DEPREM / ZELZELE |
Teğabun 11. Allah'ın
izni olmadıkça hiçbir musibet gelip çatmaz. Kim Allah'a iman ederse, onun
kalbine hidayet verir. Allah herşeyi en iyi bilendir. [Tefsiri]
HADİSLERDE DEPREM
Tirmizi, 2152- Nafi’
(r.a.)’den rivayete göre: “İbn Ömer’e bir adam gelerek falan kimsenin sana
selamı var dedi. Bunun üzerine; Abdullah b. Ömer şöyle dedi: Bana gelen
bilgilere göre o kimse dine bidat sokarak kaderi inkar etmiş biridir. Eğer
gerçekten bidat sokmuş biri ise benden ona selam söyleme; çünkü ben Rasulullah
(s.a.v.)’den bu ümmette veya ümmetimde kaderi inkar edenler yüzünden topluca
yere batma olayları şekil değişimi şeklindeki belalar ve taşlar altında kalmak
gibi felaketler ve yıkıntılar altında kalmak şeklinde toplu ölümler olacaktır.”
[Hasen - sahih - garib] Bu hadisi ayrıca: Müslim, Kader: 7; İbn Mace, Fiten: 29
de rivayet ettiler.
* * *
Tirmizi, 2211- Ebu
Hüreyre (r.a.)’den rivayete göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ganimet ve
devlete ait mallar kredi sermaye belli kişiler arasında dönüp dolaştığı zaman,
emanet ganimet gibi sayılıp emanete riayet kalmadığı zaman, zekat verme işi
angarya ve cereme gibi sayıldığı zaman, din dışındaki ilimler ve bilgiler
öğrenildiği zaman, kişi hanımına itaat edip annesine saygısızlık yaptığı zaman,
arkadaşına yakın olup, babasından uzaklaştığı zaman, mescidlerde Allah ve
Rasulünün istemediği sesler yükseldiği zaman, İslam yolundan ayrılan kimselerin
kabile başına başkan oldukları zaman, aşağılık kimselerin topluluğun başına
idareci olarak geçtikleri zaman. Bir kimseye şerrinden korkulduğu için ikram ve
hürmet gösterildiği zaman, şarkıcı ve sanatçı denilen kadınlar ortaya
çıktıkları ve meşhur oldukları zaman, her türlü çalgı aletleri çıkıp alınıp satıldığı
zaman, içkinin her türlüsü kullanıldığı zaman, bu ümmetin sonradan gelen
nesilleri önceki atalarına lanet okudukları zaman bu durumda kızıl rüzgarını
gözetleyin, depremleri gözetleyin, topluca yere batmaları bekleyin, kılık
değiştirme olaylarını bekleyin, taşlanma olaylarını gözetleyin ipi kopan
kolyenin tanelerinin birer birer dağılıp takip etmesi gibi değişik alametleri
bekleyin.”
* * *
Tirmizi, 2212- Imran b.
Husayn (r.a.)’den rivayete göre, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bu ümmette
topluca yere batma, kılık değiştirme ve taşlanma olayları olacaktır.” Bunun
üzerine Müslümanlardan bir adam şöyle dedi: Ey Allah’ın Rasulü! Bu ne zaman
olacak? Buyurdular ki: “Şarkıcı, sanatçı kadınlar ve dansözler çoğaldığı çalgı
aletlerinin çoğaldığı ve her türlü içkinin çokça içildiği zaman.”
* * *
Şuabu’l-İman, 9342- Ebu
Musa'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Benim ümmetim kendisine merhamet edilmiş bir ümmettir ve ahirette kendisi
için azab yoktur. Onun azabı ancak dünyada depremler, öldürmeler ve
fitnelerdir" buyurmuştur.
İsnadı hasendir. Ebu
Davud 4/468 (4278).
* * *
Şuabu’l-İman, 9343-
Katade b. en-Nu'man'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah Cibril'i bana gönderdiği suretlerin en
güzeli ile indirdi ve Cibril bana: ''Ey Muhammed! Allah sana selam söylüyor ve:
"Ben dünyaya: "Dostlarım için acı, bulanık. dar ve sıkıntılı ol ki
Bana kavuşmayı özlesinler" diye vahyettim. Ben dünyayı dostlarım için
hapishane, düşmanlarım için de cennet olarak yarattım" buyuruyor'' dedi.''
