CEM' VE KASR:

 

Cem’: Birleştirme; Kasr: Kısaltmadır. İki Vakit Namazı bir vakit’te eda etmeye Cem’-i salat denir. Öğle ile İkindi, Akşam ile Yatsı’yı birinin vaktinde ard arda kılmak gibi. Kasr-ı Salat ise dört rekatlık namazıları iki rekat olarak eda etmektir. Öğle namazını iki rekat olarak eda etmek gibi. İkindi ve Yatsı da böyledir. Akşam ve Sabah namazları kasr edilemez.

 

 

İKİ NAMAZı CEM ETMENiN (BiRLiKTE KıLMANIN) CAiz OLMASI BABI

 

Şafİİ ve çoğunluk dedi ki: Öğle ve ikindi namazlarını ikisinden dilediği birisinin vaktinde, akşam ile yatsı namazlarını da ikisinden birisinin dilediği vaktinde uzun yolculukta cem ederek (bir arada) kılması caizdir.

 

Kısa mesafeli yolculukta caiz olup olmadığı hususunda Şafii'nin iki görüşü vardır. Daha sahih olanına göre böyle bir yolculukta namazı kısaltmak caiz olmaz. Uzun yolculuğun ölçüsü ise 48 Haşimi mildir. Bu da daha önce geçtiği gibi orta yollu iki merhale demektir. (Cem ile kılacağı iki namazın) ilkinin vaktinde evinde bulunan bir kimsenin ikincisini öne alarak kılması, birincisinin vaktinde yolda olan ve ikincisinin vakti çıkmadan önce konaklayacağını bilen kimsenin birincisini, ikincisinin vaktine ertelemesi ise daha faziletlidir. Şayet bu hususta aksini yapacak olursa efdal olanı terk etmiş olmakla birlikte caiz olur. İlk namazın vaktinde cem etmenin şartı ilkini önce kılıp ve onu bitirmeden önce ceme niyet etmesi, ikisi arasında bir fark bırakmamasıdır. Eğer ikinci namazın vaktinde cem etmek isterse o takdirde ilkinin vaktinde cem e niyet etmesi ve o namaza ve daha fazlasına yetecek kadar bir zaman bırakacak şekilde vakit daralmadan önce bunu yapması gerekir. Eğer niyetsiz olarak namazını tehir edecek olursa asi olur ve o namazı kaza olur. Niyet ile birlikte tehir edecek olursa ilk namazı öncelikle kılması ve bununla birlikte ceme niyet edip, iki namazın arasını ayırmaması müstehabtır. Müstehab olduğunu belirttiğimiz bu hususlardan herhangi birisi vacip değildir. Cem ile ilgili hükümler kısaca bundan ibarettir. Geri kalan teferruatı ise fıkıh kitaplarında bilinen hususlardır.

 

 

Yağmurlu zamanda önceki namazın vaktinde cem caiz olur. Sahih olan görüşe göre ikincisinin vaktinde caiz olmaz çünkü yağmurun ikincisinin vaktine kadar devam edeceğinden emin olunamaz. Bunun için birincisinin iftitah tekbirini alıp, onu bitirdiğinde ve ikincisinin iftitah tekbirini aldığında da bu yağmurun devam etmesidir. Yağmura karşı korumasız olarak cemaate yürüyerek giden ve bu sebeple de yağmurdan ıslanacak olan kimse için de cem caiz olur ama daha sahih olan başkaları için caiz olmayacağıdır. Yağmur sebebiyle cem hususunda bizim mezhebimizin görüşü budur. (Müslim şerhi Nevevi)

 

ilim adamlarının çoğunluğu öğle ile ikindi, akşam ile yatsı hakkında da bunu söylemişlerdir. Malik -yüce Allah'ın rahmeti ona- ise bunu özelolarak akşam ve yatsı için kabul etmiştir.

 

Yatsı namazına gelince hasta kimse hakkında Şafii mezhebinde meşhur olan ve çoğunluğun kabul ettiği görüşe göre cem etmesi caiz değildir. Ahmed ve Şafii mezhebine mensup bir topluluk ise bunu caiz kabul etmiştir, bu görüş ileride ibn Abbas r.anh'ın rivayet etmiş olduğu hadisin şerhinde yüce Allah'ın izniyle dikkat çekeceğimiz gibi delil bakımından güçlü bir görüştür.

 

Ebu Hanife dedi ki: Yolculuk, yağmur, hastalık ve başka bir sebep dolayısıyla iki namazı cem etmek caiz değildir. Ancak hac ibadeti sebebiyle öğle ve ikindi namazının Arafatta yine hac sebebiyle akşam ile yatsı namazının Müzdelife'de cem edilmesi caiz olur. Fakat iki sahihteki Ebu Davud'un sünenindeki ve başka kaynaklardaki sahih hadisler ise ona karşı delil teşkil etmektedir. (Müslim şerhi Nevevi)

 

 

YOLCULUKTA NAMAZLARIN KISALTILMASI

 

İlim adamları yolculukta namazın kısaltılması hususunda ihtilaf etmişlerdir.

Şafii, Malik b. Enes ve ilim adamlarının çoğunluğu namazı kısaltarak kılmak da, tam olarak kılmak da caiz olmakla birlikte kısaltmak daha faziletlidir, demiştir. Mezhebimizde başka bir görüşe göre ise tam kılmak daha faziletlidir. Bir diğer görüşe göre ise her ikisi arasında fark yoktur. Sahih ve meşhur olan ise, kısaltarak kılmanın daha faziletli olduğudur.

 

Ebu Hanife ve pek çok fukaha şöyle demektedir: Kısaltarak kılmak vaciptir, tamamlamak caiz değildir. Bu kanaat sahipleri bu hadisin ve Nebi (-sav-)'in da, ashab-ı kiram'ın da fiili uygulamalarının çoğunluğunun hep namazı kısaltarak kılmaları olduğunu delil gösterirler.

 

Şafii ve ona uygun kanaat belirtenler ise Müslim'in Sahihinde ve başka kaynaklarda meşhur birtakım hadisleri delil göstermişlerdir. Buna göre Resulullah (-sav-) ile birlikte sahabe-i kiram yolculuk yapmakla birlikte kimileri namazını kısaltır, kimileri tamamlar, kimileri oruçlu olur, kimileri oruçlu olmazlar. Bununla birlikte biri diğerini ayıplamazdı. Ayrıca Osman r.anh'ın da Aişe r.anha'nın ve başkalarının da namazlarını tam kıldıklarını, kısaltmadıklarını delil göstermişlerdir. Ayrıca aziz ve celil olan Allah'ın: "Namazı kısaltarak kılmanızda sizin için bir vebal yoktur." (Nisa, 101) buyruğunun zahirinden anlaşılan da budur. Bu buyruk vebalin kaldırılmasını ve bunun mübah olmasını gerektirmektedir.

 

"Namaz iki rekat olarak farz kılındı" anlamında gelecek hadisin anlamı ise bu kadarı ile yetinmek isteyen kimseler için iki rekat olarak farz kılındı sonra ikamet halinde olanın kılacağı namaza kesin emir olmak üzere iki rekat daha ilave edildi, sefer namazı ise kısaltmak caiz olmak üzere olduğu gibi bırakıldı ama tamamlamanın caiz olduğunun delilleri de sabit olduğuna göre onları kabul etmek ve şeriatın delillerini bir arada telif etmek icab etmiştir.(Müslim / Nevevi)