ANA SAYFA

 

EŞHUR-İ HURUM (HARAM AYLAR):

 

Haram aylar: Kameri aylardan Zülka'de, Zülhicce, Muharrem ve Re-ceb aylarıdır. Bunlardan ilk üçü peşi peşine, Receb ise, ayrıdır. Allah (c.c.) Tevbe suresinin 36. ayetinde bu aylarla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: "Hakikatte ayların sayısı Allah yanında, Allah'ın kitabında -ta gökleri ve yeri yarattığı günden beri- on iki aydır. Onlardan dördü haram olanlar­dır. İşte bu, en doğru hesabtır. O halde (bilhassa) bunlarda (o haram aylarda) nefislerinize zulmetmeyin. (Bununla beraber) müşrikler sizinle nasıl topyekun harb ederlerse, siz de onlarla topyekun harb ediniz. Bilin ki Allah, (fenalıklardan) sakınanlarla beraberdir."

 

Araplar daha İslamiyet gelmeden önce Haram ay denilen bu ayları kutsal tanır ve bu aylarda savaştan, yağmacılıktan kaçınırlardı. Bu aylar­da Mekke'de panayırlar kurulur ve Arabistanın çeşitli yerlerinden gelenler hem bu panayırlarda alış-veriş ederler, hem de Kabe'yi ziyaret ederlerdi. Ayrıca bu aylarda şiir okuma yarışmaları da yapılırdı. Bu bakımdan adı geçen ayların kültürel yönden de ayrı bir değeri vardı.

 

Ancak Araplar zamanla bazı mülahazalarla bu ayların yerini değiştirmeye ve aylardaki hürmeti başkalarına aktarmaya başladılar. Mesela Mu­harrem ayındaki hürmeti Safer ayına çevirdiler. Bu hal Mekke'nin fetih yılı olan H. 8. yıla kadar devam etti. Nihayet Tevbe Suresinin 37. ayeti indi ve aylar hakiki yerlerine konuldular. işaret edilen ayeti kerimenin meali şöyledir:

 

"(Haram ayları) geciktirmek ancak küfürde bir artış (sebebiyle)dir. Onunla kafirler şaşırtılır, onlar bunu bir yıl helal, bir yıl haram sayarlar ki Allah'ın haram kıldığına sayıca uysunlar da, (varsın) Allah'ın haram ettiğini helal kılmış olsunlar! Bu suretle de onların amellerinin kötülüğü kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah o kafirler güruhunu hidayete erdirmez."

 

İlk devirlerde İslamiyet de bu aylarda savaşın haramlığını aynen ka­bul etmiş sonraları ise bu hüküm neshedilmiştir. Ata ise, neshedilmediği görüşündedir. (Ebu Davud şerhi).