SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
31- HACC AYLARINDA UMRE
YAPMANIN CAİZ OLDUĞU BABI
2999- Bana Muhammed b.
Hatim de tahdis etti, bize Behz
tahdis etti, bize Vüheyb tahdis etti, bize Abdullah b. Tavus, babasından tahdis etti, o İbn Abbas (r.a.)’dan şöyle dedi: Hacc aylarında
umre yapmayı yeryüzündeki en büyük günahlardan bir günah olarak görüyorlardı.
Ayrıca Muharrem ayını Safer olarak değiştiriyorlar ve: Develerin sırtındaki
yaralar iyileşip izler yok olup Safer ayı da bittimi artık umre yapmak isteyene
umre helal olur, diyorlardı. Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile ashabı hacc
niyeti ile ihrama girmiş olarak dördüncü gecenin sabahında geldiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
onlara bu hacc niyetlerini umreye dönüştürmelerini
emretti Bu onlara göre çok ağır ve büyük bir iş gibi geldi. Ey Allah'ın Rasulü! Hang: ihramdan çıkıştır
bu dediler. Allah Rasulü: "İhramdan tamamıyla
çıkmaktı (ihram dolayısı ile haram olan her şey helal olacaktır)" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 1564, 3832; Nesai, 2812
AÇIKLAMA: "Hacc aylarında umre yapmayı yeryüzündeki en büyük
günahlardan sayıyorlardı." Zamir cahiliye dönemi insanlarına aittir.
"Muharrem ayını da
Safer yapıyorlardı." Yazma nüshalarda bu şekilde re harfinden sonra
elifsiz olarak kaydedilmiştir. Halbuki bu isim herhangi bir görüş ayrılığı
olmaksızın munsarıfdır. Bundan dolayı elif ile
yazılması gerekir.
Ama ister elif ile
yazılsın, ister elifsiz yazılsın burada mansub olarak
okunması bir zorunluluktur. Çünkü munsarıf bir
isimdir.
İlim adamları der ki:
Burada anlatılmak istenen onların nesi (ayları ertelerne)
uygulamalarına dair haber vermektir. Onlar Muharrem ayına Safer diyorlar ve
Muharrem ayını helal ay yapıp Muharrem'i erteliyorlardı. Yani onun haram ayalma özelliğini Safer'den sonrasına bırakıyorlardı ki
baskın ve buna benzer işlerinin aleyhlerine sıkışmasını önleyecek şekilde üç
tane haram ay arka arkaya gelmesin. İşte bu yaptıkları uygulamaları dolayısı
ile Yüce Allah onların dalalette olduklarını söyleyerek: "NesI', şüphesiz küfürde bir artıştır" (Tevbe, 37) buyurmaktadır ..
"Derlerdi ki:
Sırtlardaki yaralar iyileşince" kasıt haccdan
dönüşlerinden sonra develerin sırtlarındaki yaralardır. Çünkü hacc için üzerlerinde yol aındığından
ötürü sırtları yaralanır, berelenirdi.
"İz silinince"
yok olup kaybolunca demektir. Maksat develerin ve diğer hayvanların yürürken
bıraktıkları izdir. Aradan uzun günler geçtiğinden ötürü bu izler silindiği
zaman demektir. Meşhur olan anlam budur. Hattabi dedi
ki: Allah daha iyi bilendir elbette ama kasıt sırtlarındaki yaraların izlerinin
silinmesidir.
Bu lafızların hepsinin
son harfi sakin olarak okunur ve üzerlerinde vakfe yapılır. Çünkü maksatları
seci' yapmaktır.
3000-199/2- Bize Nasr b. Ali el-Cahdami tahdis etti ... Ebu'I-Niye el-Berra'nın rivayetine göre o İbn
Abbas (radıyallahu anhuma)'yı şöyle derken dinlemiştir: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hacc niyeti ile ihrama girdi. Zilhicce'nin dördüncü
günü (Mekke'ye) vardı.
Diğer tahric: Buhari, 1085; Nesai, 2871
AÇIKLAMA: ''Ebu'I-Niye el-Berra"
ismindeki "el-Berra" re harfi şeddelidir.