Biz bunu sadece bu
isnadla yazdık ve isnadında meçhul olan raviler vardır.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 9/7,8 (11).
* * *
Metalibu’l-Aliye 3161.
Said b. Zeyd'in bizzat işiterek naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Usame b. Zeyd'e dönerek şöyle buyurdu: "Ey Usame! Sakın hiçbir
aç canlıya dokunma. Sonra kıyamet günü seni Allah'a dava eder. Etlerini eriten,
yakıcı rüzgarlarda ciltlerini yakan, ciğerlerini susuz bırakan, ta ki
(halsizlikten) gözleri buğulanan kulların bedduasından sakın. İstersen onlara
bir bak. Meleklerin onlarla birlikte yürüdüğünü görürsün. Depremler ve fitneler
onların hatırı için savılır." Sonra ağladı, ağlaması arttı. Sonra şöyle
buyurdu: "Yazıklar olsun şu ümmete! Rabbine itaat edenler, onlardan neler
çekiyorlar. Onları sırf Allah'a itaat ettikleri için nasıl da öldürüyorlar,
nasıl da yalanlıyorlar. " Ömer b. el-Hattab: "Ya Resulallah! İnsanlar
o gün İslam üzere mi olacaklar?" diye sordu. "Evet" buyurdu.
Bunun üzerine Ömer şöyle dedi: "O halde ne için savaşacaklar?"
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cevaben şöyle buyurdu: "Ey
Ömer! İnsanlar asıl yolu bırakıp hayvanlara bindiler. En yumuşak elbiseleri
giydiler. Hizmetçileri İranlıların evlatları, onlar için kadının kocasına
süslendiği gibi süslenmektedirler. Allah dostları konuştuğu zaman üzerlerinde
aba, belleri bükük ve susuzluktan mahvolmuş bir halde (konuşurlar). Onlardan
biri konuştuğu zaman yalan söyler ve ona <Sen Seylan'ın ortağısın. Dalaletin
başısın. Allah'ın nimetlerini ve helal rızıklarını haram kılıyorsun. Allah'ın
kitabını doğru okumuyorsun> der. Böylece Allah dostlarını küçük düşürürler.
Şunu bil ki Usame! Kıyamet günü insanların Allah'a en yakını, hiç kuşkusuz
dünyada iken sıkıntısı, susuzluğu ve açlığı uzun süren kimse olacaktır. Bunlar
gizli salihlerdir. Göründüklerinde onlara yakınlık gösterilmez.
Kaybolduklarında aranmazlar. Onları ancak yeryüzünün toprakları tanır. Sema
ehli arasında tanınırlar. Ama yeryüzü halkına gizli kalırlar. Melekler onları
sarar, insanlar müreffeh hayat yaşarken onların refahı açlık ve susuzlukla
olur. İnsanlar yumuşak elbise giyerlerken onlar kaba elbise giyerler. İnsanlar
döşeklerde yatarlarken onlar su kenarları ve binekler üzerini döşek 'edinirler.
İnsanlar gülerken onlar ağlarlar. Ey Usame! Allah onlara hem dünyada, hem de
ahirette darlık vermez. Onlara cennet vardır. Keşke onları görebilseydin Usame!
Onlar ahirette sevineceklerdir (yani onlar için müjde vardır). Yeryüzü onlara
karşı merhametli ve Cebbar (Allah) onlardan razıdır, insanlar peygamberlerin
edeplerini ve ahlaklarını terk ederlerken onlar korudular. Asıl rağbet sahibi,
onlar gibi Allah'a yönelendir. Zarar eden ise onlara ters düşendir. Yeryüzü
onları kaybedince ağlar. Allah, . onlar gibi insanlardan mahrum olan her
beldeye gazap eder, ey Usame! Eğer bir şehirde onları görürsen bil ki, onlar o
beldenin emniyetidirler. Allah, onların aralarında bulunduğu bir kavme azap
etmez. Sen de onları kendine vesile edin. Belki onlar sayesinde kurtuluşa
erersin. Sakın onların hallerinden uzaklaşma. Sonra ayağın kayar da ateşe
düşersin. Onlar Allah'ın kendilerine helal kıldıklarını haram kıldılar. Asıl
fazileti ahirette aradılar. Muktedir oldukları halde yemeyi içmeyi terk
ettiler. Köpeklerin leşin başına üşüştükleri gibi onlar dünyaya üşüşmediler.
