SAHİH-İ MÜSLİM |
HAC |
51- AKABE CEMRESİNE
KURBAN BAYRAMI BİRİNCİ GÜNÜ BİNEKLİ OLARAK TAŞ ATMANIN MÜSTEHAP OLDUĞU VE
RASULULLAH (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'İN:
"HACC İBADETLERİNİ (BENDEN) ÖĞRENMELİSİNİZ" BUYRUĞUNU BEYAN BABI
3124-310-1- Bize İshak b. İbrahim ve Ali b. Haşrem
birlikte İsa b. Yunus’DAN tahdis
etti, İbn Haşrem dedi ki:
Bize İsa, İbn Cureyc'den
haber verdi, bana Ebu'z-Zubeyr'in
haber verdiğine göre o Cabir'i şöyle derken dinlemiştir: Ben Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i nahr günü devesi üzerinde (Cemreye) taş atarken ve bu
arada: "Hacc ibadetlerini {benden}
öğrenmelisiniz. Çünkü gerçekten ben bilemiyorum bu haccedişimden sonra belki
haccetmeyeceğim" buyuruyordu.
Diğer tahric: Ebu Davud,
1970; Nesai, 3062
AÇIKLAMA: "Bana Ebu'z-Zubeyr'in haber verdiğine göre o Cabir b. Abdullah'ı şöyle
derken dinlemiştir... belki haccetmeyeceğim." Bu
hadiste Şafii'nin ve ona muvafakat edenlerin: Mina'ya
binek üzerinde ulaşan bir kimse için Nahr günü Akabe
Cemresine yine binek üzerinde taş atması müstehaptır,
diyen İmam Şafii ve ona muvafakat edenlerin görüşlerinin lehine delil
bulunmaktadır. Bununla birlikte yayan olarak Cemreye taş atsa dahi caizdir. Ama
Mina'ya yayan olarak ulaşan bir kimse de Akabe
Cemresine yayan olarak taş atar. Bu ise Nahr (kurban
bayramı birinci) gününde böyledir. (Ondan sonraki) Teşrik günlerinin ilk iki
gününde ise sünnet olan bütün Cemreleri yürüyerek taş atmasıdır. Üçüncü günde
ise binekli olarak taş atar ve Mina'dan ayrılır.
Bütün bu görüşler Maliki, Şafii ve diğerlerinin mezheblerine
göredir. Ahmed ve İshak ise şöyle demişlerdir: Nahr günü yayan taş atması müstehaptır.
İbnu'lMunzir dedi ki: İbn
Ömer, İbn ez-Zubeyr ve
Salim yürüyerek taş atarlardı. Ayrıca hangi durumda olursa olsun attığı taş
atılan yere düştükten sonra onun için geçerli olacağı hususunda icma etmişlerdir.
"Hacc ibadetlerinizi {benden} öğrenmelisiniz." Buradaki
"lite'huzu: öğrenmelisiniz" fiilinin
başındaki lam, emir lamıdır. Menasikinizi alınız
(öğreniniz) anlamındadır. Zaten Müslim'den başkasının rivayetinde de bu şekilde
am'sız) olarak gelmiştir. İfadenin takdiri de: Bu hacc edişim esnasında söylediğim sözler, yaptığım fiiller,
hal ve hareketler haccın işleri ve nitelikleridir. Bunlar sizin menasikiniz (haccınızın ibadetleri)'dir.
O halde onları benden öğreniniz, onları kabul ediniz, onları belleyiniz,
onlarla amel edip onları insanlara öğretiniz.
Bu hadis gerçekten hacc ibadetleri hususunda büyük bir esastır. Bu yönü ile
Nebi {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
namaz hakkında söylediği: "Benim nasıl amaz
kıldığımı gördüyseniz siz de öylece namaz kılınız" buyruğuna
benzemektedir.
