SAHİH-İ MÜSLİM |
NİKAH |
4- KADININ HALASI YAHUT
TEYZESİ İLE BİRLİKTE AYNI KİŞİNİN NİKAHINDA BİR ARADA
BULUNMASININ HARAM KILINMASI BABI
3422-33/1- Bize Abdullah
b. Mesleme el-Ka'nebi tahdis etti, bize Malik, Ebu Zinad'dan tahdis etti, o A'rec'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kadın, halası ve teyzesiyle bir arada (aynı
kişinin nikahı altında) bulundurulmaz" buyurdu.
Diğer tahric: Buhari, 5109; Nesai 3288
3423-34/2- Bize Muhammed
b. Rumh b. el-Muhacir de tahdis
etti... Ebu Hureyre'den
rivayete göre Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dört kadının bir arada nikah
altında tutulmalarını yasakladı. Kadın, halası ve teyzesi.
Diğer tahric: Nesai, 3290, 3291
3424-35/3- Bize Abdullah
b. Mesleme b. Ka'neb de tahdis etti... Kabisa b. Züeyb, Ebu Hureyre'den
şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i:
"Hala kardeşin kızı üzerine nikahlanmaz, kızkardeşin
kızı da teyze üzerine nikahlanmaz" buyururken dinledim.
Diğer tahric: Buhari, 5110; Ebu Davud, 2066; Nesai, 3289
AÇIKLAMA: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
"Kadın ile halası... aynı nikah altında bir arada tutulmaz" diğer
rivayette (3424) "hala kardeşin oğlu üzerine, kızkardeşin
kızı da teyzesinin üzerine nikahlanmaz" buyruğu bütün ilim adamlarının
kadının halası ile ve teyzesi ile birlikte nikahlanmasının haram olduğu
şeklindeki görüşlerinin lehine bir delildir. Bunun öz hala ile teyze ya da
mecazi hala ve teyzesi olması arasında fark yoktur. Öz hala babanın kızkardeşi, öz teyze annenin kızkardeşidir.
Mecazen hala babanın babasının ve dedenin babasının ne kadar yukarı çıkarsa
çıksın kızkardeşi, mecazen teyze ise annenin
annesinin ve büyük annenin annesinin -anne ve baba cihetinden farketmeksizin- ne kadar yukarı giderse gitsin kızkardeşidir. Bu şekilde bunların hepsini (hala, teyze ve
yeğen olarak) bir arada bir nikah altında tutmak ilim adamlarının icmaı ile haramdır. Haricilerden bir kesim ile Şia caizdir
demişler ve yüce Allah'ın: "Ve bunların dışındakiler size helal
kılındı" (Nisa, 24) buyruğunu delil göstermişlerdir.
Cumhur ise bu hadisleri
delil göstererek bunlarla bu ayeti tahsis etmişlerdir. Usul alimlerinin
cumhurunun benimsedikleri doğru kanaat ise Kur'an'ın
genel ifadesinin vahid haber ile tahsis edilmesinin
caiz olduğu şeklindedir. Çünkü Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) insanlara Allah'ın kitabından
kendilerine indirileni beyan edendir.
Bu şekilde hala ve teyze
ile yeğenlerini cariye mülkiyeti yolu ile ilişkide bulunmak sureti ile bir
arada tutmaya gelince -nikahta olduğu gibi- bu da bütün ilim adamlarına göre
haramdır. Ama Şiaya göre mübahtır. Onlar derler ki
aynı şekilde cariye olarak iki kızkardeşi de aynı
nikah altında bulundurmak mübahtır. Derler ki: Yüce
Allah'ın: "Ve iki kızkardeşi bir arada
bulundurmanız" (Nisa, 23) buyruğu ancak nikah hakkında sözkonusudur.