Okların tahta kısımlarını törpüleyip düzelttiği için ona bu isim verilmiştir.
3001-200/3- Bunu bize
İbrahim b. Dinar da tahdis etti, bize Ravh tahdis etti, (H,) Bize Ebu Davud el-Mübarek! de tahdis etti, bize Ebu Şihab tahdis etti, (H.) Bize
Muhammed b. el-Müsenna da tahdis
etti, bize Yahya b. Kesir tahdis etti, hepsi Şu'be'den bu isnad ile hadisi
rivayet etti. Ravh ve Yahya b. Kesir de Nasr'ın dediği gibi şöyle dediler: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hacc niyeti ile ihrama girdi. Ama Ebu
Şihab rivayetinde hacc
niyeti ile ihrama girerek Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
birlikte çıktık dedi.
Hepsinin hadisi
rivayetlerinde Batha'da
AÇIKLAMA: "Ebu Davud el-Mübarek'i" adı
Süleyman b. Muhammed'dir. Süleyman b. Davud olduğu da
söylenir. Ebu Muhammed el-Mübarek'i re harfi fethalı
olarak "el-Mübarek"e mensubtur. el-Mübarek
ise Vasıt'a yakın, Vasıt
ile Bağdat arasında Dicle kıyısında bir kasabadır.
3002-2014/4- Bize Harun
b. Abdullah da tahdis etti. Bize Muhammed b. Fadl es-Senus'i tahdis etti. Bizu Vuheyb haber verdi. Bize Eyyub, Eb'ul-Aliye el-Berra’dan haber
verdi. O, İbn Abbas (radıyallahu
anhuma)dan şöyle dediğini rivayet etti: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve
ashabı Zülhiccen'in ilk on gününün dördüncü gününde
Hac niyetiyle telbiye getirdikleri halde (Mekke)'ye
geldiler. Onlara umreye niyet etmelerini emir buyurdu.
3003-202/5- Bize Abd b. Humeyd de tahdis etti, bize Abdurrezzak
haber verdi, bize Ma'mer, Eyyub'dan
haber verdi, o Ebu'l-Niye'den,
o İbn Abbas (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Zi Tava'da
AÇIKLAMA: ''RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
Bu hadis-i şerif ihramlı
olanın Mekke'ye
3004-203/6- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn
Beşşar tahdis edip dedi ki:
Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis etti, (H.) Bize Ubeydullah b. Muaz -ki lafız ona
aittir- da tahdis etti. Bize babam tahdis etti, bize Şu'be
el-Hakem'den tahdis etti, o Mücahid'den,
o İbn Abbas (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etti: RasuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İşte bu kendisinden istimta'da
bulunduğumuz (yararlandığımız, mut'a yaptığımız) bir umredir. Beraberinde
kurbanlık bulunmayan kimse tamamen ihramdan çıksın. Şüphesiz umre kıyamet
gününe kadar haccın içine girmiştir" buyurdu.
Diğer tahric: Ebu Davud,
1790; Nesai, 2814
3005-20417- Bize
Muhammed b. el-Müsenna ve İbn
Beşşar tahdis edip dedi ki:
Bize Muhammed b. Cafer tahdis etti, bize Şu'be tahdis edip dedi ki Ebu Cemra ed-Dubai'yi şöyle derken
dinledim: Ben Temettu haccı yaptım bazı kimseler bunu
yapmamamı söylediler. Bunun üzerine İbn Abbas'a
gittim ve buna dair ona sordum bana onu yapmamı emretti. (Devamla) dedi ki:
Sonra Beyt'egidip uyudum. Rüyamda birisi bana
gelerek: kabul olunar. bir umre ve mebrur bir hacc (olsun) dedi.
Bunun üzerine kalkıp İbn Abbas'lf.
yanına giderek gördüğümü ona haber verdim. O: Allahu ekber, Allahu ekber
Bu Ebu'l-Kasım (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'ın
sünnetidir dedi.
Diğer tahric: Buhari, 1567, 1688
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
32- İHRAMA
GİDERKEN HEDİYELİK KURBANLIKLARA GERDANLIK KOYMAK VE ONLARA ALAMET YAPMAK