"Belki de bu
haccedişimden sonra haccedemeyebilirim." Bu buyruğunda onlarla
vedalaştığına ve vefatının yaklaştığını onlara bildirmeye bir işaret ve hacc ibadetini ondan öğrenmeye gereken itinayı gösterip
onunla birlikte bulunup, din ile ilgili hususları ondan öğrenmek için fırsatı
değerlendirmeye bir teşviktir. İşte bu sebeple de buna haccetül
veda (Veda Haccı) denilmiştir. Allah en iyi bilendir.
3125-311/2- Bana Seleme
b. Şebib de tahdis etti,
bize el-Hasan b. A'yen tahdis
etti, bize Ma'kil, Zeyd b. Ebu Uneyse'den tahdis etti, o Yahya b. Husayn'dan,
o büyük annesi Um el-Husayn’DAN rivayet etti ve dedi
ki: Ben büyük annemi şöyle derken dinledim: Rasulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ile birlikte Veda Haccını yaptım. O devesi üzerinde olduğu halde Akabe
Cemresine taş atıp oradan ayrılıp gittiği zaman onu gördüm. Beraberinde Bilal
ve Üsame de vardı. Birisi onun devesini önden
çekiyor, diğeri ise elbisesini Rasulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
başı üzerine güneşe karşı kaldırıp tutuyordu. (Um el-Husayn)
dedi ki: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) çok şeyler söyledi sonra onun şöyle
buyurduğunu dinledim: "Başınıza azalan kesilmiş, sizi Yüce Allah'ın kitabı
ile yöneten -zannederim büyük annem: siyahi (de) dedi- bir köle dahi emir tayin
edilse onu dinleyip, ona itaat ediniz. "
Diğer tahric: Ebu Davud,
1834
AÇIKLAMA: "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte haccettim ... güneşe karşı onu
koruyordu."
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. Bu hacca Veda Haccı
adını vermek caizdir. Bazı kimselerin bunu kabul etmeyip bundan hoşlanmadığı
ama bunun bir yanlışlık olduğu daha önce geçti. Aynı şekilde bu görüşü çürüten
açıklamalar da geçmiş bulunmaktadır.
2. Yine daha önce
geçtiği gibi binek üzerinde taş atmak caizdir.
3. İhramlı bir kimseye
başı üzerine elbise veya başka şeylerle gölge yapmak caizdir .. Bizim ve ilim
adamlarının büyük çoğunluğunun kanaati budur. İhramlının binek üzerinde olması
ile olmaması arasında bir fark yoktur. Malik ve Ahmed:
Caiz değildir, böyle bir şey yaparsa ona fidye düşer demişlerdir.
Bir rivayete göre Ahmed: Fidye düşmez demiştir. İcma
ile kabul ettiklerine göre de eğer bir çadır yahut bir tavanın altına oturacak
olursa caizdir. Bu hususta bizimle eğer kısa bir süre hevdec
içinde oturacak olursa fidye düşmez. Eli ile gölgelenecek olsa da hüküm
böyledir.
Abdullah b. Abbas b. Ebu Rabia'nın hadisini delil gösterebilirler. O şöyle
demiştir: Ömer b. el-Hattab (r.a.) ile birlikte
arkadaşlık yaptım. Dönünceye kadar onun bir çadır kurduğunu görmedim. Bunu hasen bir isnad ile Şafii ve Beyhaki rivayet etmişlerdir. İbn
Ömer {r.a.)'dan rivayete göre o ihramlı olduğu halde devesi üzerinde olan bir
adamın kendisi ile güneş arasına bir gölgelik yaptığını görünce kimin için
ihrama girdinse onun için de güneşin ışığında kalıp gölgelenme demiştir. Bunu Beyhaki sahih bir isnad ile
rivayet etmiştir. Cabir'den de Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğu rivayet
edilmektedir: "İhramlı bir kimse güneş batıncaya kadar güneşe maruz
kalırsa mutlaka güneş de o kişi annesinden doğduğu günkü haline dönünceye kadar
günahları ile birlikte batar." Bunu da Beyhaki
rivayet etmiş ve zayıf olduğunu söylemiştir.