Fakat bütün ilim
adamları şöyle derler: Bu da nikah gibi haramdır. Çünkü yüce Allah'ın: "Ve
iki kızkardeşi bir arada (bir nikah altında) tutmanız
da (haramdır)" (Nisa, 23) buyruğunun ifadesinin genelliği sebebi ile nikah
gib: haramdır demişlerdir. Bu bakımdan Şianın bu
yalnızca nikaha ait özel bir hükümdür demeleri kabul edilemez. Aksine ayet-i
kerimede sözü geçenlerin tamamı hem nikah yolu ile hem cariye olarak mülk edinmek
yolu ile haram kılınmıştır. Buna delil olan hususlardan birisi de yüce
Allah'ın: "Bir de kadınlardan evli olanlar(ı nikahlamak) da (size
haramdır). Sağ ellerinizir, malik oldukları
(cariyeleriniz) müstesnadır." (Nisa, 24) buyruğu da buna delL olan hususlardan birisidir. Çünkü buyruğun anlamı: Sağ
el ile malik olmak (cariye) ile ilişki kurmak onun mülk edinilmesi ile helal
olur. Nikahlanmas: ile değiL.
Buna göre efendisi tarafından ayrıca onun nikahlanması zaten caiz değildir.
Allah en iyi bilendir.
Bunların dışında kalan
amca kızları, teyze kızları ya da benzer akrabalar: aynı nikah altında tutmaya
gelince bu hem bize göre hem de genel olara.;'; bütün ilim adamlarına göre
caizdir. Bundan Kadı lyaz'ın seleften birilerinder. bunu haram kıldığına dair yaptığı nakil
müstesnadır. Cumhurun delili yücx Allah'ın:
"Bunların dışında kalanlar size helal kılındı" buyruğudur. Allah en
iyi bilendir.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Kadın, halası ve teyzesiyle bir arada bir
nikah altında tutulmaz" buyruğu her ikisini birlikte nikahlaması ile
birisini önce nikahlayıp sonra diğerini nikahlaması arasında bir fark olmadığı
ve nasıl olursa olsun her ikisinin aynı nikah altında bulundurulmasının haram
olduğu hususunda açık bir delildir. Diğer taraftan Ebu
Davud'un ve başkalarının rivayetine göre küçük, büyük
üzerine de nikahlanamaz; büyük, küçük üzerine de nikahlanamaz. Ama her ikisini
aynı anda bir akit ile nikahlayacak olursa her ikisinin de nikahı batıldır.
Şayet önce onlardan birisini nikahlayıp sonra ikincisini nikahlayacak olursa
birincisinin nikahı sahih, ikincisinin nikahı batıldır. Allah en iyi bilendir.
3425-36/4- Bana Harmele b. Yahya da tahdis
etti... Kabisa b. Züeyb el-Ka'bi'nin haber verdiğine göre o Ebu
Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kimsenin kadını halası ile yahut da teyzesi ile
birlikte bir arada aynı nikah altında tutmasını yasaklamıştır.
İbn Şihab dedi ki: Bizim gördüğümüz
kadarı ile kadının babasının teyzesi ile babasının halası da aynı konumdadır.
3426-37/5- Bana Ebu Man er-Rekaşi
de tahdis etti, bize Halid
b. elHaris tahdis etti,
bize Hişam'ın Yahya'dan tahdis
ettiğine göre kendisine Ebu Seleme'den,
o Ebu Hureyre'den diye
yazdı: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kadın ne halası üzerine ne
de teyzesi üzerine nikahlanır" buyurdu.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3427- .. ./6- Bana İshak
b. Mansur da tahdis etti, bize Ubeydullah
b. Musa, Şeyban’dan haber verdi, o Yahya’DAN şöyle
dediğini rivayet etti: Bana Ebu Seleme'nin
tahdis ettiğine göre o Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir:
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu deyip aynısını rivayet etti.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3428-3817- Bize Ebu Bekr b. Ebu
Şeybe tahdis etti, bize Ebu Üsame Hişam'dan
tahdis etti, o Muhammed b. İbn
Sirin'den, o Ebu Hureyre'den, o Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den şöyle buyurduğunu rivayet etti:
''Adam kardeşinin talib olduğu kimseye talib olmaz. (Din) kardeşinin pazarlığı üzerine pazarlık
yapmaz. Kadın halası üzerine de teyzesi üzerine de nikahlanmaz Kadın kız
kardeşinin kabını boşaltsın diye onun boşanmasını istemez. Kadın (kendisi
istediği ile) evlenmelidir. Çünkü Allah onun için neyi yazdıysa ona o vardır.
"
Diğer tahric: İbn Mace,
1929
AÇIKLAMA: Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in:
''Adam kardeşinin talib olduğuna talib
olmaz, onun yaptığı pazarlık üzerine pazarlık yapmaz." Buyruk bütün
nüshalarda bu şekilde vavlı olarak "velayesumu: pazarlık yapmaz" ve aynı şekilde "yahtubu: talib olmaz"
şeklinde merfu olarak gelmiştir. Her ikisinin de
lafzı haber lafzı olmakla birlikte kasıt yasaktır. (Olmasın, pazarlık yapmasın
şeklinde) Fakat bu şekilde kullanım, yasağı bildirmek açısından daha beliğdir.
Çünkü Şari'nin verdiği habere muhalif herhangi bir
şeyin meydana gelmesi düşünülemez. Yasak hakkında ise muhalefet sözkonusu olabilir. O halde anlam şöyledir: Siz bu
husustaki yasağı kesin ve kaçınılmaz olarak böyle olan bir haber gibi telakki
edip davranın demektir.
Başkasının talib olduğuna talib olmanın
hükmü ise yüce Allah'ın izni ile biraz sonra ilgili babında gelecektir. Aynı
şekilde pazarlık meselesi de alışveriş kitabında gelecektir.
"Kadın kızkardeşinin kabındakini dökmesi için onun boşanmasını
istemez. Kadın (uygun gördüğünü) nikahlamalıdır. Çünkü Allah'ın onun için
yazdığı ona vardır." Burada "istemez" anlamındaki lafzın merfu ve meksur olması mümkündür.
Merfu olması yasak maksadı ile haber anlamındadır.
(İstemesin demek olur). Daha önce geçen "talib
olmaz, pazarlık yapmaz. şeklindeki buyruğuna münasip olan da budur. İkincisi
ise gerçek manada nehiy anlamını ifade eder, (İstemesin).
Bu hadisin anlamına
gelince yabancı bir kadının bir adamın kendi karısını boşayıp kendisini
nikahlamasını istemesini nehyetmektedir. Böylelikle
boşamasını istediği kadına yaptığı harcamayı (nafaka) iyiliği, birlikteliği ve
geçinmeyi ve benzeri hususların kendisine ait olmasını ister. Bu hususları
mecazi olarak kapta bulunan şeylerin dökülmesini istemek tabiri ile ifade
etmiştir. Kisai dedi ki: Ekfe'tü'l-ina: Onu baş aşağı çevirdim, demektir. Kefe'tu
ve ekfe'tu -aynı anlamda- onu eğdim manalarına da
gelir.
"Kız
kardeş"ten kasıt ise ister neseben kız kardeşi
olsun, ister müslüman kız kardeşi olsun, isterse de
kafir olsun fark yoktur. (Kocanın hali hazırda evli bulunduğu ve boşamasını
telkin ettiği kadındır.)
3429-39/8- Bana Muharriz b. Avn b. Ebu Avn da tahdis
etti... Ebu Hureyre dedi
ki: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kadının halası üzerine yahut
teyzesi üzerine nikahlanmasını ya da kadının kabında bulunanların dökülmesini
sağlamak için kız kardeşinin (kocası tarafından) boşanmasını istemesini
yasaklamıştır. Çünkü şüphesiz aziz ve celil Allah ona rızık
verir.
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir
3430-40/30- Bize
Muhammed b. el-Müsenna, İbn
Beşşar ve Ebu Bekr b. Nafi' -ki lafız İbnu'l-Müsenna ve İbn Nafi'e aittir- tahdis edip dediler ki: Bize İbn Ebu Adiyy, Şu'be'den
haber verdi, o Amr b. Dinar'dan, o Ebu Seleme'den, o Ebu Hureyre'den şöyle dediğini
rivayet etti: Rasulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kadının halası ile birlikte ve
kadının teyzesi ile birlikte bir arada nikahlanmasını yasakladı.
Diğer tahric: Nesai, 3293
3431- .. ./10- Bana
Muhammed b. Hatim de tahdis etti, bize Şebabe tahdis etti, bize Verka, Amr b. Dinar'dan bu İsnad ile aynısını tahdis
etti.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: