVAF VE SA'Y BABI
2987-187/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti, bize Abser, İsmail b.
Ebu Halid'den haber verdi, o Vebera'den şöyle dediğini rivayet etti: İbn
Ömer'in yanında oturuyordum. Ona bir adam gelip şöyle dedi: Ben vakfe yerine
gelmeden önce Beyt'i tavaf etmem benim için uygun mudur? O: Evet dedi. Bu
sefer: Ama İbn Abbas vakfe yerine gitmeden Beyt'i tavaf etme diyor dedi.
Bu sefer İbn Ömer:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haccetti ve vakfe yerine varmadan önce
Beyt'i tavaf etti. Eğer doğru söyleyen birisi ise (söyle bana) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözünü mü alman daha haktır, İbn Abbas'ın
sözünü mü, dedi.
Diğer tahric: Nesai,
2929
AÇIKLAMA: "Vebera"
isminde be harfi fethalıdır.
"İbn Ömer'in
yanında oturuyordum. Ona bir adam gelerek dedi ki: daha mı doğru olur."
İbn Ömer'in bu sözleri ile haccedenin kudum tavafı yapması sabit olduğunu göstermektedir.
Kudum tavafı ise Arafat'da vakfeye durmadan önce meşru kılınmıştır. İbn Ömer'in
bu görüşünü İbn Abbas dışında bütün alimler böylece ifade etmiştir. Hepsi de bu
tavafın vacip değil sünnet olduğunu söylerler. Yalnız bazı mezhep alimlerimiz
ile onlara muvafakat edenler vaciptir, terk edilmesi kurban ile telafi edilir
demişlerdir. Meşhur olan kanaat ise kudum tavafının vacip değil sünnet
olduğudur. Terk edilmesinden dolayı da kurban gerekmediğidir. Eğer kudum
tavafından önce Arafat'da vakfe yapacak olursa bu tavafın vakti de geçmiş olur.
Şayet bundan sonra kudum tavafı niyeti ile tavaf yapacak olursa onun bu tavafı
kudum tavafının yerine geçmez. Aksine eğer ifada tavafı yapmamış ise ifada
tavafı yerine geçer. İfada tavafmı yapmış ise ikinci tavafı kudum tavafının
yerine geçmez, tatavvu olur.
Kudum tavafının birkaç
ismi vardır. Kudum Tavatı, Kadim Tavafı, Vurud Tavafı, Varid Tavafı Ve Tahiyye
Tavafı diye.
Umrede Kudum tavafı
yoktur. Aksine kişinin yaptığı tavaf umrenin rüknü olarak yapılmış olur. İsterse
kudum tavafı niyeti ile tavaf etmiş olsun. O umrenin rükün tavafı olur ve
niyetinin bir anlamı olmaz. Tıpkı bir kimsenin farz haccı yapması gerekmekle
birlikte tatavvu hacca niyet etmesinde olduğu gibi. Böyle bir hacc farz haccın
yerine geçer. Allah en iyi bilendir.
"Eğer doğru
söylüyorsan" eğer İslam'ında doğru ve samimi isen Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'e uymanda sadık isen onun yaptığını ve izlediği yolu bırakıp
İbn Abbas'ın ve başkasının sözüne yönelme. Allah en iyi bilendir.
2988-188/2- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti, bize Cerir, Beyan'dan tahdis etti, o Vebare'den şöyle
dediğini rivayet etti: Bir adam İbn Ömer (radıyallahu anhuma)'ya: Ben hacc
yapmak üzere ihrama girmiş olduğum halde Beyt'i tavaf edeyim mi? dedi. İbn Ömer:
Bundan seni engelleyen ne ki, dedi. Adam: Ben filanın bundan hoşlanmadığını
gördüm. Ama biz seni ondan daha çok seviyoruz. Çünkü biz dünyanın onu fitneye
düşürdüğü kanaatindeyiz dedi.
Bunun üzerine (İbn
Ömer): Hangimizi -yahut hanginizi- dünya fitneye düşürmediki, dedikten sonra
şunları söyledi: Biz Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in hacc niyeti
ile ihrama girdiğini, Beyt'i tavaf ettiğini, Safa ile Merve arasında
sayettiğini gördük. Bu sebeple Allah'ın sünneti ile Resulü'nün sünneti -eğer
doğru ise- filanın sünnetine göre daha çok uyulmayı hak eder dedi.
AÇIKLAMA: "Dünyanın
onu fitneye düşürdüğünü gördük." Bu şekilde asıl nüshaların bir çoğunda
onu fitneye düşürdü anlamındaki kelimenin başında hemze bulunmamaktadır. Fakat
bir çoğunda ya da çoğunluğunda hemzeli yazılmıştır. Bunu Kadı Iyaz da
çoğunluğun rivayetinden böylece nakletmiştir. Fetene deftene de sahih iki
söyleyiştir. Ama birincisi daha sahih ve daha meşhurdur. Kur'an-ı Kerim de onu
kullanmıştır. Hatta Asmaı "eftene" şeklini kabul etmemektedir.
"Dünya onu fitneye
düşürdü" sözü de şu demektir. Çünkü o Basra valiliğini kabul etmiştir.
Halbuki valilik görevini kabul etmek tehlike ve fitne yerleridir. İbn Ömer ise
hiçbir devlet görevi almamıştır. İbn Ömer'in: "Dünya hangimizi fitneye düşürmedi
ki" sözü onun zühdünden, mütevaziliğinden ve insafından kaynaklanır. Bazı
nüshalarda "hangimizi -yahut hanginizi-" şeklinde bazılarında ise
"hangimizi -yahut da ve hanginizi- dedi" şeklindedir. Hepsi sahih
(ifadeler)dir.
2989-189/3- Bana Zuheyr b.
Harb tahdis etti, bize Süfyan b. Uyeyne, Amr b. Dinar'dan şöyle dediğini tahdis
etti: İbn Ömer'e umre yapmak üzere gelen sonra Beyt'i tavaf ettiği halde Safa
ile Merve arasında sayetmeyen bir kimse hanımına yaklaşabilir mi? diye sorduk.
O şu cevabı verdi: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Mekke'ye) geldi.
Beyt'in etrafında yedi şavt tavaf yaptı. Makamın arkasında iki re kat kıldı.
Safa ile Merve arasında yedi defa say etti. A'ndolsun sizin için Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e güzel bir örnek vardır dedi.
Diğer tahric: Buhari,
395, 1623 -buna yakın-, 1627 -muhtasar-, 1645, 1647 -muhtasar-, 1793; Nesai,
2930, 2960 -muhtasar-, 2966 -muhtasar-; İbn Mace, 2959 -muhtasar -
AÇIKLAMA: (2989)
"İbn Ömer (r.a.)'a umre niyeti ile gelip Beyt'i tavaf eden sordduk ...
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de sizin için güzel bir örnek
vardır" Bu hayır böyle bir iş ona helal olmaz demektir. Çünkü Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) tavaf ve say yapmadıkça umrenin ihramından
çıkmamıştır.
Dolayısı ile ona tabi
olmak ve ona uymak kap eder. İbn Ömer'in sözünü ettiği bu rükün bütün mezhep
alimlerinin de kanaatidir. Bu görüşe göre umre yapan bir kimse tavaf, say ve
tıraş olmadan ihramdan çıkamaz. Bundan bir istisna Kadı lyaz'ın İbn İshak,
Abbas ve İshak b. Rahuye (Raheveyh)'den say etmeden dahi olsa tavafdan sonra
ihramdan çıkacağı şeklindeki kanaatleridir. Bu ise zayıf bir görüştür. Sünnete
muhalifiir.
2990- .. ./4- Bize Yahya
b. Yahya ve Ebu'r-Rabi' ez-Zehranı, Hammad b. Zeyd'den tahdis etti. (H.) Bize
Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Muhammed b. Bekr haber verdi, bize İbn
Cureyc haber verdi. Birlikte Amr b. Dinar'dan, o İbn Ömer (radıyallahu
anhuma)'dan, o Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den İbn Uyeyne'nin hadisine
yakın olarak hadisi rivayet etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: