ANA SAYFA

 

BİD'AT:

 

Sonradan ortaya çıkan şey, ilk defa benzersiz bir şey ortaya koymak.

 

Nebimiz s.a.v.’in ve dört halîfesinin zamanlarında bulunmayıp da, dinde sonradan meydana çıkarılan, uydurulan söz, yazı, usûl ve işler, reformlar.

 

Nebi s.a.v. bir çok hadis-i şetrif te tüm bid’atlerin sapıklık olduğunu ve bid’atlerin ateşte olduğunu bildirmiştir.

 

Bid’atin tanımı yukarıdaki gibi yapıldığı halde sonradan uydurulanlara bid’ati hasene demişler ve caiz görmüşler. Oysa haricileri araştıranlar uydurma hadislerin çıkma sebeplerini inceleyenler ve bid’ati haseneye örnek verilen şeylerin aslında Nebi s.a.v.’in zamanında da olduğunu bilenler, (okul, kitap yazma gibi) meseleyi anlarlar.

 

Minarelerin bid’ati hasene olduğunu da kabul etmem. Sahabe zamanında da Ezan yükse damlarda kaya üstlerinde okunurdu. Bunun için bina inşası kıyas’a uygundur.

 

Mikrofon ve ses sistemleri de eski Müstemli sistemini andırır. Müstemliler önden duyduklarını tekrarlayarak arkadakilere iletirlerdi. (mahir)

 

Hattabi der ki: Kuldan sadır olan her bid'at şu iki halin dışında olmaz: Ya şeriatta bir temeli vardır veya yoktur. Şayet şeriatta bir temeli var ise bu durumda Allah'ın mendup gördüğü Resulullah (s.a.v)'ın da teşvik ettiği umum kurallar kapsamında yer alır. Övülen amellerden sayılır. Eğer bir benzeri bulunmuyorsa fakat cömertlik, iyilik ve hayır işleme yollarından bir şekil üzereyse bu da güzel amellerden sayılır. İsterse bunu daha önce bir yapan bulunmasın. Bunu da Ömer (r.a.)'ın "bu ne güzel bid'attir" sözü destekler. Bu fiil hayırlı ve övülen bir amel olunca güzel bir bid'at olmuştur. Nebi (s.a.v) önceleri kılmış sonra da terketmiş insanları cemaat için toplamamış olsa da Ömer'in bunu yapması ve bu amele teşvik etmesi bir bid'attir. Ancak bu güzel ve övgüye layık bir bid'attir. Ancak Allah'ın ve Resülün emrinin hilafına olursa o zaman bu bid'at münker ve reddedilmiş ameller kapsamında yer alır. Resulullah (s.a.v.) bir hutbesinde şöyle buyurur: "İşlerin en şerlisi sonradan uydurma olanlarıdır. Her bid'at de delalettir." Maksadı Kur'an'a, sünnete veya sahabelerin ameline muvafık olmayandır.

 

Bunu şu buyruğu ile beyan etmiştir. "Kim İslam'da güzel bir sünnet koyarsa, başlatırsa bu sünnetin ecri (sevabı), ve daha sonra bu sünnet ile amel edenlerin sevabı, onların sevabından bir şey eksilmeksizin ona verilir. Kim de İslam'da kötü bir sünnet başlatırsa, o kötülüğün günahı ve daha sonra onunla amel edenlerin günahı, onların günahlarından bir şey eksilmeksizin onun boynunda olur."

 

Bu da ihdas edilen güzel ve çirkin şeylere işarettir. Bu hadis bu konunun temeli konumundadır.

 

 

 

KAYNAKLAR’DA

 

KURTUBİ TEFSİRİ

 

S-BUHARİ

 

S-MÜSLİM

 

TİRMİZİ

 

EBU DAVUD

 

İBN MACE

 

HAKİM

 

MÜSNED-İ HANBEL

 

 

 

Ehl-i Sünnet’in dışındaki Mezheblere de Bid’at denir. Açıklama için ASHABU’L-BİD’A