EZAN

 

Sözlükte: bir şeyi ilam etmektir. Şer-i Şerif'te özel lafızlarla namaz vaktinin girdiğini ilam etmektir

 

Ezan'ın beş vakit namaz için meşruluğu icma' ile sabittir.

 

Medine'de meşru kılınan ezan'ın başlangıcı Buhari ve Müslim'in AbduIlah bin Ömer (r.a.)'dan rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: ''Müslümanlar Medine'de yerleştikleri zaman toplanırlar da namaz vakitlerini tesbit ederleıdi. Namaz için hiç bir kimse ilam etmezdi. Müslümanlar, bir gün bu hususta konuştular. Bazıları: Hıristiyanların çan'ı gibi bir çan "ittihaz edin! Bazıları da: Yahudilerin borazanı gibi bir borazan ittihaz edin, dediler. Ömer (r.a.): Namaza çağıran bir adam göndermez misiniz? dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Bilal! Kalk da namaza çağır'' buyurdu.''

 

Hadisin zahirine göre Ömer (r.a.)'in namaza davet için adam gönderme teklifi, sahabilerin kendi aralarında yaptıkları konuşma esnasında olmuştur. o günden itibaren Bilal (r.a.) ;''Cemaatla namaz kılmaya gelinız!'' diyerek Müslümanları namaza davet etmeye başladı. Nihayet Abdullah bin Zeyd ve Ömer bin El-Hattab (r.anhuma)'nın rüyaları sonucıında bugünkü ezan şekli meşru kılınmıştır.

 

Ezanın hicretten önce Mekke'de meşru kılındıgına dalir Tabarani, Darekutni, İbn-i Mürdeveyh ve Bezzar tarafından rivayet olunan hadisler sahih görülmemiştir.

 

 

EZAN'IN HÜKMÜ :

 

Hanefi ve Şafii alimlerine göre ezan, hazerde ve seferde cemaatle veya münferiden kılınan namaz için sünnettir.

 

Maliki mezhebine göre, toplu halde namaz kılmak mu'tad (alışıldık) olan mescid ve sair yerlerde toplanan cemaat'tan başka kimselerin gelmesinin talebi için Ezan okumak sünnet-i kifayedir. Şehirlerde ise farz-ı kifayedir.

 

Hanbeli alimlerine göre hazerde erkeklerin cemaatla eda ettikleri beş vakit namaz için farz-ı kifayedir.

 

 

EZAN’IN OKUNUŞUNA DAİR EBU DAVUD HADİSLERİ İÇİN TIKLA

 

EZAN DUASI İÇİN TIKLA

 

BEYHAKİ’NİN Farz Namaz İçin Ezan Okuyup Kamet Getirmek ve Müezzinlerin Fazileti BAHSİ İÇİN TIKLA

 

MÜEZZİN ÜCRET ALABİLİR Mİ EBU DAVUD HADİS VE İZAH İÇİN TIKLA

 

MUĞNİ’L-MUHTAC DA: EZAN VE KAMET