İnsanlar dünyayla meşgul olurlarken onlar kendilerini Allah'a itaatle meşgul
ettiler. Yamalı kumaş giydiler, kırıntı ekmek yediler. Onları üst başları
dağınık ve toz toprak içinde görürsün. İnsanlar onların hasta olduklarını
sanırlar. Ama onlar hasta değildir. İnsanlar onların akılları başlarından
gitmiş sanırlar, ama akılları başlarındadır. Fakat onlar dünyadan akıllarını
alıp gidenlere kalpleriyle bakarlar. Onlar dünyada dünya ehli arasında
akıllarını kaybetmiş olarak yürürler, Usame. Onlar, insanlar akıllarını
yitirince akletmİşlerdir. Ahirette sevineceklerdir (Onlara müjde var)
* * *
Ahmed, 28395 (1)- Seleme
b. Nufeyl es-Sekuni anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
yanında oturuyorduk. Bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! Sen gökten yemek
indirdin mi?" deyince: ''Evet (indirdim)'' buyurdu. Bu kişi: "Ne ile
indirdin?" diye sorunca: ''Çömlek ile indirdim'' buyurdu. Oradakiler: "Onda
senden bir artık kaldı mı?" diye sorunca: ''Evet'' buyurdu. Adam: "O
ne yapıldı?" diye sorunca Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu
karşılığı verdi:
''Göğe kaldırıldı. Bana
vahyedildiğine göre ben gidiciyim. Bundan sonra ben aranızda uzun bir süre
kalmayacağım. Benden sonra sizler de fazla kalmayacaksınız. Siz: ''Ne zaman
öleceğiz?'' diyeceksiniz. Kitleler halinde bana geleceksiniz. Birbirinizi yiyip
bitireceksiniz. Kıyametten önce büyük ölümler yaşanacak ve onu deprem yılları
takip edecektir. '' [Sahih]
* * *
28515 (5)- Ebu Said
el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Size
Mehdi'nin müjdesini veriyorum! İnsanların ihtilaf içinde oldukları ve
depremlerle sarsıldıkları bir zamanda Allah onu ümmetime gönderecek, dünya
nasıl zulüm ve kötülükle dolduysa bu kez onu adalet ve iyilikle dolduracaktır.
Yeryüzünde ve semada bulunan herkes ondan razı olacak ve malları sihah bir
şekilde taksim edecektir. '' Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Sihah ne
demektir?" diye sorunca, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: ''Mal, insanlar
arasında eşit bir şekilde paylaştırmasıdır. Mehdi, Muhammed ümmetinin gönlünü
zenginlik ve adaletle doldurur. Hatta verdiği emirle bir münadi: ''Mala
ihtiyacı olan gelsin'' diye seslenir. Bu çağrı üzerine de Müslümanlardan sadece
bir adam kalkar ve: ''Benim ihtiyacım var!'' der. Mehdi: ''Hazinenin başında
duran adamın yanına git ve sana para vermesini emrettiğimi söyle'' der.
Hazinenin başında duran kişi de ona: ''Avuçlayarak all'' karşılığını verir.
Adam kucağını parayla doldurup oradan ayrılınca pişman olur ve: ''ümmet-i
Muhammed'in en cüretkar adamı ben miyim? Yoksa onlara yeten bana yetmeyecek
mi?'' der. Aldığı malı geri vermek isterı ancak kendisine: ''Biz verdiğimiz bir
şeyi geri almayızl'' denilerek bu mal kendisinden kabul edilmeyecek.
Müslümanlar bu şekilde yedi veya sekiz veya dokuz yıl yaşarlar. Mehdi'den sonra
da artık yaşamda bir hayır kalmaz.'' [Hasen]