|
|
Fars
nesebini iyi bilenlerden bir alim, ''el-Esim (günahkar'') lakabı verilen
Yezdecird'in, ''Kermanşah'' lakabıyla bilinen Behram'ın oğlu değil, kardeşi
olduğunu söylüyor.
Yezdecird,
kaba, katı kalpli ve kusurları olan bir kişiydi. En büyük kusurları, sahip olduğu
meziyetleri kötüye kullanması, küçük kusurlara göz yummaması, akıl, zeka ve
kurnazlık gibi meziyetlerini gayet ustalıkla kötü yollarda kullanması ve
kendini beğenmesi gibi hususlardı. Son derece kötü huylu olup ufak tefek
hataları bağışlamaz, kendi yakını bile olsa hiç bir kimsenin şefaat ve
aracılığını kabul etmezdi. Evhamlı olduğundan hiç kimseye güvenmez, yararlı iş
yapan hiç kimseyi mükafatlandırmaz, şayet çok az bir bağışta bulunursa bunu da
çok sayardı. Adamlarından birisinin kendi tebaasından biriyle dostluk kurduğunu
işittiği zaman onu derhal hizmetinden uzaklaştırırdı. Fakat bütün bunlarla
birlikte Yezdecird, kıvrak zekalı ve edep sahibi bir kişiydi ve bir çok ilim
dallarında maharet sahibiydi. Zamanının filozofu olan Nersi'yi kendisine vezir edinmişti.
Nersi, terbiyesi mükemmel ve fazilet sahibi üstün bir insandı. Hükümdar
Yezdecird tarafından kendisine ''Hezarbide (Hezarbende 7'') lakabı verilmişti.
Nersi vezirlik makamına getirilince, halk onun hükümdar Yezdecird'i ıslah edip
yola getireceği ümidine kapıldı, fakat ne yazık ki ümitleri boşa çıktı.
Nihayet
Yezdecird' in hükümdarlığı kemale erip kuvvet ve kudreti artınca, ülkenin ileri
gelenleri ve eşrafı ondan korkmağa başladılar. Yezdecird zayıf halkın üzerine
yüklenip onlardan pek çok kimsenin kanını döktü.
Halk,
başlarına musallat olan Yezdecird tarafından çeşitli felaket ve musibetlere
maruz kalınca, başlarına gelen bu felaketlerden dolayı Allah'a dua edip
yalvarmağa başladılar ve bu zalim hükümdarın elinden kendilerini bir an evvel
kurtarmasını dilediler.
Söylenildiğine
göre, hükümdar Yezdecird Cürcan' da iken sarayında bulunduğu bir sırada nereden
geldiği bilinmeyen çok güzel bir atın sarayın kapısına gelip durduğunu gördü.
Atı görenler onun güzelliğine hayran kalmışlardı. Yezdecird'e atın durumu
anlatılınca, eğerlenip ağzına gem vurulduktan sonra huzuruna getirilmesini
istedi, fakat hiç kimse atı eğerleyip ağzına gemini vuramadı. Durum Yezdecird'e
haber verildiğinde bizzat kendisi gelip atın eğerini vurdu ve ağzına gemini
taktı. Paldum kayışını takmak için kuyruğunu kaldırdığı zaman atın vurduğu bir
çiftenin kalbine isabet etmesiyle derhal orada öldü. At ise bütün kuvvetiyle
koşup ortadan kayboldu ve bir daha haber alınamadı. İşte bu, Allah'in
kudretinin bir eseriydi ve onlara merhamet ettiği için böyle yapmıştı.
Yezdecird'in
hükümdarlığı yirmi iki yıl, beş ay, on altı gün sürdü. Araplar konusuna
gelince; Sabur bin Sabur'un döneminde Arapların başında vali olarak bulunan Amr
bin İmruü'l-Kays el-Bed' bin Amr bin Adiyy öldüğü zaman, Sabur onun yerine vali
olarak Amalika'dan Evs bin Kallam'ı tayin etti. Evs bin Kallam beş yıl bu
görevde kaldı ve Behram bin Sabur'un hükümdarlığı döneminde öldürüldü. Bundan
sonra onun yerine vali olarak İmruü'l-Kays bin Amr bin İmruü'l-Kays el-Bed'
tayin edildi ve yirmi beş yıl bu görevde kaldıktan sonra günahkar Yezdecird'in
hükümdarlık döneminde öldü. Yezdecird, onun ölümü üzerine, yerine onun oğlu
Nu'man bin İmruü'l-Kays bin Amr bin İmruü'lKays bin Amrb. Adiyy'i vali tayin
etti. Nu'man'ın annesi ise Ebu Rabia bin Zühl bin Seyhan'ın kızı Şakika idi.
Ayrıca Nu'man, el-Havernak sarayının kurucusu idi. Onun bu sarayı inşa
etmesinin sebebi şu idi: Yezdecird'in doğan çocukları yaşamıyordu. Bunun için havadar
ve sağlığa elverişli bir yer araştırıyordu. Kendisine Hire'nin dışında bir yer
tavsiye edilip gösterildi. Bunun üzerine Yezdecird oğlu Behram-Gur'u Nu'man'a
teslim etti ve oğluna mesken olarak el-Havernak'ı yapmasını emretti. Ayrıca
ondan oğlunu Arap çöllerine çıkarıp gezdirmesini ve çöl havası almasını istedi.
Aslında el-Havernak'ı yapan mimar, Sinimmar adında birisiydi. Sinimmar bu
sarayı tamamladığı zaman herkes onun yapısını ve güzelliğini takdir edip hayran
kalmıştı. Bunun üzerine Sinimmar "Eğer ücretimi bol bol vereceğinizi
bilseydim, onu güneşle birlikte dönen bir saray yapardım." dedi. Onun bu
sözleri üzerine Nu'man: "Demek sen bundan daha üstün ve güzelini
yapabilirdin de yapmadın." dedi ve onun el-Havernak'ın tepesinden aşağıya
atılmasını emretti. Neticede el-Havernak'ın tepesinden atılan Sinimmar öldü.
Araplar, Sinimmar'ın bu şekilde cezalandırılmasını şiirlerinde darb-ı mesel
olarak zikretmişlerdir. Selit bin Sa'ad, Sinimmar'ı darb-ı mesel olarak
zikrettiği bir şiirinde şöyle diyor: "Sinimmar güzel eseri için nasıl
cezalandırılmış ise, Ebil Gaylan da İhtiyarlığından ve güzel işlerinden dolayı
oğulları tarafından öyle cezalandırıldı. "
Adı
geçen Nu'man defalarca Suriye topraklarında savaştı ve ahalisini felaket ve
musibetlere maruz bırakıp bir hayli esir ve ganimet aldı. Bu arada Fars
hükümdarı onun emrine iki alayasker verdi. Bu alaylardan birisi Tenilh paktına
giren Arap kabilelerinden teşekkül etmişti ve adı Devs idi, diğeri ise
Farslardan meydana gelmişti ve adı Şehba' idi. İşte Nu'man bu iki birlikle
Suriye ahalisine ve kendisine itaat etmeyen Araplara karşı savaşıyordu.
İlkbahar
günlerinden bir gün, Nu'man el-Havernak sarayında otururken yüksekten Necef'e
baktı ve civarındaki bağ bahçe ve nehirleri gördü. Hoşuna giden bu manzara
karşısında vezirine: "Hiç hayatında böyle bir manzara gördün mü?"
diye sordu. Bunun üzerine veziri: "Hayır, görmedim; keşke bu devamlı
olsaydı!" diye cevap verdi. Bu defa Nu'man: "Devamlı ve baki olan
nedir?" diye sordu. Vezir: "Allah katında olan nimetler ebedi ve
devamlıdır." diye cevap verdi. Bunun üzerine Nu'man: "Pek iyi, bu
nimetler nasıl elde edilir?" diye sordu. Vezir: "Dünyayı terketmek ve
Allah'a ibadet etmekle elde edilir." cevabını verdi. Bunun üzerine Nu'man
o geceden itibaren makam ve saltanatını bıraktı ve kaba çuhadan elbiseler
giyerek çıkıp gitti. Halk sabahleyin uyandığı zaman onu yerinde bulamamıştı.
Bundan sonra bir daha kendisinden haber alınamadı.
Nu'man,
makam ve mevkiini terk edip gitmesine kadar yirmi dokuz yıl, dört ay hüküm
sürdü. Onun yirmi dokuz yıllık görevinin on beş yılı Yezdecird'in döneminde,
dört yılı ise Behram-Gur bin Yezdecird'in zamanında geçti.
Fars
alimleri ise bu hususta daha değişik görüş beyan ediyorlar. Biraz sonra bu
hususa temas edilecektir.
BİR SONRAKİ SAYFA
İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
BEHRAM BİN
YEZDECİRD eI-ESİM'İN HÜKÜMDARLIĞI