DEVAM: 11. RESUL-İ
EKREM S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - ALİ R.A.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ بَشَّار.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ جَعْفَر.
حَدَّثَنَا شُعْبَةُ،
عَنْ سَعْد
بْنُ
إِبْرَاهِيْمَ؛
قَالَ:
سَمِعْتُ
إِبْرَاهِيْمَ
بْنُ سَعْد
ْبْنُ أَبِي
وَقَّاص،
يُحَدِّثُ
عَنْ
أَبِيهِ، عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ؛ -
أَنَّهُ
قَالَ
لِعَلِيُّ
((أَلاَ تَرْضَى
أَن تَكُونَ
مِنَّي
بِمَنْزِلَةِ
هَارُونَ
مِنْ
مُوْسَى؟)).
Sa'd bin Ebi
Vakkas r.a.’den,rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve
sellem Ali r.a.’a şöyle buyurmuştur: ‘’(Ya Ali!) Bana nisbeten sen, Musa’ya
oranla Harun mevkiinde olmaya razı olmaz mısın?’’
AÇIKLAMA: Buhari'nin, Mağazi bölümünün Tebuk savaşı bahsinde yine Sa'd bin Ebi
Vakkas r.a.'dan rivayet ettiği bu hadis, daha tafsilatlı ve uzundur. Biz buraya
tercemesini almakla iktifa edelim:
"Sa'd bin
Ebi Vakkas r.a.'den rivayet edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir:
ResuluIlah
s.a.v., Tebuk savaşına çıktı ve Ali r.a.'ı (Medine'de) vekil bıraktı. Bunun
üzerine Ali:
«Ya Resuluııah!
Beni çocuklar ve kadınlar arasında vekil mi bırakıyorsun?» dedi. Resul-i Ekrem
de:
- Ya Ali! bana
nisbeten sen, Musa'ya oranla Harun mevkiinde olmaya razı olmaz mısın? şu farkla
ki, benden sonra Nebi yokttır,. buyurdu.
Miftahu'I-Hace'de
deniliyor ki: Müslim ve Tirmizi'de yine aynı raviden rivayet edilen bu manadaki
hadis şöyedir:
- «Bana oranla
sen, Musa'ya oranla Harun gibisin. Şu kadar ki, benden sonra Nebi yoktur.»
Buhari, Müslim
ve Müellifin Hz. Sa'd r.a.'den rivayet ettikleri metinler aynı manayı ifade
etmektedirler.
Hadisteki
benzetmeden maksad şudur:
«Ya Ali! Musa
Nebi Tur dağına'a giderken Harun'u vekil bıraktığı gibi ben de Tebuk seferine
çıkarken, seni vekil bırakmış oluyorum. Bu vekalet Nebilik görevine ait bir
vekalet değil, daha önce savaşlara çıkıldığında Medine'de bir Emir bırakıldığı
gibi bu kere sen bırakılmış bluyorsun.»
Rivayet
edildiğine göre Ali r.a. vekil bırakılıp Resul-i Ekrem s.a.v.'de ordu ile
hareket ettikten sonra münafıklar Hz. Ali gibi büyük bir kahramamn Medine'de
bırakılmasını dedikodu konusu edince; durumu duyan Hz. Ali r.a.'de silahlanarak
Nebi s.a.v.'in arkasından yetişerek savaşa katılma iznini istedi ve bu
karşılıklı sohbet bu ada cereyan etti
Miftahü'l-Hace
Kadi iyad'dan şunu nakleder:
«Rafiziler,
İmamiye vesair Şii mezhebine bağlı fırkalar, hilafetin Hz. Ali r.a.'in hakkı
olduğu ve Nebi'in bunu tavsiye ettiğine dair ileri sürdükleri delillerinden
biri de bu hadistir. Bilindiği gibi yolunu tamamen sapıtan Rafıziler, öncelikle
Ali'yi halife seçmedikleri nedeniyle bütün Sahabileri maazallah tekfir
etmişler; bir kısmı da neden hakkını aramadı diye Hz. Ali'nin kafir olduğuna
kail olmuşlardır. Aslında böyle bir söz söylemek küfrü muciptir. Aşırı gitmiyen
İmamiye ve bazı fırkalar ise, Ashab-ı Kiram'a küfür isnad etmeyip Hz. AIi'yi
ilk halife seçmedikleri için Sahabilerin hataya düştüklerini iddia etmişlerdir.
Hakikatta ise onların iddiaları tamamen yersızdır. Hadiste hiç bir Şii fırkaya
yarıyacak bir yön yoktur. Onda sadece Ali'nin fazileti vardır. Ama Ali'nin
başka sahabiden üstünlüğüne veya eşitliğine dair bir girişim yoktur. Keza,
ResuI-İ Ekrem'in vefatından sonra Hz. Ali'nin halifeliğine dair bir delalet de
yoktur. Çünkü bu hadis, Hz. Ali r.a.'in Tebuk savaşına katılma isteği
karşısında Medine'de kalıp savaş dönüşüne kadar idari işlerde vekillik yapması
için buyurulmuştur.
Hz. Ali'nin
benzetildiği Harun'un, Musa Nebi'den sonra kalıp onun yerine halife olmadığı da
bir gerçektir. Çünkü meşhur olan haberlere göre Musa Nebi henüz hayatta iken ve
ondan 40 yıl, önce Harun vefat etmiştir. Harun'un vekilliği Musa'nın münacata
çıktığı muvakkat süre için olduğu gibi Hz. Ali'nin vekilliği de geçicidir.»
Miftahü'l-Hace
müellifi daha sonra şöyle söyler;
Alimler
demişler ki: Bu hadis, İsa Nebi'in gökten indiği zaman İslam şeriatı ile hüküm
edeceğine delalet eder. Zira «Benden sonra Nebi yoktur.» emri açıktır.