Cumhur ise Um el-Husayn'ın rivayet ettiği ve Müslim'de zikrolunan bu hadisi
delil gösterdikleri gibi ayrıca buna (gölgelik yapmaya) giyme adı
verilmeyeceğini söylemişlerdir.
Cabir'in rivayet ettiği
hadis belirttiğimiz gibi zayıftır. Bununla birlikte o hadiste bir yasak ifadesi
yoktur. İbn Ömer'in fiili uygulamasında da böyledir.
Ayrıca İbn Ömer'in sözünde yasak yoktur. Olsa dahi Um
el-Husayn'ın rivayet ettiği bu hadis ondan öncelenir.
Allah en iyi bilendir.
"Onu: Üzerinize
organları kesilmiş -zannederim: siyah da dedi- sizi Allah'ın kitabı ile yöneten
bir köle emir tayin edilecek olsa onu dinleyip itaat ediniz, buyururken
dinledim." Hadisteki azaları kesilmiş (mucedda')
cim harfi fethalı, şeddeli dal da fethalıdır. "Ced'"
organın kökünden kesilmesi anlamındadır. Bundan maksat ise göze son derece
değersiz gibi görünen bir kişi oluşuna dikkat çekmektir. Çünkü köle esasen pek
muteber değildir. Siyah olması bir başka eksikliktir. Organlarının kesilmiş
olması bir başka eksikliktir. Başka bir hadiste: "Başı bir kuru üzüm
tanesi gibi" denilmektedir. Bütün bu niteliklerin kendisinde toplandığı
bir kişi ise son derece itibar edilmeyen birisidir. Adeten
böyle bir kişi küçük düşürücü işlerde, daha da küçültüıür.
Ama Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bizleri yüce Allah'ın kitabı ile
yönettiği sürece bu şekilde muteber olmasa dahi yöneticiye itaat etmemizi
emretmektedir.
İlim adamları der ki:
Hadisin anlamı: Yöneticiler islam'a sımsıkı
bağlandıkları, Yüce Allah'ın kitabına çağırdıkları sürece kendi özel
durumlarında dinlerine bağlılıklarında ve ahlaklarında hangi durumda olursa
olsunlar onlara baş kaldırılmaz. Aksine onların yanlışlıkları (münkerleri) ortaya çıkacak olursa onlara öğüt verilir ve
hatırlatılır.
Şayet halifenin bir
şartı da Kureyşli olması iken köleye dinleyip itaat
etmek nasıl emredilir, denilecek olursa buna da iki şekilde cevap verilir:
Birinci cevap: Maksat halifenin görevlendirdiği bir takım vali ve
yöneticilerdir. Halifenin vekilleridir. Yoksa halife köle olur anlamında
değildir.
İkinci cevap: Yani eğer müslüman bir köle güç ve kuvvet kullanarak yönetimin başına
geçip verdiği hükümler uygulanacak olursa ona itaat etmek icap eder ve ona
karşı baş kaldırmak, isyan etmek caiz olmaz. Allah en iyi bilendir.
3126-312/13- Bana Ahmed b. Hanbel de tahdis etti, bize Muhammed b. Seleme, Ebu
Abdurrahim'den tahdis etti,
o Zeyd b. Ebu Uneyse'den, o Yahya b. el-Husayn'dan,
o büyük annesi Um el-Husayn'dan şöyle dediğini
rivayet etti: Veda Haccında Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) ile birlikte haccettim. Üsame ve Bilal'i de gördüm,
onların biri Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'in devesinin yularını tutmuş,
diğeri ise kendi elbisesini kaldırmış ve onu sıcağa karşı örtmüş idi. Akabe
Cemresine taş atıncaya kadar böyle idi.
Müslim -Allah'ın rahmeti
ona- dedi ki: Ebu Abdurrahim'in
adı Halid b. Ebu Yezid'dir. Kendisi Muhammed b. Seleme'nin
dayısıdır. Kendisinden Veki' ve Haccac
el-A'ver hadis rivayet etmiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
52- CEMRELERE
ATILACAK TAŞLARIN FİSKE TAŞI KADAR OLMALARININ MÜSTEHAP OLDUĞU BABI