SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
45- HACCEDENİN NAHR
(KURBAN BAYRAMI BİRİNCİ) GÜNÜ AKABE CEMRESİNE TAŞ ATMAYA BAŞLAYINCAYA KADAR
TELBİYE GETİRMEYİ SÜRDÜRMESİNİN MÜSTEHAP OLDUĞU BABI
3076-276/1- Bize Yahya
b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve İbn Hucr tahdis edip dedi ki: Bize İsmail tahdis
etti. (H.) Bize Yahya b. Yahya da - lafız ona ait olmak üzere- tahdis edip dedi
ki: Bize İsmail b. Cafer, Muhammed b. Ebu Harmele'den haber verdi, o İbn
Abbas'ın azadlısı Kureyb'den, o Üsame b. Zeyd'den şöyle dediğini rivayet etti:
Arafat'tan itibaren Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bineğinin
arkasına bindim. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Müzdelife'den beride
bulunan sol taraftaki dağ yoluna ulaşınca devesini çöktürdü ve küçük abdest
bozdu. Sonra geldi, ben de ona abdest suyunu döktüm. O da hafif bir abdest
aldı. Sonra: Namaz, ey Allah'ın Resulü dedim: "Namaz önünde (ileride)
gelecek" buyurdu. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bindi ve
ta Müzdelife'ye kadar geldi. Orada namaz kıldı. Cem (Müzdelife) sabahında da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) el-Fadl'ı bineğinin üzerine alıp
arkasına bindirdi.
Kureyb dedi ki: Bana
Abdullah b. Abbas, el-Fadl'dan haber verdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Akabe Cemresine ulaşıncaya kadar telbiye getirmeye devam
etti.
Diğer tahric: Buhari,
1669
3077-267/2- Bize İshak
b. İbrahim ve Ali b. Haşrem de tahdis etti. İkisi İsa b. Yunus'dan rivayet
etti, İbn Haşrem dedi ki: Bize İsa b. Yunus, İbn Cureyc'den haber verdi, bana
Ata haber verdi, bana İbn Abbas'ın haber verdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Cemh'den itibaren el-Fadl'ı bineğinin üzerine alıp arkasına
bindirdi. (Ata) dedi ki: İbn Abbas'ın bana haber verdiğine göre el-Fadl
kendisine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Akabe Cemresine taş atıncaya kadar
telbiyeyi kesmedi.
Diğer tahric: Buhari,
1685; Ebu Davud, 1815; Tirmizi, 918; Nesai, 3055
AÇIKLAMA: Üsame'nin
rivayet ettiği hadiste (3076) "Arafat'tan itibaren Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in arkasına,. bineğin üzerine bindim." Bu hadis
Arafat'tan ayrılırken binek üzerinde yol almanın müstehap olduğuna ve eğer
bineğin gücü yetiyorsa bineğinin üzerine bir diğerini arkasına bindirmenin caiz
olduğuna, fazilet ehli ile birlikte bineklerinin üzerinde arkalarına binmenin
caiz olup bunun edebe aykırı olmadığına delildir.
"Üzerine abdest
suyu döktüm, o da hafif bir abdest ald!." Üzerine abdest suyu döktüm
derken "vedu'' '' vav harfi fethalı
olup kendisi ile abdest alınan su demektir. Daha önce bunun vav harfinin ötreli
söyleneceğine dair bir görüş olduğunu da kaydetmiş ve bunun bir değerinin
olmadığını söylemiştik.
"Hafif bir abdest
aldı" yani namaz abdesti aldı ve bunu azaları birer defa yıkamak sureti
ile yahud da çoğunlukla adetine nisbetle suyu daha az kullanarak abdest aldı.
Diğer bir rivayetteki: "Abdest azalarını iyice yıkamadı'' sözünün anlamı
budur. Yani adet edindiği şekilde abdest azalarını iyice yıkayarak bir abdest
almadı demektir.
Bunda abdest alırken
başkasından yardım almanın caiz olduğuna delil vardır. Mezhep alimlerimiz der
ki: Abdest alırken başkasının yardımı üç türlüdür:
1. Suyun kuyudan, evden
ve benzeri yerlerden getirilip kendisine takdim edilmesi hususunda başkasının
yardımını almak. Bu caizdir, bunun evlaya aykırı olduğu da söylenemez.
2. Azalarını yıkayacak
kimseden bu hususta yardım istemek, bu da hastalık ya da benzeri bir
mazeretinin bulunması halinde tenzihen mekruhtur.
3. Üzerine su dökmek
için başkasının yardımını alması eğer bir mazeret dolayısı ile olursa bunda bir
sakınca yoktur. Yoksa evla olana aykırıdır. Buna mekruh denilir mi? Mezhep
alimlerimizin bu hususta iki görüşü vardır. Daha sahih olanına göre mekruh
değildir. Çünkü bu hususta herhangi bir nehiy sabit değildir. Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) 'in Üsame'nin Tebuk Gazvesi'nde el-Muğire b. Şu'be'nin
Muavviz kızı er-Rubeyyi'nin yardımını almasına gelince bu caiz oluşu beyan
etmek içindir. O durumda onun için bu daha faziletlidir.
Çünkü Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) beyanda bulunmakla emrolunmuştur. Allah en iyi
bilendir.
"Ben: Ey Allah'ın
Rasulü, namaz dedim. O: "Namaz önünde (ileride) gelecektir"
buyurdu." Yani Üsame ona
Burada tabi olanın
uyduğu kimseye adetine muhalif olarak terk ettiği bir hususu yapsın yahut da
bundan dolayı mazeretini söylesin ya da ona doğru şekli beyan etsin diye
hatırlatmanın müstehap olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Çünkü alışılagelmiş
adetine aykırı hareket etmesinin sebebi şudur, şudur.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Namaz önündedir" demesinden de şU
anlaşılmaktadır. Bu gecede böyle bir yerde sünnet olan
"Akabe Cemresine
ulaşıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti.'' Bu da Akabe Cemresine nahr
(kurban bayramı birinci) günü sabahı taş atmaya başlayıncaya kadar telbiyeyi
sürdürmesine bir delildir. Şafii, Süfyan-i Sevri, Ebu Hanife, Ebu Sevr, ashab
ve tabiin ulemasının, değişik bölgelerdeki fukahanın ve onlardan sonrakilerin
çoğunluğunun görüşü budur. Hasan-ı Basri ise: Arefe günü
Ahmed, İshak ve seleften
bazı kimseler ise Akabe Cemresine taş atmayı bitirinceye kadar telbiye getirir
demişlerdir.
Şafii ve cumhurun delili
bundan sonraki diğer hadislerle birlikte bu sahih hadisdir. Diğerlerinin lehine
bu kanaate muhalefet etmelerinde herhangi bir delil bulunmadığından ötürü
sünnete tabi olmak izlenecek muayyen yol olarak kalmaktadır.
(3077) Diğer rivayette:
"Akabe Cemresine taş atıncaya kadar telbiyeye devam etti" sözünü
Ahmed ve İshak kendi görüşlerine delil gösterebilirler.
Ama cumhur burada maksat
taş atmaya başlayıncaya kadar telbiyeyi devam ettirdiğidir demiştir. Böylelikle
her iki rivayet cem ve telif edilmiş olur,
3078-268/3- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti, bize Leys tahdis etti, (H.) Bize İbn Rumh da tahdis
etti, bana Leys, Ebu Zubeyr'den haber verdi o İbn Abbas'ın azadlısı Ebu
Ma'bed'den, o İbn Abbas'dan, o el-Fadl b. Abbas'dan rivayet ettiğine göre
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in arkasında bineğinin üzerine
binmişti. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Arafat'tan ayrıldıkları
Ayrıca {el-Fadl} dedi
ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Akabe Cemresine taş atıncaya kadar
telbiye getirmeye devam etti.
Bunu bana Zuheyr b. Harb
da tahdis etti, bize Yahya b. Said, İbn Bec'den tahdis etti, bana Ebu Zubeyr bu
isnad ile haber vermekle birlikte o hadiste: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Cemreye taş atıncaya kadar telbiye getirmeye devam etti ibaresini
zikretmemekle birlikte hadisi rivayetinde: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bir kimse eli ile küçük taşı atar gibi işaret yapıyordu, ibaresini ekledi.
Diğer tahric: Nesai,
3030, 3052, 3058
AÇIKLAMA: "Cem'"
bilindiği gibi Müzdelife demektir, daha önce açıklanmıştı. "Sükuneti
muhafaza edin" bu o
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in: "Küçük çakıl taşları toplayın" buyruğuna
gelince ilim adamları der ki: Bu küçük taşlar bakla tanesine yakındır.
Mezhep alimlerimiz daha
büyük taşları ya da daha küçük taşları atması halinde de caizdir ama mekruhtur
demişlerdir.
"Elleri ile bir
insanın küçük taşları atması gibi işaret yapıyordu." Bundan kasıt ise
küçük taşlar ile ilgili açıklama yapmak, beyanı daha ileriye götürmektir, Yoksa
kasıt Cemrelere parmak arasında küçük taş atılır gibi atılır, demek değildir.
Her ne kadar bazı mezhep alimlerimiz bunun müstehap olduğunu söylese de bu bir
yanlışlıktır, Doğrusu ise Cemrelere taş atmanın parmak arasında küçük taş atmak
şeklinde olmayacağıdır. Çünkü Abdullah b. el-Muğaffel'in Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem)'den bu şekilde parmak arasında küçük taş atmanın yasakladığına dair
hadis sabittir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in bu şekilde işaret
etmesinin anlamı az önce açıkladığımız gibi. Allah en iyi bilendir.
3079-269/4- Bize Ebu Bekr
b. Ebu Şeybe de tahdis etti, bize Ebu'l-Ahvas, Husayn'dan tahdis etti, o Kesir
b. Mudrik'den, o Abdurrahman b. Yezid'den şöyle dediğini rivayet etti: Biz
Cem'de (Müzdelife'de) iken Abdullah (b. Mesud): Ben üzerine Bakara Suresi'nin
nazil olduğu o yüce zatı bu makamda ''Lebbeyk Allahumme lebbeyk"
buyururken dinledim, dedi.
Diğer tahric: Nesai,
3046
AÇIKLAMA: "Abdullah
(b. Mesud): Biz Cem'de iken üzerine Bakara Suresi'nin nazil olduğu yüce zatı bu
makamda lebbeyk Allahumme lebbeyk derken dinledim.'' Bu hadis Arafat'da
vakfeden sonra da telbiye getirmeye devam etmenin müstehap olduğuna delildir.
Bu daha önce geçtiği gibi cumhurun da benimsediği kanaattir.
Ayrıca bu hadiste Bakara
Suresi, Nisa Suresi ve benzeri şekilde surelerin adını söylemenin caiz olduğuna
da delil vardır. Öncekilerden kimisi bunu mekruh görmüş ve bunun yerine
kendisinde Bakaranın sözkonusu edildiği sure, kendisinde Nisanın sözkonusu
edildiği sure vb. ifadeler kullanılır demişlerdir. Doğrusu ise Bakara Suresi,
Nisa Suresi, Maide Suresi ve buna benzer surelerin isimlerini söylemektir.
Ashab, tabiin ve ondan sonra gelen ilim adamlarının büyük çoğunluğu da böyle
demiştir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözü olan hadisler ile ashab
(radıyallahu anhum)'un sözleri de bu hususta birbirini desteklemektedir. Bir
gecede Bakara Suresi'nden son iki ayeti okuyan kimseye o iki ayet yeter hadisi
gibi. Allah en iyi bilendir.
Abdullah b. Mesud'un:
"Üzerinde Bakara Suresi'nin nazil olduğu zat" diyerek özel olarak Bakara
Suresi'ni zikretmesinin sebebine gelince hacc ibadeti ile ilgili hükümlerin
büyük çoğunluğunun o surede bulunmasından dolayıdır. O sanki: İşte üzerine
menasik (denilen) hacc ibadeti ile ilgili hükümlerin üzerine indirildiği,
şeriatın kendisinden öğrenildiği hükümleri de beyan eden zqatın durduğu yer
burasıdır. Bu sebeple siz de bunu dayanak alın, demek istemiş gibidir.
Bununla da Arafat'ta
vakfe yaptığı andan itibaren telbiyeyi keser diyenlerin kanaatini de reddetmiş
olmaktadır. İşte ikinci (3080) rivayetteki şu sözlerin manası da budur:
Abdullah, Cem'den ayrılındığında telbiye getirince bu bir bedevi mi denilmiş,
Abdullah b. Mesud da o sözlerini bu şekilde itiraz edenin itirazını reddetmek
ve ona karşı durumu açıklamak sadedinde söylemişti. Allah en iyi bilendir.
3080-270/5- Bize Yunus
b. Sureye de tahdis etti, bize Huşeym tahdis etti, bize Husayn, Kesir b. Mudrik
el-Eşcaİ'den haber verdi, onun Abdurrahman b. Yezid'den rivayet ettiğine göre
Abdullah (b. Mesud) Cem'den ayrıldığı zaman telbiye getirdi. Bu bir bedevi mi
denilince Abdullah: İnsanlar unuttular mı yoksa saptılar mı? Ben üzerine Bakara
Suresi'nin nazil olduğu zatı bu yerde "Lebbeyk Allahumme lebbeyk"
derken dinlemişimdir dedi.
3081- .. ./6- Bunu bize
Hasan el-Hulvani de tahdis etti, bize Yahya b. Adem tahdis etti, Süfyan,
Husayn’DAN bu isnad ile tahdis etti.
3082-271/7- Bunu bana
Yusuf b. Hammad el-Ma'ni de tahdis etti, bize Ziyad -yani el-Bekkai- Husayn'dan
tahdis etti, o Kesir b. Mudrik el-Eşcai'den o Abdurrahman b. Yezid ve el-Esved
b. Yezid'den şöyle dediklerini rivayet etti: Abdullah b. Mesud'u Cem'de şöyle
derken dinledik: Ben üzerine Bakara Suresi'nin nazil olduğu zatı burada:
"Lebbeyk Allahumme lebbeyk" buyururken dinledim dedikten sonra
kendisi de telbiye getirdi, biz de onunla birlikte telbiye getirdik.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
46- AREFE GÜNÜNDE MİNA'DAN
ARAFAT'A GİDERKEN TELBİYE VE TEKBİR GETİRME